Bahreyn’den "bizi kurtarın" çağrısı

Japonya’daki dehşet, gözlerimizi Arap ülkelerinden uzaklaştırdı, oysa gelişmeler çok çarpıcı..
Bahreyn’de mezhep savaşı başladı başlayacak!.. Öncelikle bizi ilgilendiren oradaki vatandaşlarımızın çığlıkları..
Bahreyn’deki okuyucum sayın İlkin T., adeta feryat ediyor;
 “..Behiç Bey sesimizi duyur.. olağanüstü hal 3 ay ilan edildi, askerler geliyor..  sıkıştık evin içinde..dışarı bakmayın diyorlar.. konsolusluktan durum vahim dediler.. bizi aldırsın devletimiz.. 8 aylık bebeğimle, eşimle korkuyorum..”
Telaşı anlaşılsın diye alelacele yazdıklarını birebir yansıttım..
Sayın İlkin .T “nin satırları şöyle..
“Bahreyn’de yaşıyoruz, burası malumunuz karışık zor günler geçiriyor, ileriki günler karanlık mı olur bilemiyorum. Bugün çok üzücü bir konu öğrendim ve sizinle paylaşmak istedim bir öğretmen olarak.. Evimizin önü panayır alanı gibi. İnci meydanı yani Randebut dedikleri meydanda oturuyoruz. Her yer çadırla doldu taştı. Şiiler iş çıkışlarında hani bizde bandolarla beraber yürürler ya işte burada da herkes elinde bayraklarla saat 16.00’dan sonra bayanlar ayrı erkekler ayrı yüzlerce kişi Randebut’un etrafında gövde gösterisi yapıp geçiyorlar. Okullarda eğitimin verildiği zaman Hintli demeden, yabancı demeden tüm etnik ırkçı öğrencileri dövmüşler yabancı arkadaşlarını.. 7 yaşındaki Hintlinin günahı ne. 7 yaşında kız çocuğu Filipinlinin günahı ne, bu mu Müslümanlık, bu mu hak arayışı ve okullar 3 gün tatil.. Yarın da yollarda oturma eylemi yapacaklar işyerlerini kapatıp.. Allah’ım güzel Bahreyn’e  neler oluyor?!.. Nereye gidiyoruz anlam veremiyorum. İç savaş değil de insanları birbirine düşürmek yaptıkları..
Tek üzüldüğüm nokta çocuklar.. Sabah bütün servisler, otobüsler kamyonlar, Randebut’ta deli gibi korna çalıp eylem yapıyorlar. Öğrenciler servis araçlarından inip  “defol  halife”  deyip inletiyorlar burayı..
Hakkımızda hayırlısı.. Bazen neredeyim diye sormaktan kendimi alamıyorum.. Vatanımız cennetmiş.. Ülkemizde gözü olanların gözü çıksın diyorum ve size güzel yazılarınız için teşekkür ediyorum..
***
Libya mektubu..
Bu arada Libya’dan dönen bir mühendisin “değerlendirme” satırlarını da
sunalım..
“Evet, Kaddafi’nin uyguladığı taktik, insanların hedef gözetilmeden vurulması, kabul edilebilir değil. Fakat, olayı Kaddafi’nin paralı askerlerinin cinayetleri penceresinden görmek at gözlüğünden bakmaktan farksız.
Irak’ta yüz binlerce sivili öldüren Amerika’nın paralı askerlerinden hiç bir farkları yok. ABD’nin planı belli ki, olayların iyice tırmanmasını bekleyip, NATO’yu da işin içine sokarak insan hakları gerekçesiyle Libya’ya girmek. Nedense ABD, Irak’ta insanları öldürürken, Amerika’nın paralı askerleri Bağdat Müzesi’ni talan ederken, binlerce Iraklı kadına tecavüz ederken, insan hakları diye bir kavram yoktu.
İşin ilginci, bizim TV’lerin ve gazetelerin de olayı “Kaddafi’nin paralı askerlerinin vahşeti” perspektifinden görmeye devam etmesi. Bol sömürüler... Peki, bundan sonra Libya Türkiye için önemli pazar olmaya devam edecek mi? Türk firmaları aynı kolaylıkla Libya’da iş alabilecek mi? Bunun için çok erken. Ama, taşlar yerine oturduktan sonra Libya’da ana yüklenici olmaya devam etmek yerine ’Amerikalıların taşeronu olmaya çalışma’ durumunda kalabilirler.”

Yazarın Diğer Yazıları