Başlıklara bakalım

“Barış meleği yoldaş Hristofyas” Rum Ortodoks Kiliselerinin Temsilcileri ile sıkı fıkı dost olmuş. Bu milli kahramana sadece Kıbrıs dahilindeki Enosis’ci Kilise ulularından değil, dıştaki Ortodoks Kiliselerinin ulularından da destek mesajları gelmektedir. Allah’a inanmayan komünist Hristofyas seçim kazanır kazanmaz hidayete ermiş değildir. Kilise ulularının bu tasvip ve tasdikleri “milli davada” Papadopullos gibi “doğru yolda” olduğu içindir. Basındaki Başlıklardan Hristofyas’ın kendi halkına ve dünyaya verdiği mesaj, Papadopullos’un Annan Planına “hayır” derken verdiği mesajın aynidir. “Ben devletin Cumhurbaşkanıyım. Kıbrıs’tan Türk askerini çıkarabilmek için iki bölgeli, iki toplumlu federasyona razı oluruz. Ancak Türklere yeniden Rum, Ermeni, Maronit, Latin toplumlarının haklarını gölgeleyen hak ve yetkiler verilemez. Garanti Anlaşması olamaz; Türk askeri ve Yerleşikler Anadolu’ya, Rum göçmenler eski yerlerine!” Enosis’ci Kilise böyle bir kahramanı desteklemez de ne yapar?

Ve Hristofyas Girne’nin özlemi içinde “Kıbrıs Türk idaresinde olsa da özgür olan Girne’ye dönmeyi arzulamaktayım; ayrıca Girne kökenli Rumların da geri dönme hakkına sahip olmaları gerekir”. İşte adanın birleşmesi için kendini adamış barış meleği. Girne zaten Türk idaresinde; buyursana Sn. Hristofyas? İstediği bu değil. “Özgür Girne” ye  gelmek istiyor. Yani, üniter Kıbrıs Cumhuriyetini idari açıdan iki vilâyete ayıracak; Türk askeri yok, Türk Garantisi de yok. Gelmek istediği Girne işte bu Girne’dir. Hem de Girne kökenlilerin de geri dönmeleri şartıyla! Buradaki halk nereye gidecek? Hristofyas’ın derdi değildir bunlar. Garantörlük bir kalksın, Türklerin nereye gidecekleri sorun değildir. Yunanistan da Garantilere gerek yok diyor. Ne güzel şenlik?
Hristofyas’ın destekçisi EDEK Partisinin Başkanı Omiru efendi de öngördükleri federal çatının “iki halkın ortaklığı” gibi bir yanlışa dayanmayacağını açıkladı. Annan Planındaki haklar da verilemez diyor. Niye demesin? Dost ve müttefik ABD adına Bryza bey “Türkiye önerilerini Rumların kabul edebilecekleri şekle soksun” demedi mi? Dedi. O halde biz masaya “vermek için” davet edildiğimizi hala anlamayacak mıyız?

DİKO ve DİSİ partileri de görüşmeler boyunca “Elenizmin çıkarlarının korunması için Hristofyas’ı destekleyeceklerini açıkladılar. ” Milli çıkarın ve Kıbrıs sorununun çözümünün yararına olacak her olumlu hareketi destekleyeceğiz  diyorlar yeter ki Türk tarafı uzlaşmazlığı bıraksın ve 8 Temmuz Gambari Anlaşması bazında görüşmeyi kabul etsin!

Hristofyas “en büyük korkum uluslararası unsurların, iki tarafın temel talepleri arasındaki büyük uçurumun üzerine köprü kurmaya çalışmalarıdır”  diyor ve ekliyor “Türk askerleri derhal çekilmeli”. Yetmiyor, ekliyor  “Görevim işgale son vermek, Kıbrıs’ı yeniden birleştirmektir”. “Ortak dil bulmalıyız” diyor ve ekliyor “Sn. Talat’la bu ortak dili biliyordu” , yani CTP’nin muhalefette iken söylediklerini uzlaşmanın formülü olarak görüyor. İnşallah Sn. Talat o dili, her ne ise, hatırlamadığını veya unuttuğunu söyler de biz de rahat ederiz. İşte birkaç başlıkla “Kıbrıs meselesi”! Hristofyas hiç olmazsa taraflar arasındaki derin uçurumun varlığını kabul etti. Bizi masaya davet eden “dostların” bundan haberleri var mı? Biz bu “derin uçurumun” Rum’a boyun eğmekle doldurulamayacağının bilincinde isek derhal KKTC’ne ve Türkiye’nin Garantörlüğüne dört elle sarıldığımızı ve bunları masaya yatırmayacağımızı dünyaya duyuralım.  

Yazarın Diğer Yazıları