Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Adnan İSLAMOĞULLARI

Adnan İSLAMOĞULLARI

Beşiktaş kurtulur mu?

Beşiktaşlılık her şeydir, Beşiktaş hiçbir şey…

Çok uzun yıllar evveldi, 12 Eylül darbesi olmuştu. Cuntanın lideri General Kenan Evren'in okuduğu bildiri ilk günlerde milliyetçiler üzerinde baskı ve zulüm işâretleri vermese de hemen akabinde anlaşıldı ki devletin sopası milliyetçilerin, ülkücülerin tepesine de inecekti, indi de…

Cezâevlerinde karıştır-barıştır uygulaması ve Mamak işkenceleri ile alâkalı dışarıya gelen havâdisler çok kötüydü. O zamanlar hakkında olumlu söylentiler dolaşan Ankara Sıkıyönetim Komutanı Recep Ergun Paşa'yla görüşmeğe gidecekti Galip Ağabey, umutluydu giderken, önceden de bir hukukları vardı… "Bu çocuklar devletine milletine adanmış çocuklar, bu çocuklar Türk milliyetçisi, nasıl revâ görürsünüz bu zulmü?" diye soracaktı.  Gitti de, sordu da…

Görüşmeden geldiğinde umutlarının boşa çıktığı, karamsarlığa dönüştüğü yüzünden okunuyordu. Görüşme nezâket ve saygı ile başlamış fakat Gâlip Ağabey'in Ankara Sıkıyönetim Komutanı Recep Ergun'a, "Sen de adam değilmişsin" sözleri ve makamı terk etmesiyle son bulmuştu. Devletin sopası ülkücülerin üzerinden inmeyecekti. Gâlip Ağabeyîn Beşiktaş'ını zor yıllar bekliyordu…

O çok zor yıllar Gâlip Ağabey'in ve o şartlarda "ben ülkücüyüm" demeye korkmayan bir avuç ülkücünün Beliktaşlılığı ile aşıldı… Cezâevlerindekiler işkencelerde adam gibiydiler,  yatarken adam gibi yattılar ve adam gibi de öldüler bâzıları…

Beşiktaş hiçbir şeydi, Beşiktaşlılık her şey…

Bugün de aynı…

Gâlip Ağabey'in Beşiktaş'ı bugünlerde de bir darbenin baskısı altında değil ama bir darbe teşebbüsünün, menfur, hain, alçakça, namussuzca  bir ayaklanmanın ardından iktidarın filikasında zor ve netâmeli günler yaşıyor…

Yöneticiler memnun durumdan… Kadrodaki futbolcular memnun durumdan… Yedekler kadroya birkaç dakika da olsa girebilmek, ilk on sekize girip  prim almak için ümitli bir bekleyişle memnunlar durumdan… Mahallenin şirret karısı gibi memnun olmayanlara saldırıyorlar…

Peki; yağmur, çamur, fırtına, kasırga, kar, tipi, sıcak demeden, şehir, kasaba, köy demeden, var demeden, yok demeden fedakârlık yapan Beşiktaşlılar memnun mu?

Memnun görünmüyorlar…

Mutlu değiller…

Beşiktaşlıların gözü geminin dümeninde, Beşiktaş'ın gözü endişeyle filikayı gemiye bağlayan iplerde…

Beşiktaşlıların gözü şampiyonlukta, Beşiktaş'ın gözü kümede tutunmada…

Başiktaşlıların gözü formasında, Başiktaş'ın gözü lâcivert takım elbiselerde…

Beşiktaşlıların gözü skor tabelâsında, Beşiktaş'ın gözü federasyonda…

Beşiktaşlılar memnun görünmüyorlar…

Mutlu değiller…

Kombine almak bir yana, Beşiktaş'ı artık televizyonda izlemekten bile geri duruyorlar...

Geri durmakla kalmıyorlar,  Beşiktaşlılığın tüm hasletleriyle, vakarıyla, idealleriyle, mâzisiyle oluşacak ve bir millî takım hassasiyetiyle kurulacak yeni millî takımda oynayabileceklerine inanıyorlar, idmanlarını eksik etmiyorlar, şampiyonluk hayallerini tâzeliyorlar, şarkılar söylüyorlar…

"Asıl olan Beşiktaşlılığımız" diyorlar…

Beşiktaş kurtulur mu?

Gâlip Ağabey'in bu soruyu sorduğu zamanlardaki endişeleri ve Beşiktaş'ın içinde bulunduğu zorluklar bugün yok. Bugün Beşiktaş'ın içinde bulunduğu bunalım bir kimlik bunalımı ve bu bunalımdan çıkmaya hiç niyetleri yok…  Yani aslında Beşiktaş'ın bizzat kendisinin kurtulmaya niyeti yok, kurtulması gerektiğini düşünmüyor… Yeni kimliğinden memnun…

Ve bu satırların yazarının Beşiktaş hakkında yazdığı muhtemelen son yazıdır bu…

Beşiktaş artık kurtulamaz…

Uzun yıllar önce bir reklâmda çocuk babasına çocukluğunun olanca saflığı ve babasına olan sarsılmaz inancıyla soruyordu:

"Baba sen şimşeği tutabilir misin?"

O şimşeğin tutulabileceğine inanan çocuklar artık yarım asrı devireli çok oldu ve hiç birisi şimşeğin tutulabileceğine inanmıyor artık…

Hiç kimse şimşeği tutamaz…

Beşiktaş kurtulamaz…

 

Yazarın Diğer Yazıları