Babacan ya da Davutoğlu'ndan lider olur mu?

Merhum babam Faik Uğuroğlu'nun gazeteci olmasından dolayı evimizden siyaset eksik olmazdı.

Merhumlar; gazeteciler Çetin Altan, Metin Toker, Sayıştay üyesi Süleyman Öztürk, Yargıtay üyesi Mustafa Sabri Livaneli,  çocuk doktoru yazar Orhan Asena, Prof. Dr. Turhan Feyzioğlu, CHP'nin efsane genel sekreteri gazeteci merhum Kasım Gülek ile ailece akşam gezmeleri ve hafta sonu buluşmaları olurdu.

27 Mayıs 1960 askeri darbesinde 9 yaşındaydım.

18 yaşında musahhih olarak 1969'da Yeni Tanin gazetesine başladıktan sonra doğal olarak siyaset sahnesini de izlemeye başladım.

50 yıldır siyasetin kalbi başkent Ankara'da izlediğim siyasetçiler arasında çok sayıda parti genel başkanı oldu.

Genel Başkan olmak kolaydır ama lider olmak zordur.

İki çarpıcı örnek vereyim.

1997 yılında merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan başbakan, DYP genel başkanı Prof. Dr. Tansu Çiller Başbakan yardımcısı idi.

28 Şubat'ta Cumhurbaşkanı merhum Süleyman Demirel başkanlığında yapılan Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısı sonrasında önce Erbakan çıktı ve MGK kararlarını dağıttı. Çiller ise bayağı geç çıktı.

Gazeteciler neden geç kaldığını sorunca Çiller, "Cumhurbaşkanına madem askerler Erbakan'ın başbakanlığına karşı, ben başbakan olayım, hoca yardımcım olsun, koalisyon hükümeti devam etsin diye önerdim" dedi.

Eğer Tansu Hanım o gece, "Koalisyonu bozuyorum haydi erken seçim" deseydi inanıyorum lider olur ve o günkü siyasi atmosferde DYP tek başına iktidar olurdu.

DEVLET BAHÇELİ

5. Ecevit Hükümeti yani 56. Cumhuriyet Hükümeti 28 Ocak 1999'da göreve başlamıştı.

PKK'nın kurucusu bebek katili Abdullah Öcalan 1999 yılında Nairobi'de Kenya güvenlik birimlerince yakalanması sonrasında, 15 Şubat 1999 günü Türk güvenlik görevlilerine teslim edilerek Türkiye'ye getirildi.

Abdullah Öcalan, 29 Haziran 1999'da idam cezasına çarptırıldı. Cezası 25 Kasım 1999'da Yargıtay tarafından onandı.

Demokratik Sol Parti Genel Başkanı Bülent Ecevit'in başkanlığında kurulan hükümetin diğer ortakları Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve Anavatan Partisi Genel Başkanı Mesut Yılmaz'dı.

Ecevit, Bahçeli ve Yılmaz, AB Uyum Yasaları çerçevesinde, idam cezasını kaldıran yasa tasarısını Meclis'e sevk ettiler.

2002 Ağustosu'nda TBMM Genel Kurulu'nda kabul edildi. Oylamaya 419 milletvekili katıldı, 162 ret oyuna karşın 256 oyla kabul edildi.

Bahçeli eğer bu yasaya, "Önce bebek katili Öcalan'ı idam edelim, sonra idam cezası kaldıralım" deseydi ve bu öneri kabul görmeseydi, "haydi erken genel seçime" diyerek koalisyonu bozmalıydı.

Bu çıkış ile Bahçeli "lider" olur ve inanıyorum ki o günkü siyasi atmosferde MHP tek başına iktidar olurdu.

Bu koalisyon 18 Kasım 2002'de sonra erdi…

BABACAN VE DAVUTOĞLU...

İşte bugün itibarı ile en zor siyasi soru budur.

Her ikisinin siyasi hayatı bakanlar kurulu içinde başbakan ve cumhurbaşkanının liderliğinde geçti.

Davutoğlu'na Suriye politikası suçlamaları yapılıyor ki gün geldiğinde konuşursa biliyorum ki çok farklı bir görüş ortaya koyacak.

Dersiniz ki eğer Suriye politikasının sorumlusu değil ise neden o tarihte AKP'den ve makam koltuğundan ayrılmadı.

Bu sorunun yanıtını da kendisine sormak isterim.

Babacan'a gelince ekonomi yönetiminde başarılı olduğunu rakamlar ortaya koyuyor.

Ancak onun bakanlığı döneminde de AKP hükümeti önemli krizler yaşadı. Bu krizlere karşın o da Davutoğlu gibi, "ben yokum" demedi, diyemedi.

Ancak şunu da vurgulamak gerekir ki siyasiler için liderlik vasfı tüm sorumluluğu üstlendikleri zaman daha net ortaya çıkar

Bakalım Davutoğlu ve Babacan'dan lider olacak mı?

ERDOĞAN BİR UÇAĞINI FEDA EDER Mİ?

Değerli okurlarım,

Muğla'nın Dalaman ilçesinde çıkan ve Fethiye'ye sıçrayan, orman yangınında soğutma çalışmaları sürüyor.

13'ten 19'a çıkarılan helikopter sayısına rağmen yaklaşık 400 hektar alanın kül oldu. Tarım bakanı Bekir Pakdemirli bu helikopter sayısını verdi ama neden yangın söndürme uçağı yok bilemedim.

Bakanın danışmanına ve Türk Hava Kurumu'na (THK) mesaj atıp sordum ama yanıt alamadım. THK'nın bazı uçaklarının da kullanılmadığı iddiasına ulaştım.

Ulaştırma Bakanlığı Sivil Havacılık eski genel müdürü Oktay Erdağı'ya bir yangın söndürme uçağının fiyatını sordum, "en pahalısı 15 milyon dolar" dedi.

Aklıma Cumhurbaşkanlığının 13 uçaklı şu VIP filosu geldi.

Boeing 747-8: 500 Milyon Dolar

2 Adet A340-500 Fiyatı: Toplam 600 Milyon Dolar

A330-200 Fiyatı: 240 Milyon Dolar

2 Adet A319CJ Fiyatı: Toplam 200 Milyon Dolar

3 Adet Gulfstream G550 Toplam Fiyatı: 180 Milyon Dolar

Gulfstream G450 Fiyatı: 40 Milyon Dolar

2 Adet Cessna Citation-V Fiyatı: 5 Milyon Dolar

Bombardier Challenger 850 Fiyatı: 8 Milyon Dolar

13 VIP uçağının toplam değeri 1 milyar 773 milyon dolar…

Cumhurbaşkanı Erdoğan örneğin 2 adet Airbus A340-500 uçağının satışı için talimat verse 600 milyon dolara tam 40 tane en mükemmel yangın söndürme uçağı alınır.

Har yaz, "ciğerimiz yandı" başlıklı haberler ve 40 saatte söndürülemeyen orman yangınları yaşanmaz.

Erdoğan 2 uçağı satar mı?

Ben öneriyorum, satarsa alkışlarım, satmazsa sizler ne derseniz ben de onu derim…

 

Yazarın Diğer Yazıları