Bankalara verilen cezalar

Hazine ve Maliye Bakanlığı Sigortacılık Genel Müdürlüğü iki büyük bankaya ciddi cezalar verdi. Birine 97 milyon para ve 15 gün sigortacılık aracılık faaliyetine ara ile diğer büyük bankaya 187 milyon gibi çok ciddi bir para cezası.

Bu cezadan hemen sonra bazı gazetelerin yazarları ve siyasetçiler kararın siyasi olduğunu yazıp söylediler.

İktidara olan güven o kadar sarsılmış ki, insanlar doğru olana bile şüphe ile bakıyor.

Hazine ve Maliye Bakanlığı Sigortacılık Genel Müdürlüğü'nün verdiği ceza siyasi olabilir mi?

Bankacılık sektörünü az çok bilen bir gazeteci olarak bu cezanın haklı olduğuna inanıyorum. Aksi halde 10 yıldır bu köşede yazdıklarımı inkâr etmiş olurum.

Tam 10 yıldır bankaların sigorta vurgununu yazıyorum. 10 yıldır devletin ilgili kurumlarının harekete geçmesini söylüyorum. Bu konuda ısrarla bıkmadan usanmadan yazdığım en az 100 yazı vardır. Daha geçen ay konut kredisi faizlerinin düşüşünün bazı bankalarda aldatmaca olduğunu yazdım. Çünkü faizi 0.99'a düşürüyorlar ama saçma sapan sigorta poliçeleriyle bu maliyeti 1.30'a kadar çektiklerini belirttim.

Zaten kesilen ceza da bu yönde.

Ortada bir siyasi karar varsa o da cezanın geciktirilmesini sağlamıştır.

Bu cezanın ve müdahalenin çok önce gelmesi lazımdı.

Cezadan bir gün önce bir okuyucum bana ulaştı. Ceza kesilen bankadan 1 milyon lira kredi almak istediğini ve kendisinden 120 bin lira sigorta parası istendiğini söyledi.

Vicdansızlığın böylesi. Kredi olarak verilen paranın yüzde 12'sini sen sigorta olarak alıyorsun. Bu uygulama olduğu sürece faizler düşse ne yazar ki!

Bu ceza aslında bankalar için utanılacak bir olay. Banka sahiplerinin bu cezaya sebep olan yöneticilerden hesabını sormalı. Çünkü bankanın şan ve şöhretine zarar getirmiştir. Cezalar neredeyse bankaların karının yüzde 5'ine tekabül ediyor.

Haksız bir kazançla elde edilen para böyle bir günde uçar gider.

Cezayı bir kenara bırakıp bundan sonra ne yapılması lazım ona bakmak lazım.

Siyasi otorite, bu cezanın adil ve vatandaşın lehine olduğunu göstermek için bazı düzenlemeler yapması lazım. Çünkü bankalar halen aynı suçu işlemeye devam ediyor.

Her banka şubesinde sigorta acentesi paralı personeli duruyor. Bankaların sigortacılık tarafı sınırlanmalı. Öyle saçma sapan ve hiçbir zaman riske dönüşmeyecek poliçeler satılmasına engel olunmalı. Sigorta şirketleri de kolay yoldan para kazanmayı öğrendi.

Sigorta şirketi hiç riske dönüşmeyecek poliçeyi yüzde 50 kâr marjı ile bankalara sunuyor ve bir de banka yöneticilerine yurtdışı tatili hediye ediyor. Bankanın orta kademe yöneticileri bu tatil için adeta birbirlerini parçalayıp şube personeline baskı yapıyor.

"10 tane sigorta poliçesi kesilmeden kimse şubeden çıkmayacak" talimatlarından tutun da tehditlere kadar her şey yapılıyor. Ceza alan bankanın bir bölge müdürü sabahın 7'sinde şube müdürlerine mesaj atıyor: Sigorta satışları ne oldu?

Adam İskandinav ülkelerine bedava tatile gitmek için altındaki personeli sabahın 7'sinde taciz ediyor. Bunu belgesi ile yayınladım.

Suç ortada aslında.

Her şey üç kuruşluk yurtdışı tatili için. Hazine ve Maliye Bakanlığı Sigortacılık Genel Müdürlüğü, öncelikle sigorta şirketlerinin bu yurtdışı tatil promosyonunu yasaklamalı.

Soruna kesin çözüm için ise her bankaya ortak bir sigorta ekranı konulmalı. Bunu birçok sigorta acentesi yapıyor. Konut sigortası mı yaptıracaksınız T.C. numaranızı giriyorsunuz bir anda size en az 20 şirketin fiyatı geliyor. En ucuzunu seçiyorsunuz. Bu aynı zamanda rekabeti de getiriyor. Vatandaşın hizmeti daha ucuza almasını. Bankalara da bu sistem zorunlu kılınabilir.

Konunun takipçisi olacağım.

Yazarın Diğer Yazıları