‘Ümraniye’de siyasi hesaplaşma
BAŞBAKAN aradığı savcıyı buldu, dava başladı ve siyasi hesaplaşmaya dönüştü. Hiçbir dava, savcıya endeksli kurulamaz!

‘Kağıt parçası’nın sonu ne oldu!
BAŞBAKAN neye dayanarak Türkiye’yi ayağa kaldırmak istedi? Komplonun neresindeydi? Bilmeden mi alet oldu? Ortaya çıkarın.

Yargıda çok ciddi bir kriz var
AKP, yargıyı kendine hedef seçti. Türkiye’yi vesayet altına alma gayreti var. Askere sivil yargı yolu, bu gerginliğin bir parçası...

Dolmabahçe’de neler yaşandı?
BAŞBAKAN bu görüşmeyi niye gizli tutuyor? Kimin sırtından anlaştılar? Meclis Başkanı “Haberim yok” dedi, bedelini ödedi.

Çözüm diye Türkiye’yi çözmeyin
BİR ‘açılım’ gidiyor; ne yapmak istiyorlar, söylemeye cesaretleri yok. Başbakan, İmralı’yı temel alıyor. Çok sakıncalı bir yöntem.

Baykal zehir zemberek
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal Ümraniye davası konusunda Erdoğan’a yüklendi: Bu dava bir siyasi hesaplaşma haline geldi. Giderek genişleyen, ucu açık bir dava. Çığrından çıkmış bir manzara

Haber:Önsel ÖNAL
CHP Lideri Deniz Baykal, çığırından çıkan Ümrineye davasının siyasi hesaplaşmaya dönüştüğünü söyledi. Partisinin Grup Toplantısında konuşan Deniz Baykal, Türkiye’de ilk kez bir davanın bu kadar politize olduğunu belirtti ve davadan önce Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, belli yerlere “bir savcı arıyoruz” dediğini ileri sürdü. Baykal şöyle konuştu: “Başbakan yargıyı kontrol altına alma gayreti içindedir. Türkiye’de yargıyla ilgili çok üzüntü verici olaylar yaşanmıştır. Bu olayların yaşanmaya başlaması Ergenekon davasıyla somutlaşmaya başlamıştır. Davadan önce Başbakan belli yerlere bir savcı arıyoruz diye talebini ifade etmişti. Daha sonra aradığı savcıyı buldu, dava başladı. Davanın nasıl bir nitelik taşıdığı açıkça görüldü. Türkiye’de ilk kez bir davanın bu kadar politize olduğuna tanık olduk.Bu dava olmaktan çıkmış, bir siyasi hesaplaşma haline geldi. 5600 sayfayı geçen üç iddianame var. Yıllarca süreceği anlaşılan bir dava. İfadeler daha tam alınmamış. Giderek genişleyen, ucu açık bir dava. Çığrından çıkmış bir manzara.”

HSYK’nın fiili başkanı
Baykal, “Aylarca Akman’ın soruşturmasını engelleyenlere Anayasa Mahkemesi için sen adam seç mi diyeceğiz. Tayyip Erdoğan vesayetinin önemli bir hedefidir yargı. Ergenekon davasının savcısıyım diyordu şimdi HSYK’nın fiili başkanı haline dönüşmüştür. Orada seçilmiş üyeleri etkisizleştirmeye yönelik her türlü baskıyı bizzat başbakan orkestra etmiştir. Son krizin arkasında o vardır. HSYK ile Adalet Bakanlığı kamuoyu önünde karşılıklı çatışır hale geldiği bir manzara görüldü” dedi.

Yüzlerce şikayet var
Deniz Baykal sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunu normal saymak mümkün mü? Ergenekon davasındaki savcılarla ilgili yüzlerce şikayet var. Kaç tane şikayet olduğunu arkadaşlarım öğrenemedi. Soruşturma talebi var. Bir tek soruşturma açılmadı. Bu hakimler, savcılar çok ciddi hukuk ihlalleri yapıyorlar. Bunun engellenmesi lazım dendiğinde ’niye alalım bunları. Bunların hakkında soruşturma yok’ diyorlar. Hem soruşturma açtırmıyorlar, hem de ’almamız için soruşturma olması lazım. Yok’ diyorlar. Hiçbir dava savcı ve hakime endeksli olmaz. ’Türkiye’deki onbinlerce hakimin ve savcının arasında yalnızca bir tek savcı ve hakim var’ demek Türk adaletine saygısızlıktır. ’Biz onu bizim istediğimiz gibi taşıyacak birini bulduk, onu ordan oynatmayız’ demek hukuka saygının mı ifadesidir. Şu yaşanan olaylara bir baksanıza, gizli tanıklarla dava açıyorlar. 3 gün sonra gizli tanıklar ’vazgeçtik’diye ortaya çıkıyorlar. Rüşvetle çıkar sağlayarak dava dosyası tanzim edilir mi? Son günlerin tartışması ilk kez hukukun ne kadar siyasallaştığını gösterdi. Buna direnen hukukçuların hangi baskılara maruz kaldığını göstermiştir.”

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, partisinin grup toplantısında AKP ve Genel Başkanı Erdoğan’ı eleştiri yağmuruna tuttu.

Erdoğan komplonun neresinde?
Deniz Baykal, “Eğer TSK bir darbenin parçasıysa bu ortaya konulsun dedik. Konuldu mu? Dün mutlu mutlu yemek yediler? Ne oldu?” diye sordu. Baykal, “Eğer TSK’nın içinde bu faaliyette olan bir cunta varsa tasvip edilsin dedik. Genelkurmay barındırmayız dedi. O kişi görevine devam ediyor. Ne oldu? Başbakan Türkiye’yi neye dayanarak ayağa kaldırmak istedi. Başbakan bu komplonun neresinde duruyordu? Bilmeden mi alet oldu? Birileri de Başbakan’ı mı kullandı eğer bu komploysa? Bu ne zaman nasıl ortaya çıkar?” dedi.

TSK’yı vesayet altına alma gayreti var
“Türkiye’de TSK demokratik bir toplumun içinde silahlı kuvvetlerin taşıması gereken noktada olmalıdır” diyen Baykal sözlerini şöyle sürdürdü: “Hukuk sistemi içindeki konumu hukukun üstünlüğü anlayışına uygun biçimde şekillenmelidir. Bu konuda Türkiye’de bir değişimin gerektiği de açık bir ihtiyaçtır. Yaşanan bir öç alma, bir intikamdır. Türkiye’de asker-sivil ilişkilerinin bir rayına oturtulması gerektiği açıktır. Türkiye’de bir çatışma, kavga vardır. Dünyanın her yerinde silahlı kuvvetler saygın bir durumdur. Ortadaki bir vesayet altına alma gayreti hiçbiri kabul edilebilir değildir. Türkiye’de şu anda böyle bir çaba vardır. İçi boş darbe uydurmasıyla kendini göstermiştir. Tablonun düzelmesi lazım. Herkes haddini ve sınırını bilecek. Burası demokratik bir ülke.”

Dolmabahçe buluşması neden gizli tutuluyor?
Baykal, “Bir süre önce Dolmabahçe’de bir buluşma oldu” diyerek şu ifadeleri kullandı: “O buluşma herhalde özel değildi. Üniforma ile yapıldı. Neyi çözdü bu? Orada bir mutabakat sağlandıysa bu ne tablo? Orada ne sağlandı, niçin o yapıldı ve niçin o gizli tutuluyor? Başbakan onu neden devletten ve Türkiye Cumhuriyeti tarihinden gizli tutuyor? O zamanki Genelkurmay Başkanı niçin onu TSK’dan gizli tutuyor?
Ölünceye kadar sır diyorlar. Öyle bir şey olabilir mi? Orada eteklerindeki taşları dökecekler. Bunu mu bekleyeceğiz. Eğer olay sadece Silahlı Kuvvetler’in demokratik denetim altına alınmasından ibaret olsa bunu kamuoyuna açıklarlar. Burada başka bir şey var. Olay sadece Başbakan’ın tahakküm ihtiyacını silahlı Kuvvetler üzerinde denemek istemesiyle kalmadı. Yargıya da aynısını yapmaya çalıştı. Zaten yargıya tavrını biliriz.”

İmralı’yı bekliyorlar
Sözde açılım konusunda da eleştirilerde bulunan Baykal şöyle konuştu: “Uzun süreden beri Kürt sorunuyla ilgili bir açılımın yapılmakta olduğu izlenimi verildi. Hala ne yapılmak istendiğine dair somut hiçbir şey söylenmedi. Açıklama yapılmamış olması kafalarında yapmak istedikleri hiçbir şey olmadığı anlamına gelmiyor. Herhalde kafalarında bir şey var. Ama söylemeye telaffuz edemiyorlar. İmralı çıkıp konuşacak. 15 Ağustos İmralı açıklaması kafasının arkasında Erdoğan’ın. Onu temel alan bir arayışın içinde. Sakıncalı bir yöntem izliyorlar. Hepimiz çok ciddi bir kaygıyla izliyoruz. Türkiye’nin milli bütünlüğünü sarsmaya yönelik tartışmanın polis akademisinde tartışılması garip.”