"Atatürkçüyüm, Türk'üm" demek suç olabilir!

Son yıllarda Cumhuriyet'in kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e yapılan saldırılar aleni ve organize bir şekilde sürdürülüyor. AKP seçmeninde Atatürk'e karşı sevgi sorunu yokken, üst akılda ciddi bir nefret var.

Atatürk'e, Cumhuriyet'e, Türklüğe saldıran kişiler doğrudan siyasi iktidarın nimetlerinden faydalanıp, geniş kitlelere hitap ediyorlar.

Daha da ötesi son derece sinsiler.

30 Aralık 2016 tarihli, "Dernek adı altında Türk düşmanlığı" başlıklı köşe yazımda gençlerimize nasıl tezgâh kurduklarını yazmıştım.

"Karadenizli vatandaşlar arasında iletişimi güçlendirme ve tanıtım faaliyetleri yürütme" amacıyla hareket ettiğini iddia eden bir dernek gençlerimize 150 TL'lik burs veriyor. Üniversiteli olma şartı aranan gençlere, burs mülakatında Atatürk'le ilgili sorular soruluyor. Atatürk'ü sevenler doğrudan eleniyor. 

Bir şekilde dernekten burs alan öğrenciler ise "karşılıksız" olduğu belirtilen bursla ilgili şu mesajı alıyorlar:

"Değerli öğrencimiz, Araştırmacı-Yazar Mustafa Armağan'ın katılımıyla, 24 Aralık Cumartesi, saat 10.30'da gerçekleştirilecek olan 'Lozan Meselesi' adlı seminere sizler de davetlisiniz. İstanbul'da okuyan bursiyer öğrencilerimizin seminere katılımı mecburidir. Not: 10.30'dan sonra seminere gelenler, seminere katılmamış sayılacaktır."

İşte gençlerimizin "burs" adı altında zihinlerini bulandıran, Cumhuriyet'e, Ata'sına düşman edenlerin yöntemlerinden bir örnek...

Bir başka tarihçi diye yutturulan "Keşke Yunan galip gelseydi" diyen şahıs ise devletin İmam Hatip okullarının baş seminercilerinden... Kitapları ücretsiz dağıtılıyor, sürekli "dindar" gençlere propaganda yapıyor, yetmiyor vatandaşın giremediği ancak parası vatandaştan alınan Saraylarda ağırlanıyor. Hem de başköşelerde...

Bunları yapanların zihinleri karanlık, maksatları kötüdür.

Hiçbir millet, devletinin kurucusu hakkında "yalan-yanlış, saçma-sapan" iddialarda bulunanları "tarihçi" diye desteklemez. Ancak ne hazindir ki bu paçavraların reklamları; metrobüslerde, metrolarda, toplu taşıma araçlarında başköşelere konuluyor!

Cumhuriyet savcıları harekete geçmekle kalmamalı, hâkimler de, Atatürk şahsında Türk milletini hedef alanlar hakkında gerekli cezaları vermek zorunda.

Öte yandan Atatürk'e yönelik hakaretleri, kampanyaları tek bir açıdan değerlendirmemek lazım. Mutlaka arka planlarını, organizasyon şemalarını ve asıl amaçlarını okumak, görmek zorundayız.

"Atatürk'ü biz de seviyoruz, ama yanlışlarını konuşmak zorundayız" diyerek söze girenlere de aldanmayın. Bilin ki "iyi niyetli" gibi sözlerle yola çıkanlar, bir şekilde dönüp dolaşıp lafı Türklüğe, Türk devletinin kuruluşuna getireceklerdir.

16 Nisan referandumu bir rejim değişikliğinin oylanmasıydı. Bunun sonuçlarını 17 Nisan'dan itibaren göreceğimizi defaatle vurguladık. Yavaş yavaş da yüzlerini ortaya çıkarmaya başladılar.

Yakında; Atatürkçüler, hayırcılar "dinsiz" gibi gösterilerek, "evet"çiler "İslam'dan yana olanlar" gibi konumlandırılacak.

Atatürk'e, Türk'e küfretmenin maddi karşılıklar bulduğu bir dönemde, Türk'üm, Atatürkçüyüm diyenlere ceza verirlerse şaşmamak lazım. Tıpkı Ergenekon ve Balyoz'da yaptıkları gibi!

Yazarın Diğer Yazıları