Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Muhiddin NALBANTOĞLU

Muhiddin NALBANTOĞLU

Atatürk'ün Musul ve Kerkük hassasiyeti

Yirmi yıl kadar oluyor. Ankara’da rahmetli Fethi Tevetoğlu’nu, yanımda MEB Müsteşarının Özel Kalem Müdürü olduğu halde ziyarete gitmiştim. O günlerde İstanbul’da Uluslararası Türkoloji Kongresi’nin toplandığı zamanlarda bulunuyorduk. Kerkük’ten de Ata Terzibaşı İstanbul’dan Ankara’ya gelerek Fethi Ağabeyi ziyaret etmişti. Fethi Ağabey bize Ata Bey’den aldığı Atatürk’ün bir mektubunu ve konu ile ilgili bir yazısını vererek bunların  kongre üyelerine de dağıltılmasını istemişti. Burada unutulmamasını istediği o izahatı ve mektubun metnini olaylara ışık tuttuğu için bir daha veriyorum. Bu vesile ile Fethi Ağabeye rahmetler diliyorum:
“KERKÜK Türkleri’nin günümüzdeki tanınmış mücâhid ve yazarlarından dostum Atâ Terzibaşı, bana Atatürk’ün Musul, Süleymâniye ve Kerkük’le ilgili son derece değerli tarihî bir mektubunu lutfettiler.
1 Ağustos 341 (1925) tarihini taşıyan bu tarihî vesika, sağ üst köşesinde Atatürk’ün resmi ve altında “Cumhuriyet Reisi Mustafa Kemal Paşa Hazretleri” yazılı, sol üst köşesinde de Türk sancağı ve arması basılı bir kağıt üzerinde kaleme alınmış (Mücâhid-i muhterem Sâdâtdan Seyyid Muhammed ve Akrabâlarına) yazılmış bir mektubdur.
Seyyid Muhammed Cebbâri, üç kola ayrılmış bulunan Cebbâri Aşireti’nin Kerkük merkezindeki reisidir. Cebbâri Aşireti’nin bir kolu Suriye’dedir ve Arab’laşmışdır. İkinci bir kolu Cebbâri köylerinde yaşayanlardan ibaretdir ki, bunlar da Türklüklerini kaybetmiş ve Kürt’leşmiş bulunmakla beraber Türk’lüğe karşı sevgi ve bağlılık duyarlar. Cebbâri Aşireti’nin üçüncü kolu ise Kerkük merkezinde otururlar ve bunlar Türklüklerini muhafaza etmişlerdir. İçlerinden ünlü şâirler ve bilginler yetişmiştir. Kerkük bölgesinde ün salmış olan Örfî, Cebbâri Aşireti’nin değerli bir şâiridir.
Milli Mücadele yıllarında aşiretin reisi Seyyid Muhammed Cebbâri idi. O zaman Acemi (Uceymi olacak A.N.) Paşa ile birlikte Musul dâvâsı için çalışan Seyyid Muhammed Cebbâri, Musul’un Türk idaresinde kalmasına büyük çaba harcamışdır. Burada sunduğumuz tarihî vesika, konu ile ilgili olarak Atatürk tarafından Seyyid Muhammed Cebbâri’ye yazılmış bir mektubdur. Aslı Kerkük’de Cebbâri efrâdı nezdinde bulunan bu tarihî vesikanın fotokopileri Kerküklü Türkler’in elinde, Atatürk’ün bir aziz hâtırası ve muhakkak bir gün gerçekleşecek bir milli vasiyeti olarak taşınmakta ve saklanmaktadır.
Bilindiği gibi Atatürk, “Türk milletini teşkil eden Müslüman unsurlar” hakkında 1 Mayıs 1336 (1920) tarihinde Meclis’de yaptığı bir konuşmasında da milli sınırlarımızı çizerken, “Musul, Süleymaniye ve Kerkük” üzerindeki düşüncelerini çok açık olarak şöyle belirtmiştir:
“Hep kabûl ettiğimiz esaslardan birisi ve belki birincisi olan hudûd meselesi tâyin ve tesbît edilirken hudûd-ı millimiz İskenderun’un cenubûndan geçer, şarka doğru uzanarak Musul’u, Süleymaniye’yi, Kerkük’ü ihtivâ eder. İşte hudûd-ı millimiz budur dedik!”
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yaptığı bu konuşmadan beş yıl sonra yazılmış olduğu anlaşılan mektubda da Atatürk, Musul, Süleymaniye ve Kerkük’ün Türk vatanının bir parçası olduğu inancını ve yakın bir gelecekde kurtularak Anayurd’a katılacağı ümidini muhafaza etmekde ve tekrarlamakdadır.
Türk Gençliği’ne ve bilhassa Musul, Süleymaniye ve Kerkük’deki Türk kardeşlerimize yol gösteren, Türk milli mefkûresine ışık tutan bu tarihi vesikayı aynen sunmakdan ve böylece Yazıları’na da bir yenisini eklemekden büyük sevinç duyuyoruz.
“Mücâhid-i muhterem Sâdâtdan Seyyid Muhammed ve akrabâlarına,
Memleketin bir cüz’i lâyenfekki olan Musul’un ahâlîsinin kariben halâs bulacağına îtikad ve îtimâd ötedenberi devâm eden mücâhedâtınızda ber-karâr olmanızı selâmet ve saâdet-i âtiyeniz nâmına hamiyyet-i mâlûmenize terk eylerim.
Türkiye Hükümeti’nin şefekatını ve Musul’un hükümetimize âidiyyeti hasebiyle âtî-i karîbden aslâ ümmid etmiyerek zulümlere karşı yüksek bir cidâl ile münevver bir istikbâl te’min olunması din kardeşlerimizin huzûr ve saâdeti içün kıymetdârdır. Halâs günleri karibdir. Şems-i istihlâsın tulûuna (kurtuluş güneşinin doğmasına) sabûrâne müterakkib bulunmasını hatırlatır, Cenâb-ı Vâcib-ül-vücûd’dan cümleye muvaffakıyyetler temenni eylerim. 1 Ağustos 341 (1925)
Mustafa Kemal 

Yazarın Diğer Yazıları