"Babalarının malı" gibi kullanmışlar

Son dönemde sıkça adını duyduğumuz kurumlarımızdan birisi de vakıflar…

Çok köklü tarihi olan vakıf kültürünün son zamanlarda ne hale geldiğini kitabım SARMAL'da ortaya koymuştum.

Bugün ise sizlere anlatacağım birkaç konu var.

Hani Ayasofya ibadete açıldığında atıf yapılan bir Fatih Sultan Mehmet'e ait vakfiye vardı. İşte tarihi mabet ibadete açılırken atıf yapılan "Vakıf Vakfiyesi" ile gündeme gelen Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün mevzuata ve kanuna aykırı işlemleri olduğu anlaşıldı.

Meğer Vakıflar Genel Müdürlüğü bünyesinde, vakıflara ait taşınmazlar "kamu konutu" olarak personele tahsis edilmiş.

Yanlış anladıkları şu… Söz konusu kullanılan yapılar, mülkiyeti mazbut vakıflara ait konut olup sadece yönetimi itibarıyla Genel Müdürlüğe ait konutlar. Dolayısıyla mülkiyeti Genel Müdürlüğe ait olmayan bir konutun kamu konutu olarak değerlendirilip personele tahsisi de mümkün değil. Ama Sayıştay'ın tespitlerine göre bunlar vakıflara ait taşınmazları "babalarının malı" gibi kullanmışlar.

Hâlbuki 5737 sayılı Vakıflar Kanunu'nun 34'üncü maddesi çok açık… Vakıflar Genel Müdürlüğü, mazbut vakıfların tüm imkânlarını kendisine mal edemeyeceği ve bunun bir sınırı olduğunu, bunun da gayrisafi gelirlerinin yalnızca yüzde 20'si olduğunu hatırlatılıyor ki bu düzenleme seçimlik değil, emredici nitelikte.

Başka?

İstanbul İli Beyoğlu İlçesi, Kuloğlu Mahallesinde 368 metrekarelik bir yer var. Altında iki dükkanı olan 3. Vakıf Hanı vasfındaki taşınmazın, restorasyon veya onarım karşılığı ihalesi sonucunda, 22 yıl süreli olarak yüklenici firma ile sözleşme imzalanmış. 

Yüklenicinin idare ile arasında imzalanan sözleşme şartlarına uymadığı tespit edilmiş.

Uymamış ne yapmış mesela?

Anlatayım…

Söz konusu taşınmaz üzerinde idareden izin alınmadan projeye aykırı değişiklikler yapıldığı tespit edilmiş. Yerinde yapılan denetimde; söz konusu tescilli eski eser olan 3. Vakıf Han'a 320 metrekare teras kat-kış bahçesi ve 90 metrekare teras kat ilavesi yapılmış. Üstelik teras katta restoran işletildiği belirlenmiş.

Dahası, söz konusu gayrimenkulde gerçekleştirilen sözleşme eki projeye aykırı değişiklikler ve imalatlar ile yüklenicinin kira tutarlarının ödenmesinde sözleşme hükümlerine aykırı davranması, bir de sözleşmeye aykırı alkol satışında bulunması, sigorta yaptırmaması gibi şeylerden dolayı sözleşmesinin feshedilmesi gerekiyor.

***

Diğer olay da şu…

Bahçeşehir Üniversitesi ile Sultan Beyazıt Vakfı arasında vakfa ait arazi üzerinde inşaat yapılmak isteniyor. Bu yapım karşılığı uzun süreli kiralama modeliyle inşaat yaptırılmak üzere ihaleye çıkılmış, ihale sonrası Bahçeşehir Üniversitesi ile idare arasında da 27 Mayıs 2016 tarihinde söz konusu işe ait sözleşme imzalanmış.

Taşınmazın fonksiyonuna esas Vakıflar Meclisi Kararı, Komisyon kararına esas teşkil eden ekspertiz raporunda 28 odalı, kafe ve restoranı olan bir otel üzerinden maliyet hesaplanmış.

Yapım onarım maliyeti olarak 4 milyon 275 bin lira hesaplanmış, yaklaşık 5 yıl plan tadili-ruhsat alma işlemleri-inşaat imalatlarının yapılması, üç yıl amorti süresi hesaplandığı 17 yıl kâr etme süresi eklenerek toplam sözleşme süresini 25 yıl olarak belirlemişler.

Bu yer nerede biliyor musunuz?

Tüm İstanbullular Çırağan Sarayını bilirler. Hah işte bu bahse konu yerde Çırağan Caddesi'ne cepheli, çevresinde Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Bahçeşehir Üniversitesi Beşiktaş Kampüsü, Beşiktaş Lisesi, Çırağan Sarayı Four Seasons Hotel Bosphorus bulunan söz konusu taşınmaz oldukça değerli bir bölgede…

Otel ve ticari amaçlar için kullanılmasının uygun olacağı yönündeki görüş bildirilmiş ve Vakıflar Meclisi de bu yönde karar almış.

Üniversite ile yapılan sözleşmenin  "Sözleşme Konusu İşe Ait Asgari Şartlar" başlıklı 4.1.6'ncı maddesine göre; "...inşaat tamamlanıp işletmeye açılıncaya kadar gelir getirici herhangi bir amaçla kullanılmaması" gerekirken böyle olmamış.

Üniversite taşınmazı 6 Haziran 2016 tarihinde idareden teslim almış ve yaklaşık üç ay sonra 1 Eylül 2016 tarihinde ise gelir getirici şekilde eğitim faaliyetlerine başlamış.

İdare, sözleşme amacı dışındaki faaliyetlerinin yerinde tespit edildiğini ve faaliyetlerine son vermeleri gerektiğinin bildirir iki ihtar yazısı yollamış olmasına rağmen üniversite, sözleşme kapsamı dışında gelir getirici faaliyetlerine devam etmiş.

Ancak sözleşmeyi feshetmek yerine ihtar yazısından yaklaşık bir yıl kadar sonra 18 Temmuz 2018 tarihinde ek sözleşme düzenleyerek yüklenicinin amaç dışı kullanıma bir bedel belirleyip, yüklenicinin faaliyeti hukuki zemine oturtulmuş.

Vakıflar Genel Müdürlüğünde kim kime dumduma…

Genel Müdürlük tarafından, Vakıflar Meclisi'nin değişik tarihlerde almış olduğu kararlara istinaden, üniversitelerin kurucu mazbut vakıflarına borç verildiği görülmüş. Borç verilmesine ilişkin Vakıflar Meclis kararlarında, verilen borçların geri ödemelerinin, yasal faizi ile birlikte bir veya iki yıllık süre içerisinde gerçekleştirilmesi gerektiği de hüküm altına alınmış.

2010 yılından 2019 yılsonuna kadar, Vakıflar Meclisi kararları ile bu üniversitelere yaklaşık 277 milyon TL tutarında borç verilmiş.

Ancak borç olarak verilen bu tutarların geri ödemelerinin gerçekleştirilmediği, İdare tarafından bu borçların takibine ilişkin işlemlerin yapılmadığı, dahası borçların geri ödemelerinin Vakıflar Meclisi'nin muhtelif tarihlerde aldıkları kararlarla ertelendiği tespit edilmiş.

Pes doğrusu. Milletin vergileri bu kadar mı kolay harcanır. İnsanlar evine ekmek götüremezken…

"Bu bana biraz abartı geldi"

Hadi alın üstüne biraz keyif çayı için…

 

Yazarın Diğer Yazıları