Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Murat Sururi ÖZBÜLBÜL
Murat Sururi ÖZBÜLBÜL

Bahçeli bir Türk Milliyetçisi mi?

Şimdi bazılarınız hoca bu ne biçim bir soru adamcağız “Milliyetçi Hareket Partisi’nin Genel Başkanı olmuş nasıl Türk Milliyetçisi olmasın?” diye soracaktır...

Pekala, bende o zaman size sorayım; bir Türk Milliyetçisi “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” söyleminden rahatsız olup, bunu sözleri haykıran Türk askerlerini eleştirebilir mi?

Bir Türk Milliyetçisi bu askerleri eleştirmekle de kalmayıp en ağır şekilde cezalandırılarak ordudan atılmalarını içine sindirip, onaylayabilir mi?

Bakın hatırlatayım:

Bu olayın arkasından sosyal medyaya düşen hakaret içeren bazı tepkiler üzerine AK Parti sözcüsü Ömer Çelik, 3 Eylül günü konuşmuş 'Subay Yemini' meselesine dair yaptığı açıklamada “Teğmenlere hakaret edilmesi kabul edilemez.” demişti.

MHP Genel Başkanı Bahçeli ise “ikinci yemin hadisesinin her bakımdan netliğe kavuşması zorunludur” şeklinde eleştirel bir ifade kullanmıştı.

Olayın akabinde Çelik, "Her şey incelenir, değerlendirilir, bir disiplinsizlik varsa bu disiplinsizliğe de bakılır ama burada dışarıdan söz söyleyerek, bu görüntü üzerinden bir vesayet hortlatmaya çalışan birtakım emekli askerlerin, siyasetçilerin, birtakım yazarların tutumu da yanlıştır" diye konuşmuştu.

Bahçeli ise "Meselenin yakından takipçisi olacağız" derken, "30 Ağustos’u gölgeleyen, ülkemizi meşgul eden, hasımları ümitlendiren, istismar lobisini heyecanlandıran ikinci yemin hadisesinin her bakımdan netliğe kavuşması zorunludur" ifadelerini kullanmıştı.

Bahçelinin bu tepkisi her türlü milliyetçiliği ayaklarımızın altına aldık diyen muktedirleri de cesaretlendirmiş, olay hiç yoktan yere köpürtülerek bu olaydan kıllanan bir takım tarikat ve cemaat baronlarının arzusu gerçekleşmiş, sonuçta sekiz pırıl pırıl Türk askeri ordudan ihraç edilmiştir.

Bahçeli sekiz askerin ihracı sonrasında da durmamış ve bu ihraçtan duyduğu büyük memnuniyeti dile getirmiş “Korsan ve paralel yeminlerle aklına estiği gibi bağırıp çağıranlara gereği yapılmış, maşeri vicdan bu karardan memnuniyet duymuştur. Siyasi ve ideolojik taassubun pençesinde ilke ve irade kaybı yaşayan ve Atatürkçülüğü geçim kapısına çeviren soytarılara aldanacak ve kanacak hiç kimse de kalmamıştır.” cümlesini kurmuştur.

Sonuç olarak bu yolu açan da Devlet Bahçelidir, dolayısı ile Bahçeli’nin milliyetçiliğini sorgulamak da bizim hakkımızdır.

Bakın Türk Milliyetçiliği demek Türk Milletinin egemenlik hak ve özgürlüklerini savunmak demektir!

Bu teğmenlerin okudukları için ceza aldıkları subay andı: “Ant içeriz ki laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığına, ülkenin bölünmez bütünlüğüne, yüce Türk ulusunun namus ve şerefine, aziz vatanın bir karış toprağına uzanacak eller karşısında bizi bulacak ve kılıçlarımız daima keskin ve hazır olacaktır. Bizler Türk istikbalinin evlatlarıyız. Şerefimizle doğduk, şerefimizle yaşayacağız. Ne mutlu Türküm diyene!”

Bir Türk Milliyetçisinin okunan bu andın sözlerinden rahatsız olması düşünülebilir mi?

Bu noktadan sonra tartışılması gereken iki temel konu var:

  1. Teğmenlerin yaptığı bir suç mu?
  2. Teğmenlerin aldığı ceza orantılı mı?

Bahçeli bu halden pek bir mutlu olmuş olsa da benim de dahil olduğum Türk Milletinin çok büyük bir çoğunluğu Teğmenlerin suç işlediğini asla düşünmüyor!

Üstelik bizler yalnız da değiliz. Bu karar beşe dört çoğunlukla alınmış, demek ki karar veren heyetteki 4 uzman kişi de ortada bir suç olduğunu düşünmüyor.

İkinci olarak ortada bir disiplin suçu olsa bile bu suça verilen ceza orantılı değildir. Bu kadar basit bir olaydan dolayı birinin ordudan atılması, meslek hayatının söndürülmesi ve geleceğinin yok edilmesi asla kabul edilemez!

Yazarın Diğer Yazıları