Askeriye dışarı, "rant" içeri mi?..

İstanbul doğasıyla-yeşiliyle bitti tükendi!.. Hele de "kentsel dönüşüm" adı altındaki imar rezaletlerinin ardından koca kent tamamen beton cehennemine döndü, artık nefes alacak yer de kalmadı...

Bir de köprü, havaalanı, otoban inşaatı bahanesiyle İstanbul'un nefes borularının geçtiği bölgelerde milyonlarca ağaç kesildi ki, şehrin doğal yapısı tamamen karartıldı...

Ancak imara açılacak yeşil alan, arsa, arazi kalmamış olacak ki, AKP durmuyor... Son yağma ne yazık ki çoğu ağaçlandırılmış askerî alanlarda...

Evet; FETÖ'nün 15 Temmuz kalkışması AKP'yi, devleti, milleti ürkütünce, "darbe" kolay olmasın diye düşünülmüş de olacak ki, şehir merkezlerindeki askerî birliklerin kırsala çekilmesine karar verildi... Hem de bürokratik işlemlerde görülmemiş bir hızla!..

Diyeceksiniz ki, "askerî okullar kapatılırken şehirlerdeki askerî birliklerin, arazilerin lafı mı olur?.."

İyi de, şehir dışına taşınan ya da taşınacak olan askerî alanlara TOKİ'nin konmasına ve buraların hızla ranta açılmasına ne demeli?..

Hele de İstanbul gibi büyük kentlerde, mezarlıklar ve askerî birlik arazileri dışında "yeşil alan" kalmadığı için askerin konuşlandığı bölgeler şehir içinde kalan çok değerli arazilerden oluşurken...

Askerî birliklere yönelik hızlı tasfiye operasyonlarının sadece 15 Temmuz sonrası kaygılardan kaynaklanmadığı algısına yol açan gelişmeler, şehirlerin nefes aldığı alanları hızla betonlaşmaya teslim ediyor...

Son örnekler rantın en yüksek olduğu İstanbul'dan;

Şile'deki askerî alanı TOKİ'ye veren AKP iktidarı, Çekmeköy'deki 187 dönümlük askerî alandan sonra Beşiktaş Barbaros Bulvarı'nda bulunan ve TOKİ'ye devredilen 30 dönümlük TSK arazisini de hızlıca imara açtı...

Bu operasyonun ardından, son olarak Florya gibi rantın çok yüksek olduğu bir bölgedeki askerî birlik arazisi de imara açılarak TOKİ'ye teslim edildi...

Bakırköy Şenlik Mahallesi'ndeki askerî alan için TOKİ'nin hazırladığı imar planı alelacele onaylandı ve bölgenin yüzde 60'ına konut yapılması kararlaştırıldı.

2.YAZI

Bakanları yalanlayan operasyon...

İstanbul'un en değerli arazilerinin bulunduğu askerî birlik bölgeleri tek tek imara açılırken, AKP'li bakanların daha önce yaptığı açıklamalar da yalanlanmış oldu.

Örneğin, Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, geçen yıl yaptığı bir açıklamada, askerî alanların kentsel dönüşümde kullanılmayacağını söylemişti.

Geçen yıl CHP İstanbul Milletvekili Gülay Yedekçi'nin soru önergesini yanıtlayan Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli ise askerî araziler arasında kullanılmasına ihtiyaç duyulmayanlar bulunduğunu da söylemişti... Canikli, "Esenler'deki üç adet kışla arazisi dışında askerî alanların imara açılması planlanmıyor" demişti...

Yinelemekte yarar var; AKP'nin, İstanbul gibi arsa rantının çok yüksek olduğu bir kentte 15 Temmuz kaygılarını imar fırsatına çevirdiği gibi bir algıya yol açması gerçekten çok düşündürücü...

Son dönemde ısrarla "Millet bahçeleri" reklamı yapan AKP, zaten yeşil alan ve çoğu orman vasfında olan askerî birlikleri neden halkın kullanımına sunmuyor da, ranta ve yandaş müteahhitlere açıyor acaba?..

Muhalefetin TOKİ operasyonlarına ve imar tuzaklarına soru önergesi vermek dışında bir müdahalesi neden yok diye soracağız ama memlekette başıboşluk ve oldubittiye getirme artık sıradan bir hal almış, kimse bir şey yapamıyor...

Allah, İstanbul'da neredeyse tek yeşil alan olarak kalan mezarlıkları rantiyeden korusun demekten başka bir şey gelmiyor elden!!!

demirkol.jpg

3.YAZI

Genelkurmay'ın tuhaf suskunluğu!..

Başlığa bakıp da, Genelkurmay'ın askerî birliklerdeki TOKİ operasyonlarına neden sessiz kaldığını sorduğumuzu falan sanmayın!..

Askerî okulların kapatılmasına bile sessiz kalınan bir ortamda, Genelkurmay'ın da Millî Savunma Bakanlığı'nın da askerî birliklerle ilgili görüş bildirebileceğini kimse beklemiyor!.. Peki, konu tam da askerî birliklerdeki insan canıysa?..

22 Ekim 2018'de bu köşede "Urfalı asker ölüme mi sürüklendi" başlıklı bir yazı vardı...

Gaziantep'in Islahiye ilçesindeki Fevzipaşa Karakolu'nda "intihar etti"ği ileri sürülen Ömer Faruk Demirkol'un gizemli ölümüyle ilgili haftalardır neden susuyor acaba Genelkurmay?..

Ve Millî Savunma Bakanlığı, çocuklarının "baskıyla ölüme sürüklendi"ğini iddia eden ailenin yüreğine su serpecek bir açıklama yapmaktan neden kaçınıyor acaba?..

Son yıllarda askerî birliklerde "intihar" vakalarında artış olduğu bir gerçek ama "bu karakol komutanı beni mahvedecek" şeklinde arkadaşlarına WhatsApp üzerinden mesaj yazan, ailesine de sıklıkla şikayette bulunarak, "gelin beni kurtarın, yerimi değiştirin" diye çağrı yapan Demirkol'un ölümündeki sır perdesi aralanmayı bekliyor...

Genelkurmay, Demirkol'un ölümünün üzerinden neredeyse 1.5 ay geçmesine rağmen susmaya devam ediyor!.. Özel bir ekip olayı yeterince soruşturuyor mu, bir açıklama yapılmadığı için o da bilinmiyor.

Genelkurmay bu trajik olayın ardından susuyor da, Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar, acılı ailenin çığlığına neden kulak vermiyor acaba?.. Soruşturmayı mı bekliyor Akar?..

Peki; ortada "şehit" bile sayılmayan bir asker ve ailesine yönelik duyarsızlık varsa, kime anlatacak derdini vatandaş ve adalet ne zaman tecelli edecek acaba?.. Genelkurmay ve Akar ne diyecek acaba bu sorular karşısında...

Yazarın Diğer Yazıları