Ayasofya'da sivrisinek var mı?

Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Alexei Yerhov, Türkiye'nin S-400 füze sistemlerini bir depoda tutmaya ve etkinleştirmemeye karar vermesine Rusya'nın hiçbir itirazı olmayacağını söylerken "Ben bir aracın distribütörüyüm siz de benden araç almak istediniz. Satış yaptık. Sizden parayı aldım, aracı verdim. Araç sizin. İster plaja gidin, ister patates taşıyın, isterseniz üstüne makineli tüfek monte edin savaşa katılın, onu garajda saklamak sizin doğal hakkınız." dedi.

Adam, Rusya'yı temsil ediyor ve bir söz söylüyor ama kimsenin ağzını bıçak açmıyor! Yetkililerden bir açıklama gelmeyince, Liberal Demokrat Parti'nin tok sözlülüğüyle de tanınan eski başkanı Cem Toker, "Boşverin Ayasofya'yı da buna yanıt verin, verebilirseniz... Salgın bahanesiyle ertelenen, milletin vergileriyle kaparosu ödenmiş, boruları gelmiş, S-400'ler ne zaman aktif hale gelecek? Alo, alo?" diye bir mesaj yayınladı! Kendisini sosyalist olarak tanımlayan Coşkun Usluca da "Korona virüsünden etkilenen tek silahın S-400 olduğu anlaşıldı." diye yazdı... 

Ayasofya'yı ibadete açarsın açmazsın derken, Türkiye yine cambaza mı bakıyor yoksa S-400'leri, Ayasofya'nın dört minaresinin içine yerleştirecekler de ayrıntısını mı konuşuyorlar? Hani minareler süngümüzdü ya!

Derken İbrahim Kaboğlu, Sultanahmet Camisi'nin de müze yapılmasını istemesin mi?   

***

Dünya ise korona virüs, ekonominin durması, açlık tehlikesi, dijital para, 5 G, radyasyon, uydularla uzaydan kontrol, sivrisinekler, keneler gibi konularla meşgul!

Bugünlerde sivrisinekler ve keneler biraz öne çıktı. Zehirli keneler konusunda Türkiye'de hiçbir bilimsel önlem alınmış değil. Bunun yerine kene sokarsa, ne yapılması gerektiği anlatılıyor!

Sivrisinek konusunda ise durum farklı:

* Trakya'da geçen yıl beş bin sivrisinek toplayan İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Veteriner Fakültesi'nden Prof. Dr. Hüseyin Yılmaz, Trakya'da kan serumu aldıkları insanların yüzde 6'sında son yıllarda vücutlarına bir şekilde virüs girdiğini ve bünyelerinin Batı Nil virüsüne karşı biyolojik savunma sonucu antikor oluşturduğunu belirlediklerini açıklamıştı. Yılmaz, "Güneydoğu'da, Orta Anadolu'da insanlarda yapılan testlerde de virüsün antikorlarına rastlanmış durumda." demişti.

*Çin'de, 2015 yılında bir bilim parkında kurulan dünyanın en büyük sivrisinek fabrikasında haftada yaklaşık 10 milyon erkek sivrisinek yetiştiriliyor. Bu sineklere, genellikle böceklerde görülen "wolbachia" bakterisi enjekte ediliyor. Daha sonra bakteriyi taşıyan erkek sivrisinekler, 3 kilometrekarelik Şazay Adası'na salıveriliyor. Fabrikadan çıkan erkek sivrisineklerle çiftleşen dişiler, bakteri nedeniyle kısırlaşıyor. Bölgedeki sivrisinek sayısı da azalıyor. 

*Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA), 2016 yılında, zika virüsü ile mücadele amacıyla, Brezilya'da denenen genetiği değiştirilmiş sivrisineklerin, çevreye kayda değer bir etkisinin belirlenmediğini açıkladı.

*Bir Google Şirketi olan Verily de, 2017 yılında zika sivrisineğiyle mücadele için kısırlaştırılmış 20 milyon sivrisineği Kaliforniya'nın Fresno ilçesinde saldı. "Genetiği değiştirilmiş sivrisinekler DNA'larına kodlanan bir gen ile kendini yok etme mekanizmasına sahip oluyor."

*Dünya Sağlık Örgütü de geçen yıl, dang humması, zika ve chikungunya virüslerinden kaynaklanan hastalıkları kontrol etmek için "radyasyon kullanarak erkek sivrisinekleri kısırlaştıran" bir tekniğin test edileceğini bildirmişti. 

***

Kısacası sivrisineğin, kenenin, arıların, koyunların genetiği değiştirilebiliyor! Kısırlaştırma bakteriyle de yapılabiliyor, radyasyonla da...

Peki, ey akıl sahipleri; aynı işlem bakteriyle, virüsle, radyasyonla, yani elektromanyetik dalgayla veya ilaçla, aşıyla insana da yapılabilir mi?

Bu durumda bile Ayasofya halüsinasyonları görmek için "zoka virüsü" yutmuş olmak gerekir!

Sahi Ayasoyfa'da sivrisinek var mı?

 

dfs-004-001-011-001-001-001-002-016.jpg

Yazarın Diğer Yazıları