Barzani satmaz, ihanet eder!

"Türk anayasasında Kürt ve Türk terimlerinin birlikte yer alması, Türk Devletinin bu iki unsurdan oluştuğunun kabul ilan olunması, Parlamentodaki dağılımın Kürt etnisitesine göre yeniden yapılması, Aslı Kürt olan yerlere Kürt idareciler gönderilmesi, okullarda Kürtçe eğitimin serbest bırakılması, Kürtçe radyo ve televizyon kurulması, Kürdistan olarak tabir edilen bölgenin kalkınması için mali ve iktisadi tedbirlerin alınması, bölgeden çıkan petrol gelirinin %74'ünün bölgeye harcanması..."

Bu bölücü talepler tam 51 yıl öncesine (1965) ait. Daha o zaman PKK'nın adı bile yok, Öcalan ise lise öğrencisi...

1961 anayasasının getirmiş olduğu aşırı özgürlükçü ortamı fırsat bilerek kurulan, Marksist Leninist yapıdaki Türkiye Kürdistan Demokrasi Partisi'nin (TKDP) manifestosunda geçiyordu bu maddeler.

TKDP'nin amacı, Güneydoğu ve Doğu Anadolu'daki halk üzerinde "etnik ırkçılık" yaparak, aidiyet bilinci oluşturmak, sonrasında ise Irak'ın kuzeyiyle birlikte sözde Kürdistan'ı kurmaktı.

1960'lı yıllarda faaliyet gösteren TKDP, Barzani'nin babası Molla Mustafa Barzani tarafından kurulmuştu.

***

1970'li yıllarda sol öğrenci hareketlerinin arasında ciddi bir ayrışma başlamıştı. Devrimci Doğu Kültür Ocakları (DDKO) bu ayrışmanın merkez noktasıydı. Sol örgütlerin içindeki Kürt kökenli öğrenciler burada toplanırken, Kürtlerin Türklerden farklı oldukları fikri işleniyordu.

Öcalan ve arkadaşlarındaki Kürtçülük düşüncesinin filizlendiği yerlerin başında DDKO'lar geliyordu.

DDKO'lara ekonomik olarak destek verenlerin başında Molla Mustafa Barzani geliyordu.

***

1980 darbesinin ardından sanıldığının aksine PKK'ya da operasyonlar yapıldı. 7 ayrı ildeki Sıkıyönetim Mahkemeleri'nde PKK/APOCULAR davası görülüyordu.

Ancak darbeden yaklaşık 1 sene önce PKK'nın üst kadrosu (Öcalan başta olmak üzere) yurt dışına çıkmışlardı. O yüzden hiçbiri yakalanamadı. Öcalan'a kucak açan ve barındıran Suriye dışında bir yer daha vardı. Irak'ın kuzeyi...

PKK'lılara kucak açan kişi ise Peşmerge başı Mesud Barzani'ydi!

***

PKK'nın en yoğun saldırılarını gerçekleştirdiği 1990'lı yıllar... Teröristler her seferinde karakol basıp, köy yakıp Irak'a kaçıyorlardı. Zaman zaman sıcak takip yapan Mehmetçiğe Irak'taki karakollardan ateş açılıyor, şehit veriyorduk.

Irak'a girdiğimizde üzerimize ateş açılan karakollar Barzani'ye bağlı peşmerge karakollarıydı! Buna rağmen Barzani'ye dönemin Cumhurbaşkanı tarafından kırmızı pasaport verilmiş, Türkiye'de ağırlanması sağlanmıştı.

***

2000'li yıllarda ABD, Irak'a kesin bir şekilde göz dikmişti. 91'deki müdahaleden çok daha sert bir işgal başlamıştı. Irak onlarca parçaya ayrılırken, ülkenin kuzeyi tamamen peşmergenin kontrolüne bırakılmıştı.

Dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ve Başbakan Tayyip Erdoğan'ın (özellikle 2004-2005 yıllarındaki) demeçlerinde "Barzani ayağını denk al, Barzani, Kerkük'ten uzak dur" gibi sert mesajlar yer alıyordu.

2002 sonrasında Türkiye'de PKK terörü yeniden patlamış, teröristlerin neredeyse tamamının Barzani bölgesinden geldiği, örgütün bölgede yerleşik hayata geçtiği ortaya çıkmıştı.

***

2010'lu yıllarda ise çözüm süreci başlatıldı. "Peşmerge başı" Barzani "kardeşim"e dönüştü, bölgesel yönetimin sözde bayrakları Türkiye'de açıldı. Parti kongrelerinde "Türkiye seninle gurur duyuyor" sloganları atıldı, Diyarbakır'da Şivan Perver ile sahneye çıkarıldı. Ticari ilişkiler geliştirildi. Petrol alımları başladı, Türk iş adamları Irak'ın kuzeyinde şantiyeler kurdu, para akışı sağlandı.

Barzani'nin Suriye'de YPG'li teröristlerle omuz omuza girdiği çatışmalarda yaralanan peşmergeler, geçtiğimiz günlerde Ankara'da özel hastanelerde ağırlandı. Bu sırada GATA'nın yanık tedavi ünitesinde yer olmadığı için bir uzman çavuşumuz şehit oluyordu.

PKK'nı başı Murat Karayılan önceki gün açıklama yaptı. "Barzani bizimle belirli noktalarda iş birliği yapmak istedi, peşmergelerini gönderdi biz de kabul ettik" ifadelerini kullandı.

AKP'nin çok güvendiği Barzani de dün bir açıklama daha yaptı "Musul'daki Türk askeri varlığıyla ilgili Ankara ve Bağdat arasında uzlaşı yolu bulunmalıdır. Bağdat'ın rızası olmadan herhangi bir gücün operasyona katılmaması gerektiğini düşünüyoruz" dedi.

Basınımız "Barzani bizi sattı mı" diye soruyor. Hatırlatalım, Barzani hiçbir zaman satmadı, hep ihanet etti!

Yazarın Diğer Yazıları