Atasözlerimizde devlet yönetimi

Yeni Türk Edebiyatının kurucularından biri olan Şinâsî (ö. 1871) "Durûb-ı Emsâl-i Osmânî" adlı eserinin girişinde atasözünü şöyle tarif eder:"Durûb-ı emsâl ki hikmetü'l-avamdır, lisanından sâdır olduğu bir milletin mâhiyet-i efkârına delâlet eder." (Atasözü, halkın hikmetli sözleridir ki içinde vücut bulduğu milletin düşünce yapısını yansıtır.) Biz millet olarak devlet yöneticilerinde fikirden ziyade cesaret aradığımız için devlet idaresine dair pek fazla atasözümüz bulunmamaktadır. Kıyıda köşede konumuzla ilgili görebildiğimiz birkaç atasözünü sizlerle paylaşmak istiyoruz…

İsterseniz en eski yazılı kaynaklarımızdan olan "Dîvânü Lügâti't-Türk"teki bir atasözüyle başlayalım:

1- "Yir basrukı tağ, budun basrukı beg." (Yeri dağ, milleti bey ayakta tutar.)

Demek ki yeryüzünü nasıl dağlar ayakta tutuyorsa, milleti de beyler, hükümdarlar yaşatıyor. Diğer bir ifade ile arılar için kovanda "bey" ne ise milletler için baştaki bey/hükümdar da odur.

2- "Taç giyen baş akıllanır."

Biz görüyor ve biliyoruz ki sorumluluk üstlenmeden önce, yönetime talip olanların aklı bir karış havadadır. Olmayacak vaatlerde bulunurlar. Ancak iş başa düşünce daha akıllı ve daha tedbirli davranmak zorunda kalırlar. En azından beklenti bu yöndedir.

3- "Akıl bir vezirdir, gönül padişah."

Padişah Hüma kuşu gibi hep yüksekten uçar. Onun duyguları ön plandadır. Gönlü çok şey ister. Vezirse icranın başı olarak gerçekçidir, aklıyla hareket eder. Nitekim "Kutadgu Bilig"de de vezir "Aytoldu" aklı temsil etmektedir.

4-"Baş başa bağlı, baş da şeriata."

Toplumda hiç kimse başına buyruk değildir. Herkes yöneticilere bağlıdır. Onların çizdiği çerçevenin dışına çıkamayız. Aynı şekilde yöneticiler de lâ-yüs'el (sorumsuz) değildir. Onlar da kanuna, yönetmeliğe bağlıdır. "Kanunlar yönetilenler içindir, yönetenleri bağlamaz" anlayışı cemiyeti kargaşaya sürükler, adaletin sarsılmasına sebep olur.

5- a) "At adımına göre değil, adamına göre yürür." 

b) "At sahibine göre kişner."

Yöneticiler, maiyetinde çalışanları kendi haline bırakmamalıdır. Aksi halede herkes bildiğini okumaya başlar, bu da yönetimde zaafa yol açar. Yöneticinin görevi, etrafındakileri gerektiği şekilde çalıştırarak işlerin düzgün yürümesini sağlamaktır. Gayet tabii, bürokratlar da yöneticinin çalışma temposuna uyacaklardır.

6- a) "Atı palan saklar, ülkeyi bilen."

b) "Bin bilsen de bir bilene danış."

Biz genel olarak yöneticilerde cesaret arıyorsak da atalarımız ülkeyi bilgili kişilerin yönetmesini hatta devlet adamının, en iyi bildiği mevzularda bile konunun uzmanları ile istişare etmesi gerektiğini söylemişlerdir.

7- "Zor kapıdan girerse şeriat bacadan çıkar."

Zorbalığın hüküm sürdüğü toplumlarda kanun ve yönetmelikler rafa kalkar. İnsanlar hakkın hukukun değil, zorbaların yanında yer almak zorunda kalırlar ki bu durum devlet için sonun başlangıcı demektir. Bu yüzden  "Allah devlete zeval vermesin" diye hep dua ederiz.

8- "Adaletsiz padişahta vefa yoktur."

Padişahlar adaletsiz oldukları için mi vefasızdırlar, yoksa vefasız oldukları içim mi adaletsiz oluyorlar diyeceksiniz. Sahi, II. Bayezid'in, ileride padişahlık iddiasında bulunabilir endişesiyle 4 yaşındaki yeğeni Oğuzhan'ı (Cem Sultan'ın oğlu) katlettirmesi yahut Kanunî Sultan Süleyman'ın öz oğlu Şehzade Mustafa'yı tahtımda gözü var diye boğdurtması adı geçen padişahların adaletsizliklerinden midir yoksa vefasızlıklarından mı?.. Bana sorarsanız bu iki sıfat (adaletsizlik ve vefasızlık) birbirinin mütemmimidir.

9- "Âsiyâb-ı devleti bir har da olsa döndürür." (Devlet değirmenini bir merkep de olsa döndürür.)

Kanaatimizce burada anlatılmak istenen şudur: "Ortada dönen bir devlet çarkı var. Bu çarkın başında şunun veya bunun bulunması pek de önemli değildir. Cahil birisi bile bu çarkı -bir şekilde- döndürür." Ancak şunu da unutmamalıyız ki devlet değirmeninin başına farklı cins ve tıynette merkepler üşüşürse aralarında tepişme başar ve ortada ne devlet ne de değirmen kalır.

Hâsılı kelâm; zikredilen bu atasözlerinden de anlaşılacağı üzere biz millet olarak geçmişte genellikle otokratik bir sistemle yönetilmişiz. Ancak günümüze doğru bu yönetim anlayışının peyderpey değişerek demokratik bir idareye yönelmiş olduğumuz görülüyor ki bu, bizim için olumlu bir gelişmedir. Toplumun daha demokratik ve daha paylaşımcı bir sistemle yönetilmesi için çabalarımızı sürdürmeliyiz. Dünya milletler sofrasında yer alabilmemiz buna bağlıdır.

***

ACZİMİN GİRYESİ:

BİLGİ VE CESARET

 

Devleti yönetmeye talip olmak cesaret ister,

Başarılı olmaksa ilim, irfan ve gayret ister.

                                            (Li-müellifihî)

 

Yazarın Diğer Yazıları