Beşiktaş Belediyesi ve seçimler…
Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat, tutuklandı ve görevinden uzaklaştırıldı. Ancak burada, İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun (Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın belediye başkanı olduğu dönemdeki yargılanma sürecini de hatırlatarak) söylediği şu sözlerin dikkat çektiği husus, kanaatimce oldukça önemli.
“Sayın Cumhurbaşkanı 90’lı yıllarda yargılandı. Hep o günlerden şikayet eder. O günleri aşağılar, kötüler. Ama o kötü dediği zamanda, hem de çok da ağır bir suçla yargılandı hem de Devlet Güvenlik Mahkemesinde süreç yönetildi. Ama ona rağmen Sayın Cumhurbaşkanı duruşmalara elini kolunu sallaya sallaya gitti. Elini kolunu sallaya sallaya çıktı. Olması gerektiği gibi yani. Ceza verildi ama oradan elini kolunu sallaya sallaya ayrıldı. Ardından zaman geçti, itiraz etti ve tam iki yıl görevini yapmaya devam etti. Sonra ceza aldı, dört ay hapis yattı. Sonraki süreci zaten herkes biliyor. Ama baktığınızda, yargılanma biçimine, yargının o gün aldığı kararı konuşmuyorum, yargılanma biçimine, mahkemeye gidişine… Yani kimse sabah evini basıp onu evden almadı. Yani biz 25-30 yıl öncesini adalet olarak arar haldeysek çok kötü durumdayız.”
Hukuka uygunluğun önemi
Yargılaması devam eden bu hukuki olayda suçun mevcut olup olmadığının tespitini mahkemeler tayin edecektir. Ancak uzun süredir devam eden bu hukuka aykırı tutuklama kararlarına ve tutuklama biçimi konusundaki yanlışlıkların demokrasi açısından önemi olan bu olayda da görülmesi endişe verici.
Esas olarak, hukuk fakültelerinin birinci sınıfında, henüz daha ilk derslerde öğretilen “masumiyet karinesi”, suç işlediği yetkili bir mahkeme tarafından sabit oluncaya kadar herkesin masum kabul edilmesini gerektirir. Bu da o kişiye suçlu muamelesi yapılmaması anlamına gelir.
Ancak burada sorun, yalnız bu karinenin göz ardı edilmesi değil.
Artık adeta cezalandırma aracına dönüşen tutuklama tedbirinin uygulamasında da sorun açıkça görülüyor.
Böylece, seçilmiş bir belediye başkanının başka belediyelerle de ilişkisi olduğu bilinen kişilerle ilgili iddialarla hakkında soruşturma başlatılması, bu sürecin ise tutuklama tedbiri uygulanarak yürütülmesi, adalet inancını ne yazık ki yaralıyor.
İddiaların kendisi kadar, bu türden iddialara karşı nasıl bir süreç yönetildiği de hukuk ve demokrasi açısından önem arz ediyor.
Seçimlere hazırlık
Apar topar tutuklanan, elleri kelepçeli bir şekilde karakola götürülen kişinin itibarsızlaştırıldığından şüphe yok.
Ancak sadece şahsi değil, ana muhalefet partisinin imajının da zarar gördüğü oldukça açık.
Bu da tüm sürecin adaleti sağlamak ve yolsuzluğu önlemekten ziyade, seçimlerle ilişkili olduğu şüphesiyle birlikte, seçimler yaklaşırken neler yapılabileceğine dair endişeleri de arttırıyor.
Türkiye’nin en önemli sorunu ve RTÜK
Hiçbir şey değişmedi
Hukuk Güvenliğine Bir Tehdit Daha
Kim Konuşacak? Kim Denetleyecek?
Beşinci Strateji Açıklandı Ama Yargıda Durum Daha Kötüye Gidiyor
Meğerse görevlerini bilmiyorlarmış
Yargı ve Siyasallaşma
Beşiktaş Belediyesi ve seçimler…
DDK’nın Yapısı ve Genişleyen Yetkileri
Sosyal medyadan hak arayışı









