Bakan nihayet görüntü değiştirdi

Çalışma Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk'un son hâlini görünce şaşırdım. Yıllardır uyguladığı giyim tarzını değiştirmişti. Siyahların hâkim olduğu kıyafete bürünmüştü. Hepsinden önemlisi, kafası ve boynuna sardığı havlu benzerini çıkarıp atmıştı. Bunun yerine yine siyah, zarif bir baş örtüsü bağlamıştı.

Bu görüntü, bakan arkadaşı Mustafa Varank'la bir fabrika ziyareti sırasında alınmıştı. İşçilerle birlikte yapılan sahur bence devrim niteliğindeydi. Doğrusu sevindiğimi itiraf edeyim. Aynı günün sabahı yaptığım göndermemin etkisi oldu mu, bilmiyorum. En azından umuyorum.

Selçuk'un bu hâli ekranlara yansıdığı an başladı telefonlarım çalmaya.

Kutlayanlar

Arayanların ilk sordukları "Gördün mü?" oldu. Tabii kutlamaları da ilave etmeyi unutmadılar. Zehra Zümrüt Hanımefendi'ye bir soru daha yöneltmek istiyorum; "Bu görüntüsü çok daha şık değil mi?" Kaldı ki, hava sıcaklıklarının insanları bunalttığı günlerde zamanlama harika. Ağır bir antrenman sonrası havlusunu sarmış bir boksör görünümünden kurtulmuş olmadı mı?

Sıradaki

Unutmadan tavsiyede bulunduğum diğer ismi hatırlatayım. Binali Yıldırım'ın muhterem eşi. Ondan da böylesi bir değişim bekliyorum. Tesettüre uygun giyinmek, kafayı gözü böylesine kapkalın şeylerle sarmak değildir.

Bu iş için fazla zorlanmaya gerek yok. Ülkemizde dini vecibelere uygun giysileri modernize etmiş firma sayısı hayli çoğaldı. Reklamlarda izlediklerim, olağanüstü.

***

Eğriler ve doğrular

Cumhurbaşkanlığı kadrosunda epey isim var. Başkalarını da bunlara ilave edebilirim. Trenden atlayanların çalışmaları iyice belirginleşti. Erdoğan bunların sayısının artmasını engellemeye başladı. Eski tüfekleri birer birer iyi paralı yönetim kurullarına atıyor.

Eski dostum Abdülkadir Aksu'ya tamam diyenlerdenim. Ancak Mevlüt Uysal'ın bankaya atanmasını sorgulamak istiyorum. Geçmişinde başarılı sayılacak ne var? Hatırımda kalan sadece iki konu var. Biri, Madımak Oteli'nde 33 kişiyi yakanları savunan ekipte yer alması. İkincisi ise Başakşehir'i betonlaştırıp sonra Büyükçekmece'den aday gösterilmesi. Sonuçta da Hasan Akgün karşısındaki ağır yenilgisi. Uysal, bol paralı bu atamayı hak etti mi? Bülent Arınç'ın böylesi bir atamayı çoktan beklediğinden bilgi sahibiyim. Demirel'in dediği gibi korktuklarını yanı başından ayırmayacaksın...

Atlamayalım

Beştepe'de tek tük de olsa başarılı isimler mevcut. Sözcü İbrahim Kalın'ı beğeniyorum. Aynı görüşte olduğum diğer isim Fahrettin Altun. Her hamlesi ölçülü. Değerlerimize sahip çıkmakta üzerine yok. 19 Mayıs'ın 100. yılında tüm illeri harekete geçiren Altun'du. Ahıska Türklerinin Çerkezlerin sürgününü unutmadı.

Yeri geldi bir de hatırlatmada bulunayım; "23 Haziran'da sandık başında Basın Kartları kimlik yerine geçecek mi?" Uyarmasında yarar var.

***

Küçük şeyler

Rauf Tamer büyüğümün medyamıza hediye ettiği bir tanımlama var; "Küçük Şeyler." Aslında bu gruba giren her konu vatandaş için önemlidir.

Mesela, "Metrobüs hattının Büyükçekmece'ye kadar uzatılması" gibi. Yapılacak olan sadece 5-6 durak. Sefer mesafesini birkaç kilometre uzatırsanız, işlem tamamdır. Peki niye yıllardır bekleniyor? Ayıp olmuyor mu?

Hasan Akgün'ü her yolu denemelerine rağmen deviremeyenlerin intikamının devam ettiği kesin.

Senior Citizen/Kıdemli Hemşehri

Benim yaşımda veya daha yukarılardan aldığım en büyük şikâyet, onlara öncelik tanınmaması. Özellikle de hastanelerde. Oysa, çağdaş ülkelerde bu çoktan halledildi. Sağlık hizmetlerinden, toplu taşıma araçlarına kadar bu uygulamayı açıkça görürsünüz.

Hatırlayın, eskiden İETT araçlarında tabelalar vardı; "Lütfen ön sıradaki yerleri Harp Malulü Gazilere Terk Ediniz." Onların yerini, hamile, yaşlı ve çocuklular aldı.

Çağdaş ülkelerde bu uygulamayı hak edenlere "Senior Citizen/Kıdemli Hemşehri" kartları/rozetleri dağıtılmakta. Neden bizde de olmasın. Ayrıca Güneydoğu'dan gelen gazilerin sayısı bir hayli arttı.

THY'nin yanlışı

Geçenlerde Bosna-Hersek'e gitmek isteyen bir yakınıma THY bilet vermedi. Sebep de, pasaportunun süresinin dolmasına üç aydan az zaman kalması.

Adını vermeyeceğim bu isim, Bosna-Hersek'e davetli idi. Konferans verecekti. Gideceği yer "dost ve kardeş" dediğimiz ülkelerden.

Yetkilerden biri çıkıp THY'ye böylesi konularda "öncelik tanıyınız" diyemez mi?

GÜNÜN SÖZÜ

 İnsan, mutsuz olur olmaz, ahlaklı kesilir. Marcel Proust

 

Yazarın Diğer Yazıları