Beyhude düşler kumpanyası

Gerçekten çok enteresan.
Eşi benzeri zor görülür bir idraksizlik, ibretsizlikle karşı karşıyayız.
Hâlâ; onca tarihi tecrübeden, her seferinde hezimetle sonuçlanmış, bir kere bile başarıyla geçilememiş onca sınavdan sonra hâlâ "Filistin ve Mescid-i Aksa davası"nın, "Müslümanların birleşmesine, toparlanmasına, İslam Birliğini kurmalarına vesile olacağını" savunanlar var. Daha fenası, buna sahiden inanıyorlar; ciddi ciddi bel bağlıyorlar.
***
Peki, hangi Müslümanlar?
***
İslam alemiyle yegane diyaloğu "Kabe ticareti" hatırına olan, Türk ürünlerine ambargo uygulayan Suudi Arabistan''daki Müslümanlar mı?
İran''daki Müslümanlar mı?
Suriye''deki Müslümanlar mı?
Türkiye''deki Müslümanlar mı?
Sudan''daki Müslümanlar mı?
Azerbaycan''daki Müslümanlar mı?
Katar''daki Müslümanlar mı?
Şii Müslümanlar mı?
Sünni Müslümanlar mı?
Selefiler mi?
Vehhabiler mi?
Taliban mı?
Haşdi Abi mi?
El Nusra mı?
IŞİD mi?
Velhasıl;
Körfez''de birbirine füze yağdıran Müslümanlar mı?
Rakka''da birbirlerinin kafasını kesen Müslümanlar mı?
Bizatihi dinlerinden olanların camilerini, türbelerini bombalayan Müslümanlar mı?
"Cihatçılara" karşı "Haçlı" yahut "Siyanistlerle" ittifak yapan Müslümanlar mı?
***
Sonradan İslam İşbirliği Teşkilatı adını alan İslam Konferansı Örgütü, tam bu sebep ve bu "hayal"le kurulmamış mıydı?
***
21 Ağustos 1969…
İsrail''in Kudüs''ü işgalinin ikinci yılıydı.
Sonradan Avustralyalı olduğu anlaşılan bir Yahudi, Mescid-i Aksa''yı kundakladı.
Selahaddin Eyyubi''nin Kudüs fethi sonrası yaptırdığı 1187 tarihli minber yandı; ki Kudüs''ün özgürlüğünü sembolize ediyordu.
Aksa Camii, büyük hasar gördü.
Kudüs ve Filistin Eski Müftüsü Şeyh İkrime Sabri''nin anlatımına göre; "Ortalık, Aksa seni çağırıyor sesleriyle inliyordu. Erkek, kadın çoluk çocuk Allahuekber sesleriyle, ağlayarak ellerinde su ve topraklarla Aksa''ya koşuyordu."
Bugün, Mescid-i Aksa''yı hedef alan saldırılara karşı "birlik oluşturması" beklenen İslam dünyası, o gün, Mescid-i Aksa''yı hedef alan o saldırıya karşı İslam Zirve Konferansı''nı toplandı. Rabat''taki konferanstan "İslam Konferansı Örgütü''nün kurulması" kararı çıktı.
1970''de, Cidde''de gerçekleştirilen ilk Dışişleri Bakanları Toplantısı''nda oluşturulan İslam Konferansı Örgütü Genel Sekreterliği kurumu, "Kudüs kurtarılana kadar" Cidde''de faaliyette bulunacaktı. Yani amaç "Kudüs''ün kurtarılması"ydı.
***
2005-2013 arası Türkiye''nin de Genel Sekterliğini yürüttüğü örgütte hangi Müslümanlar yoktu ki?
Afganistan''dan Uganda''ya, Azerbaycan''dan Yemen''e, İran''dan Irak''a, Arnavutluk''tan Pakistan''a, Endonezya''dan Suudi Arabistan''a, Birleşik Arap Emirlikleri''nden Katar''a, Kuveyt''ten Gine''ye, Lübnan''dan Mozambik''e, Türkmenistan''dan Cezayir''e, Fildişi Sahili''nden Bangladeş''e tam 57 ülke.
***
Lütfettiler; toplandılar.
***
Sonuç?
***
İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi olan Filistin (ve daha birçok ülke), İslam İşbirliği Teşkilatı''nda "Gözlemci Ülke" konumundaki Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti''ni tanımıyor!
Önceki gün ayrıntısıyla yazdım; herkesten önce "Kudüs''ü kurtarmak üzere" bir araya gelen bu ülkeler yanaşıyorlar bir bir İsrail''e…
Haklarını yemeyelim, yanaşmayanlar da oldu geçen 52 senede; Irak, Suriye, Libya… Duman edildiler Arap Baharı denilen süreçte!
***
Birincil ilişki aracı "hançer" olan İslam coğrafyasında, 52 yıldır "sözde" zaten kurulmuş olan ama filli hiçbir sonuç vermeyen "Kudüs birliği" geri dursun; Mescid-i Aksa''nın sonu da Haremi İbrahim Camii''ne benzemesin yeter!

Yazarın Diğer Yazıları