Asker konuştu: "Söylediklerimizin arkasındayız"

Yaralı aslanın karşısına geçip kendisini alaya alan tilki için; “Hiçbir şeye yanmam, bunun alayına yanarım!” dediği gibi, müzmin ordu düşmanlarının şimdi “Genelkurmayın muhtırasına karşı milletin muhtırası” demelerine yanarım!

Zafer sarhoşluğu içinde söylense bile, önümüzdeki aylarda “Ordudan kurtulma” operasyonunun başlayacağının işaretleri bu sözler!

Acı olan, MHP Genel başkanı Devlet Bahçeli’nin de -umarım farkında olmadan- hasb-el siyaset bu çabalara omuz vermesi!

“E-posta muhtırası dayatması olmasaydı betice böyle olmazdı” iddiasının arkasında, yazmaktan bile utandığım pespaye bir söylenti var. Derler ki: “Bu, muhtırayı ABD’nin etkisi altında vermediklerini bize ispat etsinler”

Aslında, bu iddiayı ispat etmek, söylentileri ortaya çıkaranlara düşer ve bunu yapmazlarsa “komplo teorisi iftiracıları” durumuna düşerler

İftiraya cevap

Genelkurmayın şu sırada, tenezzül edip bu dedikodulara ve iddialara cevap vermesi güçtü. Ama suyu bulandıran mürekkep damlaları yayıldıkça ve kafaları karıştırdıkça cevap vacip oldu.

Nitekim Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın bu dedikodulara temas etmeden söyledikleri, o iddialara da cevap teşkil etti. Paşa, “12 Nisan’da söylenenlerin aynen şu anda da arkasındayız. İnanarak söyledik, bilerek söyledik. TSK’nın görüşleri günlük olarak değişmez” dedi. Büyükanıt, 27 Nisan bildirisinin seçim sonuçlarında etkili olduğu iddialarına karşı da, TSK’nın 27 Nisan bildirisinin seçim sonuçlarını etkilediğini düşünmediğini söyledi.

KKTC Silahlı Kuvvetleri günü münasebetiyle Ankara’da verilen resepsiyonda konuşan Büyükanıt Paşa “KKTC halkını koruyan TSK’yı bir işgalci kuvvet gibi görenleri şiddetle kınıyorum” dedi. Zira KKTC’nin bugünkü yönetiminden çıkan bu iddialar ve TSK’ya karşı yapılan hareketler, TSK’yı hırpalamak gayretlerinin “yavru vatan” daki uzantısı!

12 Nisan

Hatırlatmakta yarar var, Büyükanıt Paşa, 12 Nisan’daki basın toplantısında, “Seçilecek cumhurbaşkanı aynı zamanda TSK’nın başkomutanıdır. Bu yönüyle TSK’yı yakından ilgilendirmektedir. Biz hem cumhurbaşkanımızın, hem de aynı zamanda başkomutanımızın, Silahlı Kuvvetler ve Türk milletinin sahip olduğu cumhuriyetin temel değerlerine, anayasamızda ifadesini bulan laik, demokratik ve sosyal hukuk devleti idealine, devletin üniter yapısına bağlı, ama sözde değil özde, bunu davranışlarına yansıtacak şekilde bir cumhurbaşkanının oraya seçileceğine olan inancımı belirtmek istiyorum” demişti.

Bu sözlerin şu sırada, yeni Cumhurbaşkanının seçilmesi öncesinde vurgulanmasına “mim” koymalı. Kısacası ve açıkçası, bu tarif Sayın Gül’e veya bir başka AKP’li adaya uyuyor mu?

Seçim neticelerini, AKP’nin mutlak iktidar olmasını, “Demokrasinin zaferi” diye alkışlayanların ve adeta 2. Cumhuriyeti ilan eden, Orduya “susun artık” diyen yazar ve sözde aydınlar, AKP’ye “siyaseten” destek olanlar, AKP iktidarı, malûm projelerini bu sefer daha pervasıca uygulamaya başlayınca ve “Merkez Partisinin” ne olduğunu görünce, bakalım ne yapacaklar. “Demokrasi ne eylerse güzel eyler” diye bunlara razı olacaklar mı?

Zaferin izahı

“22 Temmuz Demokrasi Zaferinin” en iyi “özde” izahını Cumhuriyet yazarı Mustafa Balbay bir öykü ile anlatıyor; “Bir kervanın önünü üç kişi kesmiş. Kırk muhafıza rağmen kervanı soyup soğana çevirmişler. Muhafızları da çırılçıplak bırakmışlar. Kervan kasabaya döndüğünde, ” Ne oldu size? “ diyenlere muhafızlardan biri cevap vermiş: ” Onlar 3 kişi beraberlerdi, biz 40 kişi yalnızdık! “

Bu öykünün bir başkası var; ” Yiğitliğiyle ünlü birinin koruduğu kervanı 40 haramiler basar. Soyduktan sonra 39’u, yiğit muhafızı benzetirler. Sıra kırkıncı haramiye gelince bizim “yiğit” birden celallenir, bütün haramileri haklar ve kervanı kurtarır. Dönüşte kervan sahibi “yiğit” muhafıza teşekkür eder, parasını öder ama işine de son verir. Adam “Neden” diye sorunca, kervan sahibi der ki: “Seni benzetecek 39 kişiyi her zaman nasıl bulurum?” Bilmem anlatabildim mi?

Yazarın Diğer Yazıları