Belki de şu günlerde sırat köprüsünden geçiyoruz

Birkaç gündür dünya ile kopuğum…

Bir taraftan Ramazan ayının etkisi…

Diğer taraftan mart ayının insanla dalga geçen havalarının dengesizliği, beni iyiden iye etkiledi.

*

Doğrusunu isterseniz bu etkilenişim olumlu mu olumsuz mu olduğu konusu umurumda da bile değil.

*

Nedense epey zamandır en çok da olumsuzluğa alıştırdım kendimi ben.

Çünkü olumlu hallerim, olumsuz hallerime göre o kadar kısa sürüyor ki anlatamam. Hem daha mutluluğun tadını çıkartamadan yeni bir mutsuzluk müjdesi(!) alıyorum.

Havalar güzel, ama o zaman da yine ruhum daralıyor benim.

*

Niye öyle diyorum?

Çünkü güzel bir şey olsa bile, ‘Acaba bunun arkasından ne çıkacak?” diye tereddüt etmiyor değilim.

Ve bu tereddütlü halim beni haklı çıkarıyor ne yazık ki!

Hatta, böyle düşünenin bir tek kendim olmadığını da biliyorum.

*

Her şeye rağmen yine de ben şu birkaç gündür, insanın gözünü gönlünü açan bulutsuz gökyüzünün içinde, güneşin özgürce dünyaya kendini göstermesi…

Aydınlığını ve sıcaklığını hissettirmesi, hatta içimi dahi ısıtması azıcık da olsa rahatlatmıyor değil beni.

Tam da bu havalarda bana Şarköy’ü özletiyor.

*

Her neyse, dışarı çıkan herkesin şu birkaç günlük İstanbul iklimi içinde yaşadığı güzelliği değerlendirmek için parklar…

Bahçeler…

Hatta Boğaz’ın her iki yanının kıyıları, inanıyorum ki insanlarla doludur.

Şarköy’ün kıyıları da öyledir, biliyorum.

*

Nasıl dolu olmasın ki?

Kıştan henüz yeni çıktılar.

Hatta çıkmadılar bile!

Hani halkımız ne diyordu?

“Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır.”

Acaba bu mart öyle mi yapar, bilmiyoruz.

Şimdilik soğuğu ile beraber iyi bir mart ve rahat bir ramazan orucu tutulduğunu kendi adıma söyleyebilirim.

Onu söyleyebilirim de mutlu muyum?

İşte orasını bilmiyorum.

*

Yaradan’ın verdiği nimetler karşısında mutlu olmam gerektiğini biliyorum ya, ne yapabilirim ki kulların kullara yaptıkları karşısında mutlu olduğumu söyleyemem.

Söyleyemem hatta karamsarım bile biliyor musunuz?

Çekimserim…

Korkuyor değilim elbette ya, tedirginim.

*

Evet şu birkaç gündür havalar güzel…

Ben her şeye rağmen yarınlara dair ülkem ve onun geleceği adına güzel düşler kurmak isterken, bazen kendime “Sen kendini kandırıyorsun!” desem de o düşümü devam ettirmek istiyorum.

Ruh sağlığıma iyi geliyor.

*

Yedi iklim dört köşe güzelliğinin bize yaşattığı:

Keyfin…

Mutluluğun…

Bereketin…

Huzurun, yarınlarımız adına nasıl da kıymetli olduğunun farkında olmayanlara da “Rabb’im akıl fikir ihsan etsin” demekten başka da bir şey gelmiyor elimden.

*

Hele de şu günlerde o ‘Akıl ve fikre’ hepimizin çok ihtiyacı var, çok.

Belki de şu günlerde sırat köprüsünden geçiyoruz, ne bileyim!

Yazarın Diğer Yazıları