Bu tüyolardan sonra bankalar sizi çarpamayacak

Bu tüyolardan sonra bankalar sizi çarpamayacak
Banka eski müdürlerinden Hanife Serter, banka müşterilerinin sorması gereken sorular üzerine bir yazı yazdı.

Banka eski müdürü ve eski şube müdür Hanife Serter, bankacılık sektörü üzerine vatandaşları bilgilendirmek için detaylı bir yazdı yazdı.

İşte o yazı:

Bu yazıyı eski bir banka müfettişi ve banka şube müdürü olarak , finansal okur yazarlığı maalesef çok düşük olan  toplumumuzu Bankaların temel ürünleri konusunda bilgilendirmek ve bilinçlendirmek üzere yazıyorum. İlkokul çağındaki çocuklara da bu konularda dersler verilmesini öneriyorum . Bankacılar için işin ABC’si olan bu bilgiler maalesef toplumumuzda halen bir çok ( eğitimli sayılabilecek ) kişi tarafından yeterince bilinmemekte . Bu bilgisizlik ve bilinçsizlik ise banka müşterilerine zarar, banka sahiplerine ise haksız kazanç ve kar olarak geri dönmekte. 

Çok basit, çok temel konularda bile Bankacılık ürünlerini bilmemenin , tanımamanın korkusu ile birçok mudi (  mudi : faiz elde etmek amacıyla  bankaya para yatıran kimse.) Bankacısının her önerisine gözü kapalı şekilde “evet “ demekte . O yüzden işin en temelinden başlayarak bir dizi yazı ile bu konulara dikkat çekmek ve küçük ama önemli önerilerde bulunmak istiyorum . 
Öncelikle ülkemizde kredi borcu olmayan, ayrıcalıklı özel bir kesimdeyseniz ne mutlu size . İster yıllarca çalışarak kazandığınız biriktirdiğiniz  paranız olsun, isterse miras kalsın ya da piyangodan çıkmış olsun. İster çok yüklü bir tutar , isterse cüz’i bir rakam olsun, harcamadığınız, harcamayı düşünmediğiniz , evde de yastık altında, dolap köşesinde saklamak istemediğiniz paranızı ne yaparsınız ? Elbette bir Bankaya yatırarak öncelikle “korumak “, mümkünse de “arttırmak“ istersiniz . Zaten bankalar da bunun için varlar. 
Yani parası olanlardan bu paraları yasalara uygun şekilde  “ toplamak” ve “en doğru şekilde değerlendirmek”  için. 

Kitap bilgisiyle ;  
“Gerçek ve tüzel kişilerin “faiz geliri” elde etmek amacıyla, istenildiği anda veya belirli bir süre sonunda ya da belli bir ihbar süresine uyarak, “geri almak” üzere Bankalara yatırdıkları Türk Parası veya Yabancı Paralara MEVDUAT denir.”
Bankalar bu topladıkları paraları “kasalarında” saklamak üzere toplamazlar elbette. Onlar sadece bir “emanetçi “ ya da “kiralık kasa “ sahibi değildirler. Toplanan bu paraları ekonomiye kazandırmak , bunları yatırıma, üretime dönüştürecek kişi ve kurumlara “borç” vererek yani “satarak“ kar elde etmek,  çoğaltmak bankaların asıl işi ve asli görevidir . Bu aynı zamanda ülke ekonomisi için de çok önemli bir faaliyettir. Bu faaliyet ile ekonomik yaşam canlanır, yatırımlara kaynak sağlanır, üretim artar. Üretim arttıkça kişi başına düşen gelir ve dolayısı ile milli servetimiz de artmış olur . Bu nedenledir ki, mevduat sahipleri bu birikimleri ile ekonomiyi destekleyici önemli bir güçtür  .  Bankalar bu birikimleri ne kadar akıllıca kullanır , ne kadar doğru yerlere borç verirse ülke o kadar zenginleşir ve büyür . 

Vadesiz Mevduat Nedir ? 
Sahibine herhangi bir  “Faiz getirisi”, kar, kazanç  sağlamayan hesap türüdür. Bankanın “bedava” kullandığı kaynaktır da diyebiliriz. 
Kitap bilgisiyle ;
Vadesiz mevduat hesapları, hesap sahipleri tarafından istenildiği zaman üzerine para yatırılan ve çekilen bir hesap türüdür. Günümüzde vadesiz hesaplara faiz verilmemektedir. Bu nedenle vadesiz hesaplar Bankalar açısından sıfır maliyetli bir kaynaktır.

Vadeli Mevduat Nedir ?
Hesap sahibinin belli bir bedel, kar, kazanç yani “faiz” karşılığı bankaya kiraladığı paradır . 
Yani kitap bilgisiyle ; 
Vadeli hesaplar ise isminden anlaşılacağı üzere kalan süre sonunda faiz alınması söz konusu olduğundan paranın belli bir süre diğer bir deyişle başlangıçta kararlaştırılan süre içinde hesapta tutulması zorunlu bir hesap türüdür. Örnek olarak, 1 ay, 3 ay, 6 ay ve 1 yıl süreli vadeli hesap açılabilir. Ayrıca 32-44, 45-92, 93-182, 183-365 günler arasında da kırık vade diye tanımlanan vadeli hesap açılması mümkün bulunmaktadır. 

Mevduat sahiplerinin, parası ile para kazanmak, parasını en doğru yere en güvenilir şekilde kiralayıp kazanç sağlamak istemesi en doğal hakkıdır . Enflasyon oranı yüksek olan ülkelerde mevduat faiz oranlarının “en azından” bu arana denk olması gerekir ki birikimin değeri korunsun. Bu birikimden kazanç sağlamak için ise faiz oranlarının enflasyon oranının üzerinde bir oran olması gerekir .  Bankaya yatırdığı paranın günden güne alım gücünün düştüğünü gören mudiler bu birikimlerini “harcamayı“ yani enflasyon artışı nedeniyle yarın daha yüksek bir fiyatı olacağını tahmin ettikleri ürünleri satın almayı tercih edebilirler . Bunu hem tüketim hem de yatırım amaçlı yapabilirler . Mevduatların  faiz oranlarının “düşük“ kaldığı dönemlerde konut ya da araç alımına yönelmesi bu sebepledir . 

Dövizin ya da altın fiyatlarının artacağı beklentisi de faiz geliri  düşük kalan TL  vadeli mevduatların çözülmesine yol açar . 
Gelelim Bankalarımızın bu tasarruflardan “daha fazla” kar elde etme amacı ile yaptığı bazı “kampanya”lara. 
Bankalar son yıllarda "vadeli mevduat“ sahiplerinin paralarını belirli bir süre “vadesiz hesaplarda tutarak“ kazanç sağlamayı “kar” saymaya başladı. Diyelim ki sizin “kiralık”  bir eviniz ya da arabanız var . Siz bu evi ya da arabayı "ricacı“ olan birine birkaç günlüğüne “bedava” kullandırır mısınız ? Çok sevdiğiniz güvendiğiniz eşiniz , dostunuz, kardeşiniz , ahbabınız ise belki ... Peki bir yabancıya? Hele de çok çok varlıklı olduğunu bildiğiniz birine ... ? Neyse uzatmayalım ... 
30 Eylül Bankalar için kritik gün. Devre sonu , 3. Çeyrek Bilançosu için kritik gün . Bankalar böyle günlerde de Vadesiz Mevduat hesaplarını şişirmeyi çok severler ve bilançolarında “bedava kaynak” olarak gösterecekleri rakam artsın diye uğraşırlar . 

Diğer taraftan “ rakip bankalardan “ da Vadeli Mevduat transfer etmeye çalışırlar . Yani “yeni mevduat“ için kesenin ağzını açarlar. Kendi müşterisinden “vadesiz mevduat“ için ricacı olurken , başka banka müşterisinden de cazip oranlarla yeni mevduat müşterisi kazanmaya çalışırlar . Bu durumda “kazanmak“ isteyen vadeli mevduat müşterisinin yapması gereken şey, vade günü gelmeden önce piyasadaki diğer güvendiği bankalardan da faiz teklifi alarak gerekirse mevduatını “en yüksek teklifi veren bankaya“ yönlendirmektir. Serbest piyasa ekonomisi ve rekabet koşulları bunu gerektirir . 
Bankaların ve Bankacıların  bitmeyen “hedef çılgınlığının” bir kurbanı da siz olmak istemiyorsanız dediğimi yapın. Bankacınıza teşekkür edin ve “faiz oranı daha iyi olduğunda tekrar görüşeceğinizi" söyleyerek vedalaşın. 
Bankalarımız da artık “bedava kaynak“ ile değil doğru yatırım ve kredilerle büyümeye ve kar etmeyi öğrensinler. Yoksa ülke olarak ekonomimizi üretime dayalı büyütmemiz mümkün olmayacak ne yazık ki. Sürekli rakamlarla birbirimizi kandırıp duracağız . Bir dahaki yazımızda da kredi ürünlerinin püf noktalarını paylaşırız belki. Kalınız sağlıcakla . 

İlgili Haberler