Bazı gerçekler karartılamaz

Hak hukuk mücadelesinden bahsettiğimiz her olayda tekrar tekrar söylüyorum: Şahısların kim olduğu, bu şahıslara ait fikirlerin ne olduğu, kendi görüşünüz ile uyuşup uyuşmadığı önemli değil. Bugün bir hak ihlali söz konusu ise ve buna sesinizi çıkarmıyorsanız, yarın da sizin hakkınızın gaspına kapı açıyorsunuz demektir.

Hür ifadeler

İfade özgürlüğü açısından özellikle belirtmek gerekir; toplumun genelinin kanaatinden farklı, aykırı, zıt, sert veya yanlış fikirler içeren ifadeler de özgürdür. Ya da Türkiye açısından en önemlisi şu ki, siyasi iktidarın ideolojilerine ters düşen ifadeler de özgürdür, iktidarın faaliyetlerini eleştirenler de…

Bu ifadelerin sunulmasına imkân tanıyan basın da özgürdür.

Zira ifade özgürlüğü dediğimizde, bu özgürlükle korunan yalnızca kişilerin kendi düşüncelerini açıklayabilme hürriyeti değil, kişilerin başkalarının düşüncesini öğrenebilme yani bilgiye erişim hakkı da koruma altına alınmalı demektir.

Fikirler bu karşılıklı bilgi alışverişi sayesinde gelişir.

Fikirler gelişirken, pek tabi toplum da gelişir. Zira her türlü gelişmenin öncüsü fikirlerdir.

Basın, kamuoyunun sözcüsü olarak farklı fikirleri farklı kişilere ulaştırma vazifesini yürütür. Dolayısıyla da hür basın, demokratikleşmenin bir ölçütüdür.

TELE 1 Kararı

Ancak gün geçtikçe baskısı artan bir sansürcü zihniyet sebebiyle bugün, basın özgürlüğü zaman zaman 1908 öncesini hatırlatan ve hatta geride bırakan uygulamalarla gölgeleniyor.

Birkaç gündür TELE 1 izleyicileri, kanalı açtıklarında siyah bir ekran üzerinde yer alan kanala 5 gün süreli yayın durdurma kararının uygulandığını belirten bir yazı ile karşılaşıyor.

Nedeni, TELE 1'in canlı yayınında yapılan bir konuşma ve bu konuşmanın sonunda konuşana değil, konuşmanın yapıldığı programa değil -ki bu durumda da ceza yersiz olacaktır-, programın yer aldığı kanala ceza veriliyor.

Üstelik, verilen ceza ne demokrasiye ne taraf olduğumuz sözleşmelere ne de hukukumuza uygun.

Halk Tv'ye verilen ancak yargı süreci devam ettiği için henüz uygulanmayan cezayı saymazsak, ekran karartma cezası, RTÜK tarihinde bir ilk.

Üstüne üstlük yalnızca TELE 1 için ceza niteliği taşımıyor; o kara ekran, kendine yakın fikirleri TELE 1 ekranından duyan izleyici için de uyarı niteliği taşıyor, muhalif yayın yapan kanallara ise "siz de ayağınızı denk alın" uyarısı yapıyor.

Muhalif olan her fikir, haince bir fikir olarak gösterilmek istenirken, bu fikirleri takip edenlerin, dinleyenlerin cezalandırılması da kaçınılmaz oluyor.

Gün geçtikçe daha fazla sansür, daha fazla sınırlama, daha fazla müdahale ile karşılaşılıyor.

Ancak bugün, siyasi iktidar tarafından oluşturulan ve bağımsızlığı sağlanamamış bir kurum kararı ile ekranlar demokratik düstura ters bir şekilde karartılabilir belki ama yasakla, cezayla fikirlerin, zihinlerin karartılması mümkün değildir.

Dahası, tarih bize göstermiştir ki, her otokratik rejimde 'koltuk sallanmaya başladığında' baskı da artar yasaklar da; ancak hiçbir yasak olacak olan sona mani olamaz.

Yazarın Diğer Yazıları