Asıl tiyatro, bakın nasıl sahneleniyor...

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, halen hapiste bulunan Selahattin Demirtaş'ın "Devran" isimli kitabının tiyatro oyununu birlikte izlemeye giden Selva Kılıçdaroğlu, Dilek İmamoğlu, Canan Kaftancıoğlu ve Başak Demirtaş'ı kastederek "Terörist Demirtaş'ın Devran isimli sözde kitabından tiyatro oyunu çıkarıp buna övgü düzenler bu milletin ruh köküne yabancı olanlardır." dedi...

Bahçeli, "CHP'ye diyorum ki, çadır tiyatronuzu ya gidin Kandil'de kurun, ya da Pensilvanya'ya açın. Fakat Müslüman mahallesinde salyangoz satmayın, satmaya kalkışmayın, zira sattırmayız, müsaade etmeyiz. Diyeceklerim Kılıçdaroğlu'nun kulağını küpe olsun, aksi halde Türk milleti bu siyaset ucubesini affetmeyecek, bulduğu ilk sandıkta da bedelini ödetecektir" dedi.

***

Türkiye'de 36 yıldır kan döken bir örgütün siyasi uzantısına sahip çıkan bir tiyatronun parçası olursanız, Türk milleti gerçekten bu tutumu affetmez.

Milletin, İstanbul ve Ankara dersinden sonra AKP iktidarına bir ders daha vermeye hazırlandığı bir dönemde, ana muhalefet olarak HDP ile yan yana yürümek, "Devran"dan daha büyük bir tiyatro oyunu sahnelendiğini gösteriyor.

Yine de bu konuda bir hatırlatmada bulunmak gerekiyor.

Demirtaş'ın tiyatro eserini seyredenler arasında ünlü aktör Kadir İnanır da bulunuyordu. İnanır, "çözüm süreci"nin sembol isimlerinden ve halkı ikna etmek için görevlendirilen akil adamlardan biriydi.

Çözüm süreci sırasında, Abdullah Öcalan'ın yazdığı ve Türkiye'nin "ortak vatan" olarak kabul edilmesi temeline dayanan 10 maddelik uzlaşma metni, Dolmabahçe'de AKP'li ve HDP'li milletvekilleri tarafından imzalanmıştı. Devlet Bahçeli, 7 Haziran 2015 seçimleri öncesinde "İhanetin belgeli haline tam bir itirazımız vardır. Silâh bırakan varsa o da AKP Hükümeti'dir. PKK'nın silâh bırakacağını ummak ahmaklıktır. PKK olağanüstü kongre toplayıp silâh bırakacakmış, barış gelecekmiş. Sevr Antlaşması'na da barış diyorlardı. 10 madde, Türkiye'nin çöküş beyannamesidir" demişti.

Bilindiği gibi 7 Haziran'da AKP, iktidarı kaybetmiş ancak Bahçeli'nin "1 Kasım'da erken seçim" önerisinden sonra çözüm sürecini terk ederek terörle mücadele başlatmış, böylece yeniden iktidar olmuş ve 15 Temmuz darbe girişimin sonrası yaşanan olağanüstü dönemde MHP desteğiyle devletin yönetim sistemini de değiştirmişti. Eski TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk, bu sürece "ara rejim" diyor...

***

İkinci notum, AKP Genel Başkanı olarak Tayyip Erdoğan'ın gündeme getirdiği Köroğlu Türkleri ve Kaddafi ile ilgili...

Köroğlu veya Kuloğlu Türklerinden yakın zamanda, Yeniçağ'da Arslan Tekin bahsetmiştir. Sonra Bahçeli ve Erdoğan da konuyla ilgili bilgi vermiştir. Trablusgarp'ı 1551'de Turgut Reis fethetmişti. Bekâr Türk leventleri, Libya'da yerli kadınlarla evlenmiş ve bu ülkeye yerleşmişti. Kuloğlu Türkleri, o Türk leventlerin torunlarıdır. Peki ama şimdi Libya'daki Kuloğlu Türklerinden bahseden Erdoğan, yıllarca "Türk değil, Türkiyeli diyelim" diye propaganda yapmadı mı? Halen Türkiye coğrafyası için "bin yıllık ortak vatan" diyebilen Tayyip Erdoğan, daha yakındaki Irak Türkleri ve Suriye Türkleri için neden aynı hassasiyeti göstermemiştir? Vatanın ortağı kimdir?

Libya operasyonunda asıl gözetilen, Kuloğlu Türkleri midir, İhvancı Trablus hükümeti midir, yoksa petrol bekçiliği midir?

Erdoğan, "Kıbrıs Barış Harekâtı esnasında Kaddafi'nin söylediği söz unutulmazdır. 'Elimdeki tüm silahlar Türk ordusunun emrindedir.' demişti." diye konuşarak da Libya politikasına meşru dayanak bulmaya çalıştı.

Çok doğru da Kaddafi'yi devirmek için yapılan hava harekâtının merkezi İzmir değil miydi? O sırada Türkiye'nin Başbakanı, "CEHAPE'li" miydi?

 

Yazarın Diğer Yazıları