"Benim adım Binali"

Böyle söylüyordu 2015'teki seçimden önce, Başbakan Binali Yıldırım.. Türkiye'deki Alevilere, Caferilere, Şiilere seçim öncesi mesaj veriyor ve şöyle diyordu:

-Sizi en iyi ben anlarım.. İçinizde büyüdüm..

Mezhep penceresinden siyaset gibi de algılanabilecek bu cümleler, aslında siyasetçilerin seçim öncesi kullanmalarına alışık olduğumuz 'avcı' cümlelerdendi..

Avcı sözü tamamen teknik bir sözdür, başka bir anlam çıkarmayın lütfen..

Aynı Binali Yıldırım, Amerika ziyaretinde yayına katıldığı CNN televizyonunda ne dedi?

-Ortadoğu'da Şii nüfusun yayılması, en büyük tehlikedir.

Bu, sözlerin orta kısmı.. Zira bu konudaki sözlerine, İran'ın bölgedeki nüfuzunun giderek artmasına dikkat çekerek başlamıştı.. Finali bu oldu..

Peki sorun ne? Sorun şu: Seçim öncesi "Benim adım Binali" cümlesiyle tariflenen mezhep yaklaşımı, normal zamanlarda, "Şiiler ve büyük tehlikeye" dönüşüyor..

Asıl sorunsa şu, dış politikaya, bölge dengelerine hala mezhep penceresinden bakmak..

Yoksa Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı'nın, Ortadoğu konuşurken, İran etkisi ve yayılmacılığına dikkat çekmesi, bunu bir tehdit olarak algılaması kadar doğal bir şey yok..

Ama ülkeye, uluslararası ilişkilere mezhep penceresinden baktığımız zaman, başımıza ne belalar geldiği ve gelebileceği konusunda, esaslı bir tecrübeye sahibiz..

Bugün yalnızlaşıp, bölgede aktör olamıyorsak, bölgenin dengelerine ve bölgedeki adımlara hep bu pencereden bakarak daldığımız için..

Türkiye, diplomasiyi, diplomasinin kuralları ve değerleriyle yürütmüyor uzun yıllardır.. Ve bugün karşılaştığımız sorunların kaynağında da bu mezhepçi bakış var..

Yoksa, İran ve diplomasisinin bölge ve Türkiye için nasıl bir tehlike olduğunu bilmeyen mi var.. Önemli olan, bu gerçeği, hangi dille, nasıl bir üslupla ifade ettiğiniz..

Bu mezhepçi tarifler, tespitler, bizi dışarıda hatalara iterken, içimizde de kırgınlıklar yaratıyor..

Sonra siz istediğiniz kadar "Benim adım Binali" diyerek gönderme yapın, havada kalıyor..

ÇOK CİCİŞ BİR ZAM!

Kırk yıl düşünseniz aklınıza gelir miydi, ekmek zammını, "Devlet israfı önlemek için hareket geçti" diye sunacakları..

Vallahi de billahi de benim aklımın ucuna bile gelmez..

Malumunuz ekmeğe yapılan zam, hükümete yakın bir televizyon kanalında böyle sunuldu..

Neymiş, ekmeğin gramajı düşürülerek, israf önlenecekmiş..

İşin Türkçe mealiyse şu: "Fiyatı artırmıyorum, içinden bir miktar hamuru, unu çekip alıyorum.."

Ee ne oluyor sonuçta, 1 liraya daha az ekmek alıyoruz.. Ama yanlış anlamayın, fiyat artmıyor, ekmek azalıyor..

Kıvırmaları anlarım.. Haberciliğin ahlakının yerle bir edilmesine de alıştık.. Ama bari milletin aklıyla alay etmeyin arkadaş..

Vallahi de ayıptır, billahi de günahtır.. Bu cinliğe, ekmek çarpar adamı, ekmek..

UĞUR DÜNDAR

Meslek büyüğümüzdür.. Fikren ortak noktalarımız olmakla birlikte, ayrıştığımız konular da var.. Seversiniz, sevmezsiniz, doğru bulanınız da vardır, yanlış bulanınız da..

Hepsini kabullenip söylemek ve hatta haykırmak isterim ki; Uğur Dündar'a fetöcü yaftası yapıştırmaya kalkan kim varsa, bilin ki kripto fetöcüdür..

Yıllardır, yarım akılla yazılmış yazılarla, yarım akılla yapılan programlarla, öyle alıştılar ki milleti kandırmaya, bu 'algı saltanatı' devam ediyor sanıyorlar..

Devir kapanıyor.. Kıymetli kredisi tüketilmiş bir millet, uyanıyor.. Ve ilginçtir, bu süreci,  bu akıllar, bizzat kendi hatalarıyla hızlandırıyor..

Uğur Dündar için fetöcü iması yapmak bile, fetö ile mücadeleye nasıl zarar veriyor bilemezsiniz..

Utanın o parmaklarınızdan. Utanın o dudaklarınızdan.. Uğur Dündar, Cumhuriyetçi, Mustafa Kemal askeri bir gazetecidir.. Meslek sicili de, bugün durduğu yer de, bunun, kabak gibi kanıtıdır..

Size bunun imkansızlığını şöyle anlatayım;

Eğer Uğur Dündar fetöcüyse, mesela Rasim Ozan Kütahyalı da iyi bir insandır.. Düşünün yani, Uğur abinin fetöcü olma ihtimali ne kadar uzak..

GÜNÜN SÖZÜ

Sen kendin için yalvarırsın, ben sevdiklerim için.. / Ramiz Dayı

Yazarın Diğer Yazıları