Bahçeli'den gözaltılara dalga geçer gibi açıklama

Bahçeli'den gözaltılara dalga geçer gibi açıklama
Devlet Bahçeli, Yeniçağ Gazetesi ve Ülkücü camianın önde gelen isimlerine yönelik düzenlenen kumpasta gözaltına alınanlar için "Ülkücü Hareket'in mensubu değiller" açıklaması yaptı.

7 Eylül sabahı Yeniçağ Gazetesi yazarları başta olmak üzere Ülkücü Hareket'e kurulan kumpas aynı gün çökmüştü. Tezgahtan tam 6 gün sonra basın mensuplarının ısrarlı sorusu üzerine açıklama yapan Bahçeli, yazarlarımız ve gözaltına alınanlar için "Ülkücü Hareket'in hiçbir mensubu gözaltında değil" açıklaması yaptı.

Bahçeli'nin "Ülkücü değiller" demeye getirdiği birçok ismin partinin en üst kademelerinde görev almış; vekillik, Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı, Genel Merkez yöneticiliği yapmış olmaları dikkat çekiyor.

İlk günden bu yana suskunluğu ve operasyonlara verdikleri dolaylı destekle tepki çeken MHP Genel Merkezi'nin son açıklamaları kumpasta kimlerin parmağı olduğunu net bir şekilde ortaya koydu.

İşte Bahçeli'nin o açıklamaları:

"Şu an hiç kimse Ülkücü hareketin mensubu olarak, mensubiyet duymuş olduğu harekette önemli faaliyetlerde bulunarak, bir suçlamayla karşı karşıya kalınıp gözaltına alınmış değildir.

FETÖ ile uzaktan yakından ilişkisi var ise, o bizim bileceğimiz iş değil yargının bileceği iştir."

Siyasi ayak boşta kalmıştır

“Hepinizin bildiği gibi, bu acımasız darbeyi ve kalkışmayı gerçekleştirenler uzun yıllardır milletimizin içerisinde bulunan çok sinsi kurnazca faaliyetlerini sürdüren bir terör örgütü olduğu anlaşılmıştır. Bu 8 ayak üzerinde hem toplumsal hayatımızı hem de devlet yapımızı ele geçirmeye çalışmıştır. Bunlardan bir tanesi TSK’dır, ikincisi yargı kurumudur, üçüncüsü üniversiteler ve eğitim kurumlarıdır, bir diğeri kamu kurum ve kuruluşlarıdır, bir başkası basın ve yayın dünyamızdır, bir diğeri ise iş dünyamızdır. Bütün bunların üzerinde şuan niçin üzerine gidilmeyen ve bu Türkiye’yi sarmaşık gibi sarmış olan bu örgütlenmeden siyasi ayak boşta kalmıştır. Eğer siyasi ayak bu gelişmeler karşısında sonuçlandırılmadığı takdirde o zaman çok farklı sonuçlar ortaya çıkması ve bu tahribatın halk nezdinde devam etmesi ve Türkiye’yi daha karanlık günlere sürüklemesi her an söz konusu olabilir.”

İlgili Haberler