Balık çeşitliliği tehlike altında!

Balık çeşitliliği tehlike altında!
Uzmanlar, küresel ısınma için önlem alınmaması halinde protein, vitamin, mineral ve omega-3 kaynağı olan birçok balık türünün gelecekte sofralarda yer almayacağı uyarısında bulunuyor.

Dünyanın en büyük sorunlarından biri haline gelen küresel ısınmanın etkisiyle deniz suyu sıcaklığının yükselmesi, üç tarafı denizlerle çevrili Türkiye'deki canlı çeşitliliğini de büyük oranda tehdit ediyor. Balıkçılar ise küresel ısınmanın yanı sıra trol balıkçılığı ve yasa dışı avlanmanın da türlerin yok olmasında etkili olduğuna dikkati çekiyor.

"Sera gazlarının etkisi ile atmosferin, denizlerin ve dünya yüzeyinin ortalama ısısının yükselmesi" olarak tanımlanan küresel ısınmanın etkileri, en yüksek zirvelerden okyanus derinliklerine, ekvatordan kutuplara kadar dünyanın her yerinde hissediliyor.

Dünya iklim sisteminde değişikliklere neden olan küresel ısınmanın, bitki ve hayvan türlerinin sayısının azalmasına, canlıların yaşam alanlarının değişmesine, bazı türlerin neslinin tükenmesine etki ettiği ise yapılan araştırmalarla ortaya konuluyor.

İklim değişikliğinin olumsuz sonuçlarından etkilenen önemli bir grup da denizlerdeki canlılar. Deniz suyu sıcaklığının yükselmesi denizlerdeki biyoçeşitliliğin değişmesine ve canlı türlerinin azalmasına neden oluyor. Bunun da balıkçıların ekmek kapısına ve vatandaşlara olumsuz yansımaları görülüyor. Balıkçılar, denizlerde eskisi kadar çok balık bulamamaktan şikayetçiyken, vatandaşlar da pahalılıktan dert yanıyor.

"BALIK STOKLARIN AZALMASININ NEDENİ..."

İstanbul Üniversitesi (İÜ) Su Bilimleri Fakültesi Balıkçılık ve Su Ürünleri İşleme Teknolojisi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Firdes Saadet Karakulak, iklim değişikliğinin etkisiyle denizlerde artan su sıcaklığının akıntı sisteminde, balıkların üremesinde ve mevsimsel göçlerinde olumsuz etki yarattığını anlattı.

Balıkçıların aşırı derecede avcılık yapması, iklim değişikliği, deniz kirliliği ve yeni istilacı türlerin sisteme girmesinin balık stoklarının azalmasına neden olduğuna işaret eden Karakulak, "Bu yıl balıkçılık oldukça düşük seyrediyor. Balıklarda stoka katılımın olmadığını görüyoruz. Yaz ayları özellikle balıkların üreme zamanlarıdır. Üreme zamanlarındaki olumsuz etkiler stoka yeni katılımların minimum düzeyde olmasına yol açmakta." diye konuştu.

Küresel iklim değişikliğinin kontrol edilemeyen bir durum olduğuna dikkati çeken Karakulak, şunları kaydetti:

"Özellikle geçen yaz temmuz, ağustos aylarında aşırı yağışların olması kıyısal alanlarda su sıcaklığının düşmesine ve sirkülasyonun fazla olmasına yol açtı. Dolayısıyla balıklar tam üreme zamanında bunlardan olumsuz etkilendi. Bu sene tezgahlarda çingene palamudu, lüfer ve çinekop göremedik. Bunlar stoka katılımın olmadığını göstermekte. Diğer ülkelerde balıkçılık yönetiminde avcılık kotalarının olduğunu görüyoruz. Ülkemiz hala bu kota sistemine geçmedi. Balık stoklarına zarar vermeden ekosistem yaklaşımında bir balıkçılık yönetim politikasının uygulandığı sisteme geçmemiz gerekiyor."

"BALIKÇILIKTAKİ VERİM DÜŞÜYOR"

Prof. Dr. Karakulak, balıkçılık sezonunun başladığı eylül ayında balık sürülerinin bir araya gelerek göçmesi için hava ve su sıcaklığının düşmesi gerektiğini aktararak, "Aksine aralık ayına kadar denizde su sıcaklığının yüksek olduğunu tespit ettik. Su sıcaklığının yüksek olması balıkların bir araya gelmesine ve sürü oluşturmasına engel teşkil ediyor. Bu yüzden balıkçılarımızın av verimi oldukça düşük seyretmekte." değerlendirmesini yaptı.

Türkiye'nin su ürünleri üretim miktarının 500-600 bin ton arasında değiştiğini belirten Karakulak, denizlerden avcılık yoluyla elde edilen miktarın gittikçe azaldığını ama su ürünleri yetiştiriciliğinin arttığını, eskiden denizlerden avlanılan miktar 400-450 bin ton iken, 2018 yılında 314 bin tona kadar düştüğünü kaydetti.

Denizlerdeki canlı çeşitliliğinin azaldığına dikkati çeken Karakulak, şu bilgileri verdi:

"Özellikle ticari türlerde av miktarları düşüyor. Palamudun bu yıl av miktarı oldukça düşük. Hamsi, balıkçılıkta esas ana girdimiz. Hamsi ve istavritte de düşüşler var. Bunun dışında kaybolan türler var. Deniz kirliğinden dolayı Karadeniz ve Marmara'nın oksijen seviyesinin düşmesi, oksijeni seven balık türlerinin bu bölgeyi terk etmesine yol açtı. Kılıç, ton, orkinos, uskumru gibi oksijeni seven balık türleri Marmara ve Karadeniz'i terk etti."