Basın sansürü deyince…

Basın tarihini yazanlar, Tanzimat dönemine şöyle bir girerler ve sonra II. Abdülhamit dönemi üzerinde uzun uzun dururlar. Bu duruşun bir sebebi, gazetelerin bollaşması ise, bir sebebi de, basının sıkı bir kontrole tâbi tutulmasıdır. İkinci Meşrutiyet'in ilânın hemen ardından "sansürsüz" dönem başlamış, peş peşe gazeteler dergiler çıkarılmıştır. Baktılar bu kadar serbestlik bünyeye zarar, yeniden sansürü getirdiler. Ancak Abdülhamit dönemiyle kıyaslanabilecek bir sansürden bahsedemeyiz. (Sansür de kâr etmeyince gazetecileri öldürdüler, diyeceksiniz. Haklısınız. Hasan Fehmi'yi, Ahmet Samim'i, Zeki Bey'i katledilmişlerdi. Şimdi ise dövüyorlar!)

İkinci Meşrutiyet'in peşinden 25 Temmuz 1908'de, 30 yıldan sonra, ilk defa gazeteler sansürsüz yayınlanmıştır. Bu tarihten itibaren 45 günde gazete çıkarmak için başvuran­ların sayısı 200'ü aşmıştır. II. Meşrutiyet'in ilân edildiği 24 Temmuz 1908'den 31 Mart Vak'ası'na (13 Nisan 1909) kadar basın hürriyetine hemen hiçbir sınırlama getirilmemiştir. Sonra san­sür uygulamış ve bazı gazeteler kapatılmıştır.

Türk basın tarihinde, iki dönem acı bir tebessümle hep anılagelecektir: II. Abdülhamit ve -birilerinin yakıştırmasıyla- III. Abdülhamit dönemleri. (III. Abdülhamit kim mi? Biliyorsunuz!)

Hiç aklınıza gelir miydi, bir düşünce kuruluşu olduğunu iddia eden SETA'nın gazetecileri andıçlayacağı!

II. Abdülhamit döneminde basının nasıl yazması gerektiğine dair açık nizamnameler yayınlandığı gibi, gizli talimatnameler de çıkarılmıştır. 6 Aralık 1888 tarihli Zaptiye Nazırı'nın bir yazısını Prof. Dr. Fatmagül Demirel Başbakan­lık Osmanlı Arşivi'nde tespit etmiştir. Zamanımızla ne kadar benzeştiğini göreceksiniz. (Hocam kusura bakmayın; sadeleştirmede daha dikkatli olmalıydınız!)

"1. Basın; haberlerinde önceliği hüküm­darın sağlık durumuna, tarım ürün­lerindeki rekoltenin iyiliğine ve Türkiye'deki ticaret ve sanayin gelişmesine verecektir.

2. Ahlâk bakımından Maarif Nazırı ve Ahlak Komisyonu tarafından onay­lanmayan hiçbir tefrika yayınlanmayacaktır.

3. Gazetenin bir sayısında yayınlanamayacak kadar uzun hiçbir edebi ve bilimsel makale yayınlanmayacaktır. "Devamı var" veya 'Arkası yarın' sözcükleri kullanılmayacaktır.

4. Bir makalede boş beyaz yerler olma­yacak, nokta, nokta çizgiler bulun­mayacaktır; çünkü bu şekilde ifade­ler hatalı varsayımlara neden olabilir ve fikirleri karıştırabilir.

5. Her türlü kişisel suçlamalardan en büyük dikkat gösterilerek kaçınıla­caktır ve eğer size şu vali veya bu mu­tasarrıf hırsızlık, zimmetine para ge­çirme, cinayet gibi yüz kızartıcı fiil­lerle suçlanıyor denilirse olayı kanıt­lanmamış bir vaka gibi kabul ediniz ve mutlaka saklayınız.

6. Sorumluların kötü yönetimlerinden şikâyet eden ve hükümdara sunu­lan kişilerin veya vilayetlerdeki çeşit­li toplulukların dilekçelerinin yayın­lanması katiyetle yasaktır.

7. Bütün tarihi ve coğrafi isimlerin ve özellikle "Ermenistan" sözcüğünün zikredilmesi yasaktır.

8. Yabancı hükümdarlara karşı yapılan suikast denemelerinin ve yabancı ül­kelerde hangi koşullar altında olursa olsun vuku bulan isyan teşebbüslerinin yayınlanması yasak edilmiştir. Çünkü böyle haberlerin bizim yasa­lara uyan ve barış içinde yaşayan hal­kımızca duyulması iyi değildir.

9. Bu yeni kuralları gazetenizin sütunla­rında yayınlamanız da yasaklanmıştır, çünkü eleştirilere neden olabilir ve bazı kötü niyetliler tarafından başka yöne çekilebilir."

 

Yazarın Diğer Yazıları