Başbakan ve Başbakanlık

Erdoğan iktidarının Atatürk Cumhuriyetine karşı hayasız saldırısı beni kahrediyor. Ancak aynı zamanda bir başka açıdan memnun da oluyorum. Çünkü bu saldırılardan bu iktidarın aslında ne olduğu ve Erdoğan’ın amaçlarının ne olduğu belli. Ve böylelikle bugün Türkiye’de ne olduğu ve kimin ne olmadığı anlaşılıyor. Bütün deliller ortada. Türk milletinin yüreği gençler, ama maalesef olayları ve tehlikeleri algılamak hızı azdır. Fakat sonunda muhakkak bu tehlike de atlatılacak ama milli vicdanda çok ağır yaralar açtıktan sonra. Evet muhakkak bunların yargılanmaları ve cezalandırılmaları için deliller çok. Muhakkak bir gün devrilecekler ve Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinde hesap vereceklerdir. Allah’ıma dua ediyorum benim canımı o günleri görmeden almasın.
Önce şunu belirtmem lazım ne benim, ne de kimsenin Erdoğan’ın temel eğitiminden kaynaklanan inançlarına karışmamız caiz değil. Ancak bu inançlar ve gerektirdikleri Atatürk’ün Cumhuriyetine zarar vermese... Hepimiz bir Başbakanın, Türkiye Cumhuriyeti başbakanının hepimizin Başbakanı olmasını arzu ederdik. Ancak öyle olmadı. Kimsenin hiçbirimizin Erdoğan’ın bu ülkeye yaptığı kalıcı hizmetleri de inkar etmeye hakkımız yok. Arzu ederdik ki Erdoğan farkları ne olursa olsun hepimizin başbakanı olsaydı ve onu benimseyebilseydik. Ancak öyle olmuyor. O son zamanlarda bilhassa yeni Kürt açılımı safsatasıyla eşkıyalarla açıkça pazarlık yaparak kendisi ile milleti arasına set çekti. Keşke geçmişte diğer başbakanlarla aramızda görüş farkları olmasına rağmen bizim başbakanımız dediğimiz gibi ona da bizim başbakanımız diyebilseydik. Ama olmadı. Çünkü o  kesinlikle Atatürk’ün cumhuriyetine uygun duruşu olmayan bir başbakandır. Ve gittikçe de bu mesafeyi aşmaktadır. Şimdi Erdoğan’a latife hissi vermese rahatça aramızdaki farklar ne olursa olsun bizim başbakanımız diyebiliyor muyuz?

Yazarın Diğer Yazıları