Bahçeli, İnce'yi tebrik etti mi?..

Türkiye'ye döndük... Her şey aynı, değişen pek bir şey yok!.. Tahminlerimde yanılmayı çok istedim ama olmadı...                                                                                                                                                                                                  Kendi çöplüğümüz olarak kabul ettiğimiz Ankara'ya varır varmaz 24 Haziran gecesi ile ilgili akıl almaz hikayeler dinledim. İnanılması çok güç olan. Neyse ki, hem Muharrem İnce hem de CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, akıllara ziyan senaryoları net bir dille yalanladı. Dinlediğim en uçuk hikayelerden biri Muharrem İnce veya eşinin kaçırılıp tehdit edildiğine yönelik senaryoydu. Muharrem İnce'ye çok yakın kaynaklardan bunun o gece İnce'ye ulaşmak isteyip de başaramayan iki gazetecinin kendi aralarındaki geyik muhabbetinden kaynaklandığını öğrendim. Ah bu sosyal medya denen şey!..

Diğerleri bir kenara, 24 Haziran gecesine ilişkin anlatılanlardan birini çok önemsedim. Anlatan çok önemli bir siyasi kaynak. 2 siyasi kaynağı isim vererek dayanak gösterdi. Şöyle; seçim sonuçlarının açıklandığı ve neredeyse kesinleştiği anlarda Doktor Devlet Bahçeli, telefonla Muharrem İnce'yi arayarak tebrik etmiş. Buraya kadar her şey normal. Bundan daha doğal ne olabilir ki!.. Şunları söyledi; "Devlet Bey Muharrem İnce'yi tebrik ediyor. İnce'yi çok başarılı bulduğunu ve başarılarının devamını dilediğini belirtiyor. Ama Erdoğan da çok başarılı diyor ve ekliyor, seçim sonuçlarının suhuletle kabul edilmesi gerekir."

 Haber kaynağım, bu iddiasını çok önemli kaynaklara dayandırarak isim vererek anlattı ama gazeteci şüpheciliği işte...  Acaba Doktor Bahçeli telefon etti mi?.. Veya Doktor Devlet Bahçeli adına biri mi bu telefonu açtı?.. İddia edilen telefon görüşmesinde neler konuşuldu?.. Bunlara açıklık getirmesi gereken isimler belli; Doktor Devlet Bahçeli ile Muharrem İnce... Yazılı, sözlü veya gazete ilanı her türlü açıklamaya bu köşeden yer vereceğime söz veririm!..

Hazır, Muharrem İnce'den bahis açmışken CHP kulislerini çok merak ettiğinizi tahmin ediyorum. Bu yüzden Muharrem İnce'ye yakın kaynaklarla "bundan sonrasını" da konuştum. "İstanbul Belediye Başkanlığı mı, CHP Genel Başkanlığı mı" diye sordum. Şunları söylediler;

"İnce, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne aday olacak söylemleri çok geçiyor ama olmaz. Kimse attan inip eşeğe binmez. Attan inip eşeğe binen yere düşer. Bu mantıkta İstanbul büyükşehir belediye başkan adaylığı zor görünüyor.

CHP'de bir gerçek var o da seçim sonuçları. İnce'nin yüzde 30'u ortada ve bu her zaman genel merkezin önüne konacak bundan sonra. Burada Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun tavrı çok kritik önem taşıyor. Kılıçdaroğlu, seçim öncesinde ezber bozan açılımlar yaptı. İYİ Parti'ye 15 milletvekili verip seçime girmesinin önünü açtı. O yetmedi, İnce'yi aday gösterdi, kendisi de sahaya inip İnce ile birlikte koordineli çalıştı. CHP'deki başarının da sırrı bu. Buradan iki sonuç çıkıyor; ya Kemal Kılıçdaroğlu yine ezber bozacak bir adım atacak, diyecek ki 'bu süreçte İnce doğal lider olmuştur, genel başkandır' ya da ikili bir yapı içinde soruna çözüm bulacak. O da nasıl olur kolay değil ama İnce gerçeğini kabul ederek bir yapı kurar ama zor görünüyor bu şartlarda. Kılıçdaroğlu'nun adımı çok önemli bu noktada. Eğer İnce'ye genel başkanlık derse kendisi de yine tarihe geçecek adım atar . "

Bu arada, Muharrem İnce'nin CHP'nin yeniden teşkilatlandırılması ve "Kürt sorunu" olarak adlandırdıkları mesele ile ilgili projeleri de hazırmış...

***

"Ben CHP kulislerini çok merak etmiyorum. Sen biraz AKP ve saray kulislerinden haber ver" diyorsanız... Elbette, seve seve!.. Okurlarımız velinimetimizdir. Nereden başlayalım?..

Son Başbakan Binali Yıldırım'ın TBMM Başkanı olacağının kesinleştiğini yazıyor yandaş medya. Biraz kurcaladım. Ufak bir arıza çıkmış. Yıldırım, Meclis Başkanlığı yerine Cumhurbaşkanı birinci yardımcılığını talep etmiş. Saray kaynaklarına göre, "hakkının bu olduğunu" söyleyince, R. Erdoğan'dan "istemekle olmuyor Binali Bey. Birinci yardımcılığa başka bir isim düşünüyorum" cevabını almış. Yıldırım itirazlarına devam eder mi?.. Sanmıyorum. Bulduğu ile yetinir bence...

Yeni rejimde, kurulacak yeni kabine ve kurullar için onlarca isim dolaşıyor. AKP ve saray koridorları koltuk taleplileri yüzünden kulis manyağı olmuş. O koridorlarda "şuraya şu, buraya bu" diye yapılan isimlendirmelere girmeden belli başlı bir kaç konuya değinmek isterim.

Hatırlarsınız... 15 Temmuz hain darbe girişiminin ardından, yandaş bir TV kanalında R. Erdoğan'a "Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ile MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ı görevden alıp almayacağı" sorulmuştu. Erdoğan da "dere geçilirken at değiştirilmez" diye cevap vermişti. Saray kaynaklarına göre, "at değiştirme zamanı geldi." İddialara göre, Akar ile Fidan görevlerinden alınacak. Genelkurmay Başkanlığı için Kara Kuvvetleri Komutanı Yaşar Güler ile İkinci Başkan Ümit Dündar'ın adı geçiyor.

Yine saray kaynaklarına dayanarak yazmaya devam ediyorum. Ekonomi yönetiminin Mehmet Şimşek'e bırakılacağı konuşuluyor. Şaşırmadım!.. İngiltere ile temaslarda kilit isim. Ayrıca Batı dünyasından para gelmesini istiyorsanız, kabineye yüzü Batı'ya dönük (!) bir-iki ismin konulması şart. 24 Haziran öncesinde, ironi yaparak sizlere satır aralarında anlatmaya çalıştığım papaz kaçtı oyununun da sonuna geldik gibi görünüyor. Dışişleri koridorlarında işittiğim ve Genelkurmay kaynaklarından da teyidini aldığım çok önemli bir duyum var. Seçim öncesi ABD ile pazarlıklarla ilgili; Pentagon, doğudaki topraklarımıza çok önemli miktarda NATO gücünün yerleştirilmesini istiyormuş. Sayı ile ilgili 30 bin rakamı telaffuz ediliyor. Talep masadaymış. Türkiye, Pentagon'un bu talebini kabul edip etmeyeceğini henüz bildirmemiş. Seçim öncesi kaleme aldığım yazıları şöyle bir tararsanız bu yeni bilgi ile bunun ne manaya gediğini herhalde anlarsınız!..

Kısacası;

Yeni bir cambaza bak dönemine giriyoruz.

ABD, Türkiye'ye Katar Emirliği gibi  muamele etmeye başlamış bile!..

Yazarın Diğer Yazıları