Beklenmedik yitimler

Prof. Dr. Acar Sevim'i beklenmedik bir anda kaybettik. 40. gün mevlidi geçen cumartesi idi.

Acar Sevim'i talebeliğinden bilirim. Ankara'da bitirip gelmiştim. O, İ.Ü. Edebiyat Fakültesi Alman Dili ve Edebiyatı'nda okuyordu. Çok faaldi. Aynı gazetede kısa süre çalıştık. O akademik hayatı seçti. Yıllarca bir araya gelemedik. Sonra telefon trafiğimiz hızlandı. Kadıköy Türk Ocakları'nın başkanlığını üstlenmişti. Ülküsü ve ülkesi için, kendisini bildi bileli aynı heyecanı taşıyordu. Osmanlı yazısıyla yayınlanmış süreli yayınları çevirirken Acar yardımcı olurdu. Osmanlı yazısında Batı dillerinden geçen kelimeler okunduğu gibi yazılır. Bilinmiyorsa, aslını bulmak güçtür. Marmara Üniversitesi'nin yabancı dil kürsülerini seferber etmiş, tereddütte kaldığımız kelimeleri bulup/buldurup yollamıştı.

20 Ekim'de kalp sektesinden hayatını yitirdi. Onun hakkında son yazım vefatından 20 gün önce "Türk Ocakları ne yapar" başlığı altında çıktı. Kadıköy Türk Ocakları'nın yeni dönem faaliyetleri için vereceği konferansın metnini istemiştim. Allah'tan başka kimse gaybı bilemez!

Konferans metninden şu sözlerini köşeme taşımıştım:  

"Türk toplumunun imparatorluktan millî devlete, ümmet yapısından millet hâline geçiş sürecinde Türkçülük-milliyetçilik düşüncesinin merkezinde Türk Ocakları bulunuyordu. Türkçülük çok milletli Osmanlı Devleti'nin kozmopolit yapısının içinde bir tepki ve kendini bulma olarak ortaya çıktı. Türkçülük akımının temsilcisi olan Türk Ocakları Mütareke döneminde iki defa İngilizler tarafından basılmış ve arşivi talan edilmiştir."

Acar Sevim çok önemli çalışmalara imza atmıştır. Almancadan tercümeleri de yayınlanmıştır. Bir tercümesi Walter Hinz'den "İslâm'da Ölçü Sistemleri"dir. (1990) Ölçüyle ilgili bilmediğimiz çok şeyi bu tercümeden öğreniyoruz.

Telif eserleri baş köşe eserleridir. İsimlerini sayarsam, sizin de hak vereceğinizden eminim:

Sanayileşme-Edebiyat İlişkileri Açısından Alman Naturalizmi  (1991), Nihilizme Eleştirel Bir Bakış (1992), Rüya ve Vizyon (2000).

Prof. Dr. Acar Sevim "Halk Milliyetçiliğinin Öncüsü Herder" (2008) eseriyle bize bir ufuk açmıştır. Alman düşünür Herder'in  (1744-1803) fikirlerini şöyle özetlemiştir:

 "Hıristiyanlığın her halk için ayrı ayrı millî bir din haline gelmesini istemiştir. Kültür yapıları farklı olan halkların dini de millî bir farklılık göstermelidir. Ona göre millî dil, millî kişilik ve millî din birbiriyle bağlantılıdır. Her milletin din anlayışı birbirinden farklılık arz edeceği için bir din, benimsendiğinde onu benimseyen kültürle senteze girecektir. Herder, Alman millî ruhunu uyandırmayı ve Almanların kendilerini Alman olarak hissetmesini istemiştir. Bunun yanında başka halkların farklılığına saygı göstermesi gerektiğini vurgulayan bir milliyetçiliği savunmuştur."

Bir diğer eseri "Yalnız Kurt Talihsiz Milliyetçi Kleist'ın Alman Birliği Fikri" (2016). Acar Sevim'in bu eserine dair 25 Mart 2016'da yazdığım bir yazıda, onun, kitabının başına aldığı Jung'ın şu sözünü de vermiştim:

"İnsan çevresinde başka insanlar olmadığı için değil, onun için önemli olan şeyleri anlatamadığı ya da başkalarının aklının almadığı fikirleri savunduğu için yalnızdır. Bir insan başkalarından daha fazla şey bilirse yalnız olur..."

Düşünen ve yazan insan, kalabalık içinde yalnızdır.

Acar Sevim'i en verimli çağında yitirdik. Allah rahmet eylesin.

Yazarın Diğer Yazıları