Benim karakterimi tanımıyorlar

Benim karakterimi tanımıyorlar
Benim gibi yurdunun bağımsızlığı için savaşan bir adam, inançlarına aykırı bir şeye nasıl aracı olur?

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Millî Mücadele'nin hemen ardından çok köklü yenileşme hareketlerine girişti. Yapılan çalışmalar şekli olmaktan ziyade içerikle ilgiliydi. Yaptığı ve yapacağı yenilikleri de milletine anlatırdı. Atatürk zaman ve zemin müsait olduğunda da anılarını anlatırdı. Bu ya Çankaya'daki sofrasında toplanan misafirlerini ağırladığında, ya çıktığı yurt gezilerinde veya gazetelerin başyazarlarına verdiği röportajlar şeklinde olurdu. Atatürk'ün çeşitli konularda yapmış olduğu konuşmaların tamamı veya bazı bölümleri alıntı yapılarak yazılmıştır. Bizde yaptığımız araştırmalarda rastladığımız ve önemli görerek alıntıladığımız sözlerinden derlememizi sunacağız.

***

Savarona yatında kabul ettiği Romanya Kralı Karol'un, görüşme sırasında Almanya ile Çekoslovakya arasındaki Südet sorununa değinmesi ve Atatürk'ten Çekoslovakya Cumhurbaşkanı Beneş'e bazı telkinlerde bulunmasını rica etmesi üzerine, görüşmeyi dinlemekte olan zamanın Dışişleri Bakanı Tevfık Rüştü Aras'a söyledikleri:

"Majeste Kral'ın söylediklerini dikkatle dinledim. Benden, bir devlet başkanına kendi ülkesinden bir parçayı Almanlara terk etmesini tavsiye etmekliğimi mi istiyorlar? Benim gibi, bütün ömrü boyunca yurdunun bağımsızlığı ve bir karış toprağını başkasına vermemek için savaşan bir adam, inançlarına aykırı bir şeye nasıl aracı olur? Görüyorum ki Majeste Kral, beni ve karakterimi iyi tanımıyorlar! 1938" (Nejat Saner, Atatürk ve Sonrası, Cumhuriyet gazetesi, 13.11. 1970)

İngilizlerin gözüyle Atatürk

Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk; insanlığın yetiştirdiği en büyük dahi idi. Atatürk, olağanüstü bir insandı. Diğer olağanüstü insanlar gibi, olağanüstü özelliklere sahipti. Bu özelliklerini yendiği düşmanları bile kabul etmiş, ondan büyük bir hayranlık ve saygıyla bahsetmişlerdir. İşte bunlar arasında özellikle iki İngiliz devlet adamının görüşleri...

1934-1939 yılları arasında önce İstanbul'da daha sonra da Ankara'da İngiltere Büyükelçisi olarak bulunan Percy Loraine, Atatürk'ü en iyi anlatan diplomatlardan biridir. Loraine, Atatürk'ün ölümünden 15 gün sonra Londra'ya özel bir kuryeyle gönderdiği mektubunun sonunda bakın Atatürk'ü nasıl anlatıyor:

"Kemal Atatürk yapılması gerektiğine inandığı şeyleri korkusuzca yerine getirmekten asla vazgeçmemişti. Hastalığının şiddetlendiği anlarda ölüme çok yakınlaşmış olsa bile, korku asla ne yüreğine ne beynine yerleşmeyi başaramamıştı.

O, Türk Milleti'ne hizmet ederken öldü. Ölüm bile büyük zaferini ondan çalmayı başaramamıştır..."

Ve işte bir başka İngiliz Michael Stevens'in sözleri: "Bir asker olmak, bir komutan olmak değildir ona çağını aşacak bir lider özellikleri taşıtan. O bir lider, ama kitleleri sürükleyebilen, insanları kenetlemeyi başarmış bir siyasi lider."