Bahçeli’nin balans ayarı TÜSİAD’ı “şimdilik” yol

Türkiye Cumhuriyeti Devleti Allah’ın izni Peygamberin kavli ile kurulmuştur.. Şehitlerin kanını aydınlatan Ayyıldız’ın üzerinde kutsal koruma, kucaklama vardır..
Bu yüzden, bunca namerdin saldırısına karşın vatanımız ayaktadır..
Saldırıları içimiz acıyarak izliyoruz da Yüce Yaradan yetişiyor..
Ne demişler Allah’ın sopası yok.. Ne var?! MHP var!!
Zamanında Rahmetli Türkeş, “Ne federasyonu ulan!!” demişti de malum bir alçağın dili poposuna kaçmıştı..
TÜSİAD Başkanı çıkıp uluorta, Türklüğü tasfiyeden bahsetti...  İktidar’la CHP kaçak dövüşüyordu bu sözlere.. Bereket Bahçeli yetişti.. Nezaket çerçevesinde, hadlerini hatırlattı para babalarına..

***


Vatandaşın tepkisine tercüman olan Bahçeli’nin sözleri kapılarına dayanınca TÜSİAD’cı krema, kâğıda kaleme sarılıp açıklama yaptı.. “Değiştirilemez ilk 3 maddenin değiştirilmesi konusunda bir görüş ya da önerilerinin olmadığını” duyurdu!..
“Çalışma!!”, kendi görüşleriyle birebir örtüşmüyormuş!.. TÜSİAD, Cumhuriyetin demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olması ve devletin bölünmez bütünlüğü, dili, başkenti ve bayrağı konularını içeren Anayasa’nın değiştirilemez ilk 3 maddesinin değiştirilmesi yönünde, ne geçmişte ne bugün, görüş ve önerisi içinde değilmiş.. (Zaten TÜSİAD kürsüsünden açıklamayı da kaynanam yapmıştı!!) Bütün melanet, “çalışmanın ilk bölümü, görüşlerinin derlendiği 22 akademisyen ve kanaat önderinin”miş!!
Memleketin en muhteşem göbek dansçısı her kim ise, bu para babalarının cemaatine gitsin de “kıvırtmanın inceliklerini” öğrensin!. Zor zenaattir, dansöz karşında iken sanırsın ki sen onu seyrediyorsun.. Kıvıra kıvıra, aslında o seni seyrediyordur ve cebindeki parayı alan da odur.. Kıvırana aldanma!..

***


Bilindiği gibi memleketimizin en demokrat kuruluşu bu TÜSİAD’dır ve TÜSİAD’cılar, kuralını da kendi koydukları demokrasiye yan bakanı yerle bir ediverirler...
Son derece demokrat olan TÜSİAD’cıların, zaman zaman ticari hesaplaşmalar yüzünden kapışarak birbirine girdikleri olmuştur ama sonra, ‘Ne lüzum var itişip kakışmaya, bu aziz vatan hepimize yeter, şunun şurasında kaç aileyiz ki, biri olmazsa öteki’ diyerek doğru yolu buldukları görülmüştür...
Şanlı geçmişlerine bakıldığında, Cumhuriyet’in kuruluşundan beri var oldukları, siyasilerin tren, kendilerinin istasyon oldukları görülür... Bu yüzden akıllı siyasetçilerimiz kendileri ile iyi geçinir ve ABD’ye onay almaya giderken de ceplerinde mutlaka TÜSİAD’dan alınmış, ‘hamili kart yakınımdır’ kartvizitinin bulunmasına dikkat ederler...
Ben 27 Mayıs’ı şöyle böyle bilirim de, 12 Mart ile 12 Eylül’ü iyi bilirim... Her iki ‘12’ işi de bu ülkenin kremasının derinliğinde bulunduğu talepkâr olduğu darbelerdi!.. O zamanki sermaye babaları askeri nizama meraklıydılar ve mesela devrin asker emeklileri, Cumhurbaşkanı olamazlarsa mutlaka para babalarının yönetim kurulu kademelerinde yer alırlar, en üst rütbeleri bu olurdu...
Yeniden dünya düzeni sonsuz liberalizm olunca, para babaları askeri kışladan, ABD-AB merkezli çokuluslu holding gökdelenlerindeki yerlerini aldılar...
Uzatmayalım...
Asker, kötü gidişleri işaret ettiği zaman kıyamet kopuyor, ‘darbeciler’ yaygarası başlıyor...
TÜSİAD canı ister iktidara, canı ister muhalefete balans ayarı yapar, kimse kafa kaldıramaz...
Memleketin derinine kim hâkim acaba?..

Yazarın Diğer Yazıları