Bağnazın müttefiki zavallılar!..

Sarıklısı cüppelisi, tarikatçısı-cemaatçisi, müridi-mollası, gericisi-bağnazı, şalvarlısı-çarşaflısı...

"Solcu" geçineni-liboşu, döneği-iş birlikçisi, bölücüsü-teröristi...

Siyasetçisi-bürokratı, imamı-talebesi ve de psikopatı-tetikçisi...

Her çevreden ve neredeyse herkes vesselam... Siyasetin pervasızlaştığı, bürokrasinin zıvanadan çıktığı, "keşke Yunan kazansaydı" diyenin el üstünde tutulduğu, laikliğe düşman olanların TBMM Başkanı bile yapıldığı bu ülkede, ezeli düşmanlığın tüm türevleri durmadan Atatürk'e saldırıyor...

Hele de son yıllarda "hilafet" özlemcileri rejimi siyaset yoluyla iyice zorlarken, cumhuriyet kurumları hızla bertaraf edilirken bu saldırılar öylesine zıvanadan çıktı ki, Anıtkabir'in önünde zırlamaya kadar geldi ihanet!!!

Atatürk'e düşman olanları az da olsa sıraladık... Hilafet gittiğinden beri düşmanlar Atatürk'e, dergahlar, tarikat yurtları tekke ve zaviyeler kapatıldığından bu yana saldırıyorlar Gazi'ye...

Cumhuriyet kurulalı belli, Aydınlanma ateşi yakıldığından beri, öfkeliler, düşmanlar Atatürk'e...

Son yıllarda tarikat-cemaat yurtlarındaki rezaletler deşifre oldukça ve FETÖ gibi cemaatler "darbe"ye kadar yeltenince Gazi'nin ne kadar haklı olduğu binlerce kez anlaşılmasına rağmen saldırılar durmuyor Atatürk'e...

Din düşmanları, din sömürücüleri, bağnazlar karşıdır ezelden beri Atatürk'e... Peki ya diğerleri?.. Ya Truva kısrakları?.. İşte asıl mesele, işte asıl zavallılık!..

***

 

Ali misin nesin?..

Gerçek solcuları, devrimcileri, sosyalistleri, vatanseverleri ve milliyetçileri bir tarafa tutuyorum ama nedir bu -sözde "solcu" kılığında- Atatürk düşmanlığı konusunda bağnazlarla yarışan, aynı düşünenlerin derdi?..

Yani, Atatürk ve cumhuriyet yıllardır taarruz altındayken, "solcu" geçinenlerin, "devrimci" geçinenlerin ya da kendini sözde "sosyalist" sananların bu utanç verici öfkesine ne demeli?:..

Nedir onların Gazi'ye bitmeyen düşmanlığı, nedir saldırılarının asıl amacı ve de bitmeyen hezeyanlarının asıl nedeni?..

Onlar neden birileri Gazi'ye saldırırken, hakaret ederken heyecanlanırlar ve neredeyse alkış tutar vaziyete gelirler ki?..

Sözde "ifade-düşünce" özgürlüğü iddiası, kimi dönek liboşlar için ülkenin kurucusuna taarruzu bile legal hale mi getiriyor?..

Evet; son dönemde çarşaflısı-sarıklısı, siyasetçisi-bürokratı utanmadan-arlanmadan cumhuriyetin kurucusuna saldırırken, halk infiale sürüklenirken, savcılar bi zahmet harekete geçerek küfürbazların yakasına yapışırken "Atatürk'ü koruma kanunu kaldırılsın" diye ortalığa çıkan, akıllarınca fetva veren zavallılara ne demeli?..

Nedir bunların asıl amacı?.. Ne yani, Atatürk'e hakaret etmek serbest mi edilsin be aymazlar?.. Gazi'ye küfür edilince içiniz mi soğuyacak be gafiller?..

Gelelim başka birine... Anıtkabir'in önünde Gazi'ye aşağılık hakaretler savuran çarşaflı provokatörün tutuklanmasına bile karşı çıkabilmiş o zavallı!!!

Babasını Sıvas'ta cumhuriyet ve Atatürk düşmanları yakıyordu o zatın ama kendisi "Atatürk'e hakaret etmek suç olmamalı, tutuklanma sebebi olmamalı" diye saçmalayabilmiş!..

"Atatürkçü bir nesil" yetiştirilsin diye babasının kurduğu vakfa yardım eden Atatürkçülerden, solculardan, aydınlardan bile utanmamış o zat!..

Ali misin, veli misin nesin; hadi Atatürk'le bir derdin var da, hiç olmazsa babanın kemiklerini sızlatma be gafil!..

***

 

Milyonları kahreden CHP...

CHP'de "değişim" için toplanan imzaları geri çektirme planı kurultay tartışmalarını iyice çıkmaza sokarken ne yazık ki ana muhalefet büyük yara aldı...

Parti tabanı kaynıyor, insanlar öfkeli ama CHP Genel Merkezi, onlarca kez tekrarlanan ve sonuç alınmayan "MYK değişikliği"yle tepkileri azaltmayı planlıyor... Ne yazık ki nafile!..

CHP'de "kurultay" için "imza" veren delegelerin yeni hedefi "tüzük kurultayı..." Yani genel başkan adaylığındaki delege oranını belirleyen maddeler gibi anti demokratik dayatmaları değiştirmeyi planlıyorlar...

Delege Ankara'da toplanacak ve karar verecek... Ve anlaşılan ki, ana muhalefette "değişim" yaşanana kadar tartışmalar bitmeyecek, muhaliflerin mücadelesi de sonlanmayacak...

600'ü aşkın delegenin imzasının reddedilmesi CHP yönetimine tepkileri artırırken, parti örgütleri ve tabanı bu yıpratıcı, kahredici tartışmalara daha ne kadar sabreder işte asıl mesele de o...

***

Kumar, başkan, Bakırköy!!!

Oldum olası, "benim hırsızım iyidir", "bendense hatasını görme" bencilliğine karşı çıktım...

İşte böyle düşünürken AKP iktidarındaki yolsuzluk rezaletlerini de yazdım, Bakırköy ve Ataşehir gibi ilçelerdekilerini de... İşte oraların eski başkanlarının başına ne geldiğini herkes biliyor!..

Bir kaç gün önce medyaya yansıyan vahim haberler ise oğlu kumar masasında yakalandığı için hedef tahtasına konulan Binali Yıldırım'ı anımsattı bana...

Haber gerçekten vahimdi; "Bakırköy Belediye Başkanı Bülent Kerimoğlu kumar masasında yakalandı..."

Hem de kendisinin kurduğu belediye şirketinin yöneticisi ile birlikte...

4 yıl önce aday aday yapıldığında söz verdiği "100 proje"nin üçte birini bile yaşama geçirmeyen Kerimoğlu, Bakırköy'ü kaderine terk edip ta Bulgaristan'a giderek lüks bir otelde "kumar" masasına oturabilmiş!!! Vah ki ne vah!..

Çekilen görüntüler televizyonlarda-gazetelerde yayımlandı ama Kerimoğlu'ndan da CHP Genel Merkezi'nden de ses yok!.. O halde soralım;

Kerimoğlu ne zamandan bu yana yurt dışına giderek kumar oynuyor, Bulgaristan'a kaç kez gitti?.. "Kumar" oynayacak kadar parayı nereden getiriyor?..

Kerimoğlu'na daha sorulacak çok soru var da, bakalım kurultay derdine düşen ve MYK üyelerini istifa ettiren ana muhalef yönetimi bu skandal için de gereğini yapacak mı?..

Öfke içindeki yüzbinlerce Bakırköylü gibi biz de Kerimoğlu'ndan yanıt bekliyoruz; "Kumar" oynayacak parayı nereden buluyorsun?..

Yazarın Diğer Yazıları