Barınma hakkı
Cumhur İttifakı iktidarını devam ettirmek istiyor ve bunun yolu onlar için öncelikle Tayyip Erdoğan'ın görev süresinin uzatılmasından geçiyor. Gözleri başka hiçbir şeyi görmüyor, içerde ve dışarıda olan bütün gelişmeleri ülkenin-milletin menfaati ne olur diye değil, buradan Cumhur İttifakı’nın iktidarı nasıl uzatılır diye değerlendiriyor, ona göre hareket ediyorlar. Aslında bu amaçlarını gerçekleştirmede de oldukça mahirler. İçeride melun krizden tek adam rejimi çıkararak iktidarlarını devam ettirdiler.
Şimdi planları Suriye'de rejimin çöküşünü bahane ederek buradan iktidarlarını uzatmak için yeni bir açılım devşirip, terörsüz Türkiye etiketiyle her türlü tavizi vererek yeni anayasa yapmak. Bu karambolde cumhurbaşkanlığı süresini değiştirerek iktidarlarını uzatmayı planlıyorlar. Bu günlerde eminim İsrail-İran savaşına da bu gözle bakıyorlar. İlerleyen günlerde sıklıkla göreceğimiz “iç cepheyi tahkim” söylemi hükümeti hiçbir konuda eleştirememe haline dönüştürülüp ekonomik eleştirileri, konut, işsizlik eleştirilerini vatan hainliği olarak ilan edecekler. Yaratıcılıklarına diyecek sözüm yok ama tüm bu konuları açılımla nasıl ilişkilendireceklerini de merak etmiyor değilim? Bu bahaneyle konuyu seçimlerin yapılmamasına – ertelenmesine de getirebileceklerini düşünüyorum.
Eskiden beri bütün iktidarlar devamlılıklarını sağlamak için halkı kandırmayı bir yol olarak benimsemiş olabilirler ama hiçbir zaman bu kadar bayağı olmamışlardı. Son yıllardaki teknolojik gelişmeler tabii olarak devlet gücünü elinde bulunduran iktidarların lehine sonuçlar doğuyor. Güçlü propaganda teknikleri, devlet imkanlarının propaganda amaçlı kullanımı ve sandıklara giren kediler ile mühürsüz oylar iktidarın kullanmaktan çekinmediği aygıtlara dönüşüyor. Bu pervasız tutum muhalefeti bulunduğundan çok daha zor durumlara düşürüyor.
İç cepheye zarar verme niyetim olmadan hükümetin en az ekonomi kadar kötü hale getirdiği barınma ve konut yetersizliği durumunu eleştirmek istiyorum.
Elbette sonsuz iktidar yoktur, her yönetim nihayet bulur. Türkiye'nin kötü yönetildiği başta ekonomik veriler olmak üzere birçok veriye bakılınca çok net görülüyor. Biraz farklı bir açıdan bazı verilere bakalım; evlilik oranı düşüyor, evliliklerde çocuk doğum oranı düşüyor, milyonlarca ev genci oluştu, nüfus artmasına rağmen üniversite sınavına giriş sayısı düştü, işsizlik artıyor.
Barınma sorunu adı altında bütün bunların ortaklaştığı bir problemimiz var: evlenme, ev kurma sorunu… İş bulma imkânı çok az olan gencin ev sahibi olması artık hayal bile değilken nasıl evlensin? Evlendi nasıl çok çocuk yapsın? Bu şartlar altında en son suçlanacak olan gençlerdir. Halbuki Anayasamızın 57. maddesi; "Devlet, şehirlerin özelliklerini ve çevre şartlarını gözeten bir planlama çerçevesinde, konut ihtiyacını karşılayacak önlemleri alır, ayrıca toplu konut teşebbüslerini destekler." diyor. Cumhur İttifakı anayasanın bu maddesini de anlaşılan yok sayıyor ve görevini ihmal ediyor. Cumhur İttifakı yönetimindeki Türkiye'nin her yıl 800-900 bin yeni konuta ihtiyacı varken 600 bin civarında konut üretilebiliyor. Mevcut konut sahipliği de çok adaletsiz şekilde dağılmış vaziyette. Yönetimin çok önemli bir başarısızlık göstergesi de budur. Bu düzeltilmezse ev fiyatları artmaya devam edecektir. İktidarın umursamadığı inşaat sektörü büyük bir rant ve sömürü ortamı yaratmaktadır. Ayrıca son dönemde ev sahibi-kiracı ilişkileri mahkemelere rekor düzeyde yansımıştır.
Mülkiyet problemleri 1965 yılında çıkarılan kat irtifakı kanunu ile nispeten düzeltilmiş olsa da bu kanun günümüz koşullarında ihtiyaçları karşılamaya yeterli gelmemektedir. Kanun ve uygulamalarda çok büyük revizyona ihtiyaç vardır. İnşaat sektöründeki gelişmelere ve yeni problemlere mevzuat yetişememektedir.
Maslow'un İhtiyaçlar hiyerarşisi piramidinin ilk seviyesi olan fizyolojik ihtiyaçlar içinde gösterilen barınma ihtiyacı hava gibi, su gibi, giyinme gibi, yiyecek gibidir. Barınma ihtiyacını çözememiş insanın kendisini gerçekleştirmesine imkân da yoktur. Anayasal olarak mümkün olmasa da kişisel kanaatim herkesin devletten barınma talep etme hakkı ve yeni evlenenlerin devletten konut isteme hakkı olmalıdır ve vatandaşa çocuk sayısı arttıkça daha fazla odalı konut verilmelidir. Çünkü barınma ihtiyacı karşılanmayan insanların diğer ihtiyaçlarının karşılanmasına geçmek mümkün değildir.
Arz talep dengesi bozulmuş olan konut piyasasında hem fiyatlar, hem kiralar, hem faizler yükselmektedir. Bunun ana sebeplerinden biri de bizim ülkemizde konut imalatının en önemli unsuru olan arsa maliyetinin çok yüksek olmasıdır. Cumhur İttifakı’nın konut problemini bir rant ve taraftarını zenginleştirme yolu olarak görmesinin sonucu olarak Türk gençlerinin konut sahibi olması her geçen gün imkansızlaşıyor.
Her seçim öncesi gündeme gelip ayağı yere basmayan vaatlerle geçiştirilen konut problemine kalıcı bir çözüm getirmek gerekmektedir. Konut problemi mutlu ve müreffeh Türkiye’nin önündeki en büyük engellerden biridir. Unutulmamalı ki hukukun olmadığı yerde adaletin olmadığı yerde huzur da yoktur.
Ayrıca genç insanların tapu sahibi olması vatan sevgisini ve ülkeleriyle kurdukları bağı pekiştirecektir.
On iki askerimizin hesabı verilecek mi?
Seçim
Barınma hakkı
Devlet Aklı
Nerde kalmıştık?
Hangi Milliyetçilik?
Ya Referandum Ya Seçim
Karambol gündem
Tabutluk
KKTC Büyüyüp Turan olacak









