Atatürk'süz, Türk'süz Türkiye Projesi!

Türkiye'de tarikat ve cemaatler denildiğinde aklıma nedense Mustafa Kemal Atatürk geliyor…

Acaba diyorum kendi kendime "Bu grup da hakaret etmiş midir, bunların da bir problemi var mıdır?"

Endişe taşıyorum.

Elhamdülillah Müslümanım… İslam'ın gösterdikleri ve emrettikleri yolunda ne denli yeterliyim, bilemem… Hiçbir zaman iddialı olamam, iddialı olanları da samimi bulamam.

Bunlar ayrı konular… Ama İslamcı grupların bulundukları konum ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne bakış açılarından son derece rahatsızım.

İslam inancında "Ölenin arkasından konuşmak en büyük günahlardan" biridir.

Ancak kendisine İslam süsü verip, arkasından İslam'a aykırı hareket eden ne kadar grup varsa en başta bu günahı işliyorlar.

Ölenlerin arkasından konuşmak, fitne çıkarmak, dedikodu yapmak adeta oksijenleri olmuş. Atatürk ve İnönü örneklerinde olduğu gibi…

Daha da kötüsü aşırı uçların kullandıkları bu zehirli sözler, Türkiye'deki birçok makamda kurumsal bir dile dönüşmüş durumda.

Bu, ikilik çıkarmaktır, bu, insanların arasına ayrılık sokmaktır.

Kurtuluş mücadelesine hakaret edenleri Saray'da ağırlayıp, ayağına gidenler var.

İnsanların hassasiyetlerini bile bile kaşıyorlar, bunu da kamuoyuna duyurarak yapıyorlar.

30 Ağustos'un nüvesi, özü olan milli mücadeleyi bir metinde geçirmek çok mu zordu?

Ama ısrarla, bilinçli bir şekilde koymadılar.

Oraya Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları diye bir cümle ekleseler kim itiraz edebilirdi?

Yapmıyorlar, tartışma çıksın, kavga olsun, "tarafımız belli olsun" kaygısındalar.

Hutbe de kesmemiş olacak ki, sitelerindeki Diyanet'in Tarihi bölümünden de Atatürk'ü kaldırdılar.

Daha açık konuşalım!

Diyanet, Türkiye'de İslam adına ne gibi hizmetler yapmaktadır?

Hocalarımız çok mu iyi yetişiyor, camilerimiz çok mu düzgün?

Türkiye'de İslam adı altında İslam'la bağdaşmayan binlerce eylem, haber ortaya çıkarken Diyanet neden konuşmuyor?

Kendi alanlarında konuşmayan Diyanet, işi olmayan her konuda fikir ve eylem sahibi!

İnsanlara, Cumalarda kendilerinin bakış açısıyla yazdıkları hutbeleri dayatıyorlar.

Biz sizin robotlarınız olmaya mecbur muyuz?

Diyanet'in dayattıklarını dinlememek için sadece Cuma'nın farzına giden insanlar var. Bu konuda hiç kafa yoruyor musunuz?

Diyanet'teki durum diğer kurumlar için de geçerli.

Israrla Mustafa Kemal Atatürk ve Milli Mücadele hedef alınıyor.

Devlet tarafından desteklenen gazete ve televizyonlarda bangır bangır, göstere göstere yapılıyor.

Örneğin RTÜK'e "Cumhuriyet değerleri ve Atatürk'e hakaret" konularında tam 10 bin 444 şikayet yapılmasına karşın sadece 1 uyarı, 5 idari para cezası ve 2 kez de program durdurma cezası verildiğini biliyor muydunuz?

Sebebi basit; insanların hassasiyetleri, vatandaşların talepleri umurlarında değil.

Belirli bir kitleye özel devlet olmaz.

Devlet, herkese eşit yaklaşan, her kesimi "ama"sız kucaklaması gereken bir organizasyondur.

Eğer siz bu devleti kendinizin inandığı değerler, ideolojiler, mezhepler, inançlar çerçevesinde dizayn etmeye kalkarsanız orada hukuktan, eşitlikten, insan haklarından, özgürlükten söz edemezsiniz.

Liyakat ortadan kalkmış, adalet kişilere göre belirlenir olmuştur.

Tıpkı Türkiye'de olduğu gibi!

Son birkaç gündür Diyanet üzerinden çıkan tartışmalarda, en başta Diyanet İşleri Başkanı'nın rahatsız olması gerekmiyor mu?

Peki rahatsız mı?

Bilakis birilerinin gözüne girdiği için çok mutlu olmalı, kendisine tebliğ edilen görevi çok güzel yerine getiriyor.

Diyanet'i anladık da size ne oluyor!

Diyanet, Mustafa Kemal Atatürk üzerinden vatandaşları huzursuz ederken, muhalefetin bazı unsurları da Kürt ırkçılığı terminolojisini benimsemiş durumda.

Türkiye'nin yüzde 90'ı tarafından öfkeyle bakılan Kürt ırkçılığı bir şekilde meşru zemine çekilmek isteniyor.

Bunu da bizzat "Türkiye halkları" gibi söylemler üzerinden yapıyorlar.

Yapan kişileri çok iyi biliyoruz…

Onlar da ısrarlı, onlar da talimat almışcasına çalışıyor.

"Erdoğan'ı devireceğiz" derken kantarın topunuzu kaçırıp, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin milli yapısını hedef alıyorlar.

Tıpkı 17 yıldır sistematik bir şekilde yapıldığı gibi.

O zaman değişimin ne anlamı kaldı?

O zaman muhalefetin ne anlamı kaldı?

Kürt ırkçılığının, Mustafa Kemal Atatürk'e hakaretin meşru olduğu bir Türkiye hayali varsa, önce milli devleti ortadan kaldıracaksınız.

Yüzde 50'nin üzerinde oy alanlar bile bunu yapamadılar, yapamazlar.

O yüzden kimse rüyalara kapılmasın.

Bu ülkenin kurucusunun adı Mustafa Kemal Atatürk, devletinin adı Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bu devleti kuran halkın adı da Türk Milleti'dir.

 

Yazarın Diğer Yazıları