Baykal'dan Barzani'ye "Bak sana ne ciciler vereceğim" politikası!

Kerkük’ten arayan Türkmen dostum, polise yönelik bombalı saldırıda 6 kişinin öldüğünü çok sayıda insanın da yaralandığını, ölülerden bir kısmının polis olduğunu bildirdikten sonra  “Türkmenlere yönelik tehditler devam ediyor. Bu arada peşmergeler Kerkük Polis Merkezi’ni işgal etti ve polisleri dışarı attılar. Gelen askeri gruba ’asayiş birlikleri’ adı veriliyor”  bilgisini verdi.
Kerkük’ün nüfus yapısı değiştirildiği gibi çoğu Kürtlerden olmakla birlikte Kerküklü olan polisler yerine dışarıdan gelen peşmergeler  “asayiş birlikleri”  adı altında Kerkük halkının başına bela edilmiş durumda.
Türkiye ise iktidarı ile ana muhalefeti ile Irak’ın kuzeyine sıcak mesajlar veriyor. Türkiye üniversitelerinin Kuzey Iraklı gençlere açılmasından söz ediyorlar. Bu mesajı, Talabani olumlu karşıladığını bildiriyor ama Barzani, Kerkük polisini dağıtarak cevap veriyor!

* * *

Atatürk, ölümünden önceki yıl, Türkiye, İran, Irak ve Afganistan arasında, 8 Temmuz 1937’de Tahran’da Sadabad Sarayı’nda Sadabad Paktı denilen bir anlaşma imzalanmasını sağlamıştı. Bu anlaşmanın imzalanmasına en büyük gerekçe olarak, Türkiye-Irak-İran üçgeninde Kürt aşiretlerinin isyanları gösterilir. Asıl sebep, yaklaşan İkinci Dünya Savaşı’na karşı tedbir almaktır. Bu anlaşma, 1979’da İran’daki yeni rejim tarafından feshedilene kadar hukuken sürmüştür.
Fakat bu arada, ABD’nin desteğiyle Türkiye ile Irak arasında 26 Şubat 1955’te bir savunma işbirliği anlaşması çerçevesinde Bağdat Paktı kuruldu. Aynı yıl İngiltere, Pakistan ve İran da antlaşmaya katıldı. Irak’ın dışındaki Arap ülkeleri ve özellikle Mısır, antlaşmayı Arap Birliğine darbe saydı.
1958 darbesinden sonra Irak 1959’da antlaşmadan çekildi. Paktın merkezi Bağdat’tan Ankara’ya taşındı ve adı  “Merkezi Antlaşma Teşkilâtı” olarak değiştirildi. Böylece Bağdat Paktı CENTO’ya dönüştü.
Aslında gerek Bağdat Paktı, gerekse CENTO’nun Sadabad Paktı ile bir ilgisi yoktur. Her ikisi de İngiltere ile ABD’nin Orta Doğu’da güç yarıştırmasının bir ürünüdür. Sadabad Paktı’nın temel özelliği, taraf ülkelerin bağımsızlıklarının korunması idi.
Konuyu hatırlatan bir arkadaşım, PKK terörünün, Sadabad Paktı’nın sona erdirildiği 1979 sonrası başlatıldığına dikkat çekiyor ve  “Durma noktasına getirilen PKK terörü, 2003’de Irak’ın işgaliyle yeniden şiddetlendi, şimdi de özerklik talebinin karşılanması ile terörün önlenebileceği propagandası yapılıyor. Bir coğrafi bölgede birlik olmadan dirlik olmayacağını biz sade vatandaşlar biliyoruz da dağılan Sadabad Paktı’nın dört üyesi Türkiye, Irak, İran ve Afganistan yöneticileri bilmiyorlar mı? Neden alternatif birlik arayışları olmuyor? Atatürk’ün barış için komşu ülkelerle ve bütün ülkelerle işbirliği hedefi, AB ülkeleri ile bütünleşme hedefine neden feda ediliyor?”  diye soruyor?
Evet ama komşumuz Irak, bugün işgal altında! Bunu daha önce düşünecektik.
Tabii, sorulacak çok soru var? Türkiye neden Türk Birliği’ne yönelmedi? Türkiye, D-8’i neden yok saydı?
Çünkü Türkiye, Atatürk’ten sonra Türk iradesi ile yönetilemedi. Ülke her geçen gün bağımsızlığından taviz vere vere bugüne kadar geldi.

* * *


Bi z elbette akıllı politikaları destekleriz ama hükümetin, daha doğrusu askerlerin  “ayağını denk al”  dediği bir yapılanmaya, ana muhalefetin  “bak sana ne ciciler vereceğim”  diye hitap etmesi hiçbir çözüm getirmez.
Hem sonra birdenbire ne değişti de CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, sepetindeki oyuncakları ortaya çıkardı?
Polis teşkilâtının tasfiyesi gösteriyor ki Barzani, Kerkük’te kanlı bir tasfiyeye hazırlanıyor. Tabii bu, onun da sonu olur ama, bölgede olan bitenlerin akılla mantıkla bağdaşır bir yanı zaten yok!
Bu bakımdan ABD işgali altında bir ülkenin kuzey bölgesi ile, sağlıklı bir ilişki kurulmasını nasıl bekliyorlar anlamış değilim?
Türkiye, kararsızlık görüntüsü vermemelidir!

Yazarın Diğer Yazıları