Bayrak krizi artarak devam ediyor

Bayrak krizi artarak devam ediyor

Geçen hafta Kerkük'te yaşananlar yıllardır tasarlanmış projenin son halkasıdır. Kerkük jeo-ekonomik özelliklerinden dolayı Irak Merkezi Hükümetinin ve Kürt partilerinin yanı sıra hemen hemen her dönemde büyük devletlerin odak noktası olmuştur.

IKBY'nin sürekli seslendirdiği bağımsızlık meselesinin öncelikle Kerkük'ün de Kürt bölgesine ilhak edilmesine bağlı olduğu ileri sürülmektedir. Türkmenler açısından meseleye bakıldığında Kerkük'ün bugünkü tartışmalı ve ihtilaflı konumuna nasıl geldiği geçen haftaki "Kerkük'ten Asla Vazgeçilmez" başlıklı yazımda özetle izah edilmeye çalışılmıştır. 

Malum Kerkük'ün Kürt Valisinin bayrak asılmasıyla ilgili nabız yoklamak amacıyla yayınladığı genelge, Türkmenler başta olmak üzere Kerkük'te gerilim ve Irak'ın genelinde meydana gelen infiale karşın soruna yasal kılıflar uydurmak amacıyla,  Kerkük İl Meclisi'nde çoğunlukta olan Kürt üyelerinin oylarıyla kabul edildi. Irak Meclisi (Bağdat), Ankara ve Tahran bayrağı reddetmesine rağmen Vali geri adım atmamıştır.

Kınamalar ve tepkiler ardı ardına yaşanırken Barzani de krize dahil oldu. IKBY, 2 Nisan tarihinde KYB ve KDP temsilcilerinin katılımıyla Erbil'de yapılan toplantının ardından; bayrağın indirilmeyeceğini, 140. Maddeye göre Kerkük'ün Kürt bölgesine ilhak edileceğini, IKBY'nin bağımsızlığı için referanduma gidileceğini, Bağdat'taki Merkezi Hükümet ve siyasi partilerle görüşmek üzere bir heyetin oluşturulmasının kararlaştırıldığı bildirilmiştir. Kürt bölgesinde ciddi tabanı olan Değişim Partisi, Erbil'de alınan kararların IKBY yasalarına aykırı olduğunu ve meşruiyetten yoksun olduğunu açıkladı.

Irak Başbakanı İbadi'nin Kerkük'te bayrak asma kriziyle başlayan ve Kerkük İl Meclisinin referandum kararıyla devam eden soruna ilişkin çelişkili açıklamalarda bulunması düşündürücüdür.

İbadi bir yandan bayrak asılmasının anayasaya aykırı olduğunu ve İl Meclisini kentin birliğini muhafaza etmeye çağırırken diğer yandan bayrağın 10 yıldır asılı olduğunu ifade etmiştir.

Öte yandan İbadi'nin Kürt heyetiyle yaptığı görüşmede Kerkük sorununun çözümü için 140. Maddenin uygulanmasının önündeki engellerin kaldırılması konusunda mutabık kalındığını belirtmesi düşündürücüdür. Yani Kerkük'ü Kürdistan'a bağışlamaktadır.

İbadi, bir diğer açıklamasında Irak'ın işlerine dışarıdan müdahale edilmesinin bir yararı olmadığını söylemesi isim vermeden Türkiye'ye gönderilen bir mesaj mahiyetindedir. Yani Başika'da yaşanan hikaye tekrarlanabilir.

Ayrıca Kürt heyetiyle müzakere kapsamında Irak'ta siyasi partilerden kurulan komisyonun Bağdat'ta referandum mekanizması kriterlerini ele alacağı iddia edilmektedir. İşte bu da projenin son halkasıdır.

Ankara'nın bayrak krizi ile ilgili açıklaması Türkmenler ve Araplar arasında bir umut yaratmıştır. Diğer taraftan Tahran'ın da aynı görüşte olması moralleri daha da yükseltmiştir. Trump'ın damadı Jared Kushner ve ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Joseph Dunford'un Barzani ile Erbil'de yapılan görüşmenin ana konusunun, her ne kadar DEAŞ sonrası nelerin olacağı ileri sürülürken, aslında Irak ve Suriye'de yapılması öngörülen ABD'nin stratejileriyle ilgili olduğu kanısındayım.

Türkiye'nin müttefiki olduğu sık sık dile getirilen Barzani'nin ''Türkiye Kerkük'te karışma hakkına sahip değildir ve eğer Ankara Kerkük'e müdahale ederse biz de Türkiye'nin Güneydoğusuna müdahale ederiz'' söyleminde bulunduğu da basında yer almıştır. Ankara sıkıntılı bir darboğazdadır diyebiliriz. 

Kerkük sorununun çözümü lafla ve beyanatla değil uluslararası hukuk zemininde alınacak icraatlarla mümkün olabilir. Amerikan uçakları Trump'ın emriyle Suriye'de kimyasal silah kullanılan üssü imha etmesi Rusya ve İran'a anlamlı bir mesaj mıdır yoksa Türkiye'nin elini rahatlatmakla birlikte Türkiye'yi belirli tercihlere zorlamak mıdır? Amerika'nın ne istediği açık ve nettir.

Yakın zamanda çok önemli gelişmelere tanık olabiliriz. Bu süreçte Ankara daha stratejik ve uzun vadeli hedefler hazırlamalıdır.

cuneyt.mengu@mercanonline.com