Bataklıkta diplomasi dansı!..

AKP ile muhalifler arasında yıllardır süren atışma-çatışma ve gerginlik Suriye'deki terör unsurlarına karşı başlatılan askeri harekat nedeniyle kısa süreliğine askıya alınmıştı...

Gazetecisinden siyasetçisine, sivil toplum örgütlerinden muhalefet liderlerine kadar toplumdaki farklı dinasmikler, Türk askerinin sınır ötesinde içine düştüğü tehlike ve de kangrenleşmiş terörden gelen bıkkınlık nedeniyle, AKP'ye yönelik muhalefeti yavaşlattı ve devletin bölgedeki Barış Pınar Harekatı'ndan sonuç almasını bekledi...

Başta Erdoğan olmak üzere tüm AKP'liler Suriye'ye 4. kez yapılan operasyonun bölgede devletleşmeye çalışan terör unsurlarını tamamen enterne edeceğini söylerken, Orta Doğu'da başkasının at koşturmasına karşı olan emperyalist ülkeler hemen harekete geçtiler;

Türkiye'ye silah satışını askıya alan mı dersiniz, parlamentosunu toplayan mı, Filistin'den diğer Arap ülkelerine kadar isyan edenler mi, Suriye'yi karıştırdıkları yetmezmiş gibi harekatı durdurmak için çırpınan Avrupa ülkeleri mi, yoksa her zamanki gibi, ekonomik yaptırımları bir tehdit unsuru olarak kullanan Amerika mı?..

Devlet de, AKP de, toplum da hatta muhalefet de gördü ki, Suriye topraklarına "huzur" için yapılan Barış Pınarı Harekatı'nda devletin karşısına çıkan taarruz mekanizması bir tek IŞİD-PKK ve türevleri değilmiş...

Yukarıda sıraladığımız sinsi taarruz unsurları da siperlerin gerisinden kendi emperyal düşlerini yaşama geçirmek için bahane üstüne bahane ürettiler ve Suriye operasyonunun durdurulması için çığlık attılar...

Hezimet ve zafer ikilemi!..

Türk halkının bir kesimi Barış Pınarı Harekatı'nda hayal kırıklığına uğradığını düşünürken, AKP kazanım elde ettiğini iddia ederken ve "Türkiye Cumhuriyeti kayıplar mı yaşadı" diye tartışılırken, Amerikan heyetinin Ankara'da Erdoğan ve kurmayları arasındaki 4 saatlik toplantının ardından yapılan açıklamalar kafaları daha da karıştırdı!..

AKP medyasına ve siyasetine göre Amerika'ya meydan okundu, güvenlik bölgesi adı altında bir egemenlik alanı elde edildi, terör unsurları önemli ölçüde darbe aldı ve PKK /YPG nin çekilmesi için Amerika'ya 120 saat süre veren Erdoğan neredeyse kahraman ilan edildi...

Muhalefet yaşananlar karşısında şaşkınken, muhalif medya olup bitenleri çözmeye çalışırken, sosyal medyada yaşanan infial Türkiye'nin Barış Pınarı Harekatı'nı durdurarak Amerika'ya teslim olduğu konusunda birleşti ve AKP yönelik öfke yeniden büyüdü…

Evet; herkesin farklı bir gerekçesi var... AKP karşıtı çevreler, yani cumhuriyete daha sıkı bağlı olanlar Türkiye'nin Amerika ile masaya oturarak oyuna geldiğini, YPG/ PKK'nın korunduğunu öne sürerken, diğer yandan da rejim güçlerinin çeşitli kentlerde yeniden devinim içerisine girerek alan kazandığını, bu kapsamda Rusya'nın da Esat üzerinden bölgede daha da güçlendiğine dikkat çektiler...

Velhasıl, 17 yıldır AKP ile mücadele eden sağcılar, solcular, devrimciler, Atatürkçüler, ilericiler ve sosyalistler AKP nin hayal kırıklığı yaşattığında birleşirken, Erdoğan 120 saatlik sürenin ardından terör unsurlarının çekilmemesi halinde operasyonun kaldığı yerden devam edeceği işaretini verdi ve Türkiye Cumhuriyeti'nin Suriye deki son operasyonlarla önemli kazanımlar elde ettiğini iddia etti!..

Daha önce de vurguladığımız gibi, 40 yıldır kangrenleşen terörle yapılan mücadeleyi destekliyorken, son hareket üzerinde AKP'lilerle karşıtlarının birbirine yönelik mağlubiyet- kazanç ikilemindeki taaruzlarını artık çok önemsemiyoruz...

Konu Suriye ve terörse, huzur bekleniyorsa, başka önemli bir mesele var!..

Ürkütücü Suriye soruları!..

Evet; Türkiye Cumhuriyeti, Suriye topraklarına son yıllarda 4 kez operasyon düzenledi...

İşte biz; Amerika ile yapılan toplantıda "kazanım mı kayıp mı" tartışmalarından çok, sorunun ana merkezine odaklanılması gerektiğine işaret etmek zorundayız... O halde soruları sıralayalım;

- Suriye'deki iç savaş kışkırtıcılığı 9 yıldır bölgeyi cehenneme çevirdi mi?..

- PKK, IŞİD/El Kaide ve türevlerinin bölgede dayattığı terör iyice zıvanadan çıktı mı?..

- ABD, Rusya, İran ve Suriye'nin egemenlik çatışması yüzbinlerce insanın canına mal olurken, 6 milyon Suriyeli vatanlarından oldu mu?..

- Arap Baharı safsatası üzerinden rant elde etmek isteyen emperyalist ülkeler Suriye'yi iç savaş cehennemine terkederken, bölge insanına yardım edecekleri sözünü yerine getirmeyerek, Türkiye'yi diplomatik meseleler ve iç güvenlik kaosuyla başbaşa bıraktılar mı?..

- Türkiye Cumhuriyeti, Suriye'den gelen 4 milyon insanı misafir etmek zorunda kalırken, bölgedeki kargaşanın yol açtığı sosyo ekonomik sıkıntılar 40 milyar doları aşkın zarara yol açtı mı?..

Yukarıdaki soruların tüm yanıtları "evet" olduğuna göre, Suriye krizi halen devam ettiğine göre, bölgede devletleşme çabalarına girişen PKK/YPG varlığını koruduğuna göre, Suriye kırsalında dolaşan IŞİD'liler cezaevinden salıverilen arkadaşlarıyla buluştuğuna göre ve terör kaosu halen devam ettiğine göre, Amerika ile Türkiye'nin masada yaptığı ileri sürülen anlaşmanın ne önemi var?..

Söyler misiniz; kaos bitirilmeden, iç savaş kışkırtıcılığı sona ermeden ve Türkiye'nin yanı başındaki bir devletin topraklarından gelecek tehdit tamamen giderilmeden, masada yapılan toplantıların nihai getirisi ne olacak acaba?..

Kimse kendini kandırmasın; asıl bataklığı kurutmadan "terör" muhabbeti üzerinden masada kayıp-kazanç konusunda ahkam kesmek ve adeta diplomasi dansı yapmak zaman kaybetmekten öte gitmeyecek...

Suriye'ye huzur gelmeden bize huzur yok vesselam...

Yazarın Diğer Yazıları