Asıl üzücü olan...

İki ileri bir geri, sonunda yürüdüğün yol her zaman bir adım. Türkiye işte bunu yapıyor. Siyasette, ekonomide, sanatta, tarımda, iki ileri bir geri.
      Bir geri geldiniz mi eskiye dönmüş oluyorsunuz.
     İstanbul Sözleşmesi mesela.
İki ileriydi bir geri geldik.

Adı üstünde geriye döndük.
Asıl meselemiz, büyük meselemiz terör konusunda da böyleyiz.
İki ileri gidiyorduk ki iki geri geldik. Asla Batılı ülkeler gibi yapamadık. DEP'i kapattık. HEP'i de kapattık.
Yanlış mıydı?
Asla.

Eksikti.
Nesi eksikti?

Siyasi akıl eksikti. Türkiye'yi yönetenler hiçbir zaman Batılı ülkeler gibi "çözüm odaklı", "sorun temelli" çalışmalar yapmıyor. Bilimsel aklı, bilimsel verileri kesinlikle işin içine sokmuyor. Kolayına kaçıyor.
Vur geçsin.

Aspirin tedavisi.
Çürük içeride duruyor.
Bölücülükle mücadelemiz hep bu mantıkla yürüyor. Fikir, felsefe, ekonomi, siyasi manevra, toplumsal etkileşim boyutuna yönelik kim, nerede nasıl çalışmış bilen var mı?
Toplumsal kitleleri hesaba katan yok.
Yurt Partisi Genel Başkanı ve eski İçişleri Bakanı Sadettin Tantan yıllarca tekrar etti durdu. "Terörün ekonomik ve mali bağlantılarını kesin" dedi. Kesen oldu mu?
Politik bağlantılarını, ülkeler, diğer örgütler bağlamında ele alın denildi. Alan oldu mu?
İşte içinde bulunduğumuz Türkiye manzarası. Bakın, görüyor musunuz? Atatürkçüyüm diyenler bile, hukuk ve özgürlükler adına bölücülüğü kendine siyasal yol edinen partinin kapatılmaması gerektiğini söylüyor. Yıllarca terörle mücadele eden eski İçişleri Bakanı ve Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar'ın sözlerini hatırlayın. Ne demişti en son? "Düz ovaya insinler."
İndiler mi "düz ovaya?"
Hem de nasıl.
İş başındaki iktidarla "analar ağlamasın" güzellemesiyle, "barış sürecine" imza attılar.
Ne çıktı ortaya?
Güya barışacakları ülkeyle (bu ülke Türkiye) savaşmak için kazdıkları hendekler.
Sonuç?
Verdiğimiz tavizlerin bedeli olarak ülkemizi geri almak için toprağa düşen 800 şehit.
Şimdi güya HDP'yi kapatarak bölücülükle mücadele ediyorlar. Peki, HDP seçimde "Cumhur İttifakı'nı destekliyorum" deseydi de gene kapatma davasıyla karşılaşacak mıydı? İşte samimiyet bu sorunun cevabında. Bırakın HDP'yi, benzeri bütün bölücü, ayrılıkçı, ülke bütünlüğünü hedef alan ya da alacak olan partilerin kurulması tümden yasaklanması gerekir. Çünkü kamu düzeni tavizlerle oluşturulmaz.
İngiltere'de bölücü parti var mı? Varsa İngiltere'nin millî politikalarına karşı ne kadar mesafeli durabiliyor?
Bizdekiler, ne Yunanistan'ı ve ne de Ermenistan'ı kınıyor. Ne Kıbrıs'ta millî politikaların yanında, ne Ermenistan meselesinde.  Bugün iktidarda AKP var ve politikalarına uymadığı için karşı çıkıyorlar. Bu sebeple Erdoğan düşmanı gibi algılanıyor. Yarın bir gün iktidara CHP gelse, durum değişmeyecek. Dolayısı ile mesele AKP ve MHP değil, mesele HDP'nin siyasi talepleriyle iktidar arasındaki uyumsuzluk. Nitekim geçmiş hükümetlere bakın.

ANAP'ı çok mu seviyorlardı?
Bülent Ecevit iktidara geldi de DEP'in, HADEP'in bütün isteklerini yerine mi getirdi? Aynı şey Erbakan-Çiller hükümetleri için de geçerli.
Demek ki mesele iktidarlardan çok, devletle olan çatışma. İşin ta bu noktasında önemli olan da devleti yöneten iktidar erkinin bir ileri iki geri politikalarının ülkeyi getirdiği açmazlar. İşte bu politikalar, siyasal sonuç alıcı olamadı. Halen daha, bölücülük ve terör iç siyasetin iktidar hesapları için kullanılmakta.
Üzücü olan bu. 

Yazarın Diğer Yazıları