Askerlerimizi Ruslar vurdu!

5 asker ve 1 personelimiz, İdlip'te kalleşçe şehit edildi, ağır yaralılarımız da var.

Neden kalleşçe?

Çünkü saldırıya uğradığımız yer "çatışmazlık bölgesi"ydi.

Saldırıyı rejim güçlerinin gerçekleştirdiği açıklansa da durum Rusya kaynaklı.

Saldırının hemen akabinde Rusya'dan gelen "Türkiye bize bilgi vermeden hareket etti" şeklindeki açıklama bu tezi doğruluyor.

Rusya'nın açıklamasında, Türkiye'nin hatalı hareket ettiği vurgulanıp 2-3 Şubat tarihlerinde Türk askeri birliklerinin İdlip'teki manevrasına dikkat çekiliyordu.

Ruslar, şehit sayımız netleşmeden Türkiye'yi suçlarken, AK Parti Hükümeti Sözcüsü Ömer Çelik, "Rusya'nın haberi vardı" açıklamasıyla Kremlin'i yalanladı.

S-400 konusunda ABD'yi karşımıza alarak yakınlaştığımız Rusya, anlaşılan o ki bizim onlara verdiğimiz anlamı, değeri bize vermiyor.

Hatta yakın geçmişte olduğu gibi ilk fırsatta vurabiliyor.

Oysa, "Erdoğan-Putin ile görüştü, Erdoğan-Putin ile Suriye konusunda telefonda bilgi paylaşımı yaptı" başlıklı haberleri günaşırı alıyorduk.

Yani iletişim oldukça güçlü gözüküyordu.

Demek ki öyle değilmiş, demek ki dış politikada bu kadar aktif olmayı göze alıyorsak, başka devletlere güvenmemeyi de öğrenmemiz gerekiyormuş.

İdlip'teki saldırının meali ve özeti şudur;  Rusya, Türkiye'yi açıkça "Benden habersiz hareket ediyorsun, yapma" diyerek askerlerimizi vurmuştur.

Bakmayın "rejim güçleri" dediklerine.

Türkiye'yi vuran Rusya'dır.

Rejim güçlerinin koordinat alıp da nokta atışıyla birliklerimizi vurabilecek ne kapasitesi ne de mecali kaldı.

Peki, Rusya'nın Türkiye'yi bu şekilde vurmasının arkasında yatan sebepler nedir?

Yakın dönemde İdlip ve Suriye'de, Türkiye'nin daha aktif rol oynamasından, askeri hareketliliğinin artmasından endişeliydiler.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir gün önce "Kırım'ın ilhakını tanımadık, tanımayacağız. Kırım Türklerinin durumunu çok yakından takip ediyoruz" demişti. Ardından Ukrayna'nın Ankara Büyükelçisi, "Türkiye, ordumuza 200 milyon liralık yardım yapacak" açıklaması yaptı.

Bu sözlere cevap Kremlin Sözcüsü Peskov'dan geldi:

"Erdoğan'a kesinlikle katılmıyoruz, bu bağlamda kullanılan dili doğru bulmuyoruz. Kırım Tatarları hakkındaki endişelerin dayanaksız olduğunu birçok kez söyledik."

Bu açıklamanın İdlib'teki kalleş saldırıdan birkaç saat sonra yapıldığını da hatırlatalım.

***

Biraz geçmişe gidelim.

Ankara'da Rus büyükelçinin vurulması,

Rus savaş jetinin düşürülüp pilotunun öldürülmesi…

Ruslar, bu olayları unutur gibi yapsalar da hiç unutmadılar.

Tarihler 9 Şubat 2017'yi gösterdiğinde Fırat Kalkanı Harekatı bölgesinde Türk askeri birliği vuruldu.

3 askerimiz şehit olurken, 11 askerimiz de ağır yaralandı.

TSK, "Rus uçağı, kazaen askerlerimizi vurdu" açıklaması yaptı.

Rusya'dan ise dalga geçercesine bir açıklama geldi.

Kremlin Sözcüsü Peskov, "Olay saldırılar sırasında koordinatlar konusunda Rus hava gücünün içindeki anlaşmazlıktan kaynaklandı" dedi.

Açıklamaya bakın. Rus hava gücünün içinde anlaşmazlık çıkmış, onlar da Türk askerlerini vurmuşlar!

Her ne kadar "kaza" dense de, dönemin Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, konuyla ilgili TBMM'deki oturumda "zayıf ihtimal" vurgusu yapıyordu:

"Savaş alanlarında böyle hataların olması, zayıf da olsa ihtimal dahilindedir."

Rusya, büyükelçinin FETÖ'cü biri tarafından vurulduğuna da ikna olmadı. Hatta Rus basınında o dönem çıkan bazı iddialarda saldırıyı gerçekleştiren polisin FETÖ'cü değil, Suriye'deki terör gruplarıyla bağlantılı olduğu ileri sürülmüştü.

Bu ve benzeri olayların hepsinde Rusya, Türkiye'yi "kaza, yanlışlık" diyerek vurmuş ve kendince had bildirdikten sonra ilişkilerine kaldığı yerden devam etmiştir.

Rusya, Türkleri hiçbir zaman sevmedi.

Rusların en büyük hayali tarih boyunca sıcak denizlere inmek olmuştur.

Ama Anadolu'daki Türk varlığı her zaman için bu duruma engel oldu.

Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra Rus kadınlarının Türkiye'de pazarlanması bile Rusya'nın yakın dönemde içine işleyen konulardan.

Türk Cumhuriyetlerinde ise izledikleri tek politika "bağımlı kıl, asimile et" üzerine kurulu.

Türkistan coğrafyasına "Orta Asya" denilmesi; Türkleri; Özbek, Kırgız, Azeri gibi tanımlamalarla ayrıştırılması da Rusya'nın yıllardır işlediği politikaların bir sonucu.

Sovyetler'in dağılmasına rağmen, Türk Cumhuriyetleri tam bağımsızlığına bir türlü ulaşamadı. Çünkü Rus hegemonyasından kurtulamadı.

Bu hegemonyaya en güçlü şekilde karşı koyan Azerbaycan Kurucu Cumhurbaşkanı Ebulfeyz Elçibey'in Rusya'nın tertiplediği bir darbe ile görevinden uzaklaştırıldı.

***

Özetlemek gerekirse Suriye'de Rusya'ya güvenmekle büyük hata yaptık.

Rusya dış politikada ortaklık yapılabilecek, güvenilebilecek bir ülke hiçbir zaman olmadı ve İdlip'teki son saldırı sonrası olması da çok zor gözüküyor.

 

dfs-004-001-003.jpg

Yazarın Diğer Yazıları