Bakın "özerklik" derken istenen neymiş?

14 Temmuz 2011'de Demokratik Toplum Kongresi'nin çağrısıyla Diyarbakır'da toplanan o dönemki HDP temsilcileri "Demokratik Özerkliği" ilan ettiklerini açıkladılar. Bir defa yerel yönetimlerin özerkleşmesi ya da yerelleşmeye yönelik olası adımları engelleyen bu kavram baştan itibaren sorunlu. Zira "özerklik" demokrasinin uygulama alanı bulduğu başat kavramlar arasında yer alıyor. Bunun yanına bir de "demokratik" ölçütü eklendiğinde sanki özerkliğin demokratik olmayanları da varmış gibi bir sonuca götürür ki verilebilecek böylesi örneklerin hiç birisi gerçek özerkleşme şeklinde değerlendirilemez.

Peki yerel yönetimlerin özerkleşmesi ile Kürt siyasetinin ortaya koyduğu "demokratik özerklik" arasında nasıl bir farklılık bulunuyor?

Özerklik siyasal boyutta değerlendirildiğinde genel olarak federalizmden farklı (ama göreli bir aşaması) ''teritoryal" esasa dayalı olarak bir bölgede yaşayan ve orada çoğunluğu oluşturduğu kabul edilen bir topluluk ile merkezi otorite arasındaki yetki ve güç paylaşımını ifade eden bir kavramdır. HDP'nin seçimlerde taahhüt ettiği özerklik, ileri boyutta siyasi özerklik olup siyasi yerinden yönetim anlayışının merkezi idareden en uzak olduğu güçlü bir alt sistemi öngörmektedir. Alt sistem derken yine aynı beyannamede ifade edilen "üniter devlet", "ortak vatan" gibi kapsayıcı yaklaşımları dikkate alıyoruz. Kaldı ki buradaki "ortak vatan" sosyal bir paylaşımın ötesinde coğrafya paylaşımını esas alan bir muhtevayı işaret ediyor. Bu sebeple sunulan demokratik özerkliği, hizmet yerinden yönetimin yaygın biçimde özerkleştiği farklı formlarla karıştırmamak gerekiyor. Eğer HDP mevcut sorunun çözümü için yerel yönetimlerin güçlendirilmesini, Güneydoğu'daki belediyelerin yöre halkının ihtiyaçlarını en hızlı ve etkin bir biçimde karşılayabilmesini esas alıyor olsaydı şu 3 temel boyutu dikkate alarak bir proje sunması gerekirdi.

***

Tek başına ve kesin karar alma yetkisi: Bir yerel yönetim biriminin özerk olabilmesi için kendi başına kesin kararlar alabilmesi ve aynı zamanda bu kararları uygulayabilme serbestliğinin tanınmış olması gerekir. Eğer söz konusu yerel birim bu yetkiye sahip değilse yerel özerklikten söz etmek mümkün olmayacaktır. Elbette ki bu kararların sınırları ve alınış şekli Anayasa ve/veya yasalarda belirlidir. Bu dağılım üniter devlet anlayışa aykırı olamaz. HDP her türlü vesayete "hayır" diyor ve ikili meclis ile yasama faaliyetinin yerele devredilmesini taahhüt altına alıyor ki bunun Anayasamızdaki pek çok maddeye aykırılık teşkil ettiği görülebilir.

Bağımsız organlar eliyle faaliyet sürdürme: Yerel yönetim organlarının ve sorumlu kişilerin merkezi idarenin etkisinden uzak olması yerel özerkliğin bir diğer boyutudur. Bunu sağlayacak en önemli mekanizma ise yerel yönetim karar organlarının seçimle iş başına gelmesidir. HDP bu kapsamda valilerin de seçimle iş başına gelmesini ve bir kaç vilayeti tek bir bölgede toplamayı istiyor. Böylece merkezi idarenin teşkilatlanmasını değiştiren bir süreç öngörüyor. Valiler seçimle geldiğinde "Cumhurbaşkanı mı? Yoksa Başbakan mı yürütmenin başı" tartışmasına benzer bir tartışma başlayacak ve bu kez "bölge valilikleri olmalı" düşüncesiyle bölgeli devlet modelinin önü açılacak. Ayrıca eğitim, sağlık, trafik ve güvenlik hizmetlerinin yerele devrinin talep edilmesi egemenliğin devredilemezliğini hedef alıyor.

Yeterli mali kaynaklara sahip olma: Yerel yönetimler kendilerine verilen görev ve yetkileri en iyi şekilde kullanabilmeleri için yeterli akçal kaynağa sahip olmak ve yasalar çerçevesinde bu kaynağı serbestçe kullanabilmek zorundadır. Bu yetkinliğe sahip olmayan yerel yönetim birimlerinin merkezle kurulacak yönetsel ve hukuki ilişkide özerk olabilmesi ve/veya kalabilmesi mümkün değildir. HDP bir yandan sözde yerel demokrasiyi sağlamak adına vergi toplama yetkisi istiyor bir yandan da merkezi idareden de ayrıca pay alması gerektiğini ortaya koyuyor.

***

Şimdi bu çerçevede herkes çıksın gerçekten ne istediğini açıklasın... Eğer benim gibi yerelde en iyi hizmet için yerel yönetimlerin hizmet bakımından (organizasyonel, kadrosal, akçal) güçlendirilmesini isteyenlerdenseniz hep beraber bunun için mücadele edelim yok eğer yukarıda özetlediğim çerçevede siyasi bir özerkleşme ile bölgeli devlet modelini istiyorsanız orada hiç bir mutabakat sağlanamayacağının görülmesi lazım...

Yazarın Diğer Yazıları