Bilirkişiler “gizli tanık” mıdır?

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun başlattığı bilirkişi tartışmasıyla ilgili konuşma yaparken, “8 bin küsur bilirkişi” den bahsetti... Bu rakamı nereden çıkardığını merak ettim ve bir bakayım dedim. Adalet Bakanlığı bünyesinde 3 Kasım 2016’da çıkarılmış kanunla kurulmuş, Bilirkişi Daire Bakanlığı var. Yurt çapında Adana, Ankara, Antalya, Bursa, Diyarbakır, Erzurum, Gaziantep, İstanbul, İzmir, Kayseri, Konya, Sakarya, Samsun, Trabzon ve Van’da yani 15 bölgede “bilirkişi listeleri” tespit ve ilan ediliyor.

Sadece İstanbul bölgesinde bilirkişi sayısı 8806... Bölgeye Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ da dahil... Ankara’da 6629, Antalya’da 1862, Bursa’da 19759, İzmir’de 3052, Diyarbakır’da 1686 bilirkişi var.

Türkiye genelinde tespit edilmiş bilirkişi sayısı belirtilmiyor ama bu rakamlara göre toplamı 50 binden fazla olmalı... (İsteyen, Bilirkişi Daire Başkanlığı’nın İnternet sayfasına girerek listelere tek tek bakıp tam sayıyı bulabilir.) Listelerde, bilirkişilerin adları da tek tek belirtilmiş. Yani gizli bilgi değil... Bu duruma göre bilirkişiyi ifşa etmek diye bir suç da yok!

Yönetmeliğe göre bilirkişiler, ayda en çok 30 dosyayı inceleyebiliyor. Seri davalarda bu dosya sayısı en fazla 60’a kadar çıkabiliyor. Son güncellemeye göre bilirkişilere dosya başına, dosyanın niteliğine göre 1600 ile 4200 lira arasında ücret veriliyor.

Ortalamasını alırsak, bu rakamlara göre bir bilirkişi ayda 90 bin lira kazanabiliyor...

Bilirkişi atanmak için “bilirkişilik eğitimi”nden geçmek de şart.

***

Yıllar önce ayaküstü tanıştığım ak saçlı bir kişi, yargı ile ilgili değerlendirmeler yapmış ben de ne iş yaptığını sormuştum. Asıl mesleğini söylememiş; “bilirkişiyim” demişti... Bu konuşmadan, bilirkişiliği artık bir meslek saydığını fark etmiştim...

Konuyla ilgili, “Yargıda bilirkişilik ve bilirkişilik kanunu hakkında görüşler” başlıklı ve Çelik Ahmet Çelik imzalı inceleme yazısında Anayasa’ya açıkça aykırı olan “Bilirkişilik Kanunu” ile bilirkişiliğin sorun haline getirildiği, bir kaos ortamına girildiği; amacı aşan, akla ve mantığa aykırı uygulamalarla yargıçların elinin kolunun bağlandığı belirtiliyor.

Yazıdaki ana fikirler şöyle:

*Kısa bir eğitimle “uzman” ve “bilirkişi” olunmaz. Gerçek uzmanın bilirkişilik eğitimine gereksinimi yoktur. Mesleğinde yükselmiş, eserleriyle tanınmış, toplumun saygısını kazanmış uzmanların ve akademisyenlerin bilirkişiliğe kabulü için “eğitimden geçmeleri” koşulu, tam anlamıyla bir akıl tutulmasıdır. Zaten bu gibi saygın kişiler bilirkişiliğe asla başvurmamaktadır. Mahkemeler gerçek uzmanlardan yoksun bırakılmamalıdır. Bunun için, onların bilirkişiliğe başvurmaları beklenmemeli; saygın bir biçimde bilirkişilik yapmaları istenmeli, kabul edenler listelere alınmalıdır.

*Yargıçların bilirkişi seçiminde büsbütün özgür olmaları, diledikleri kişiyi bilirkişi olarak atamaları gerekli değil midir? Yargıçların, Bilirkişilik Kanunu’na göre, her yıl için önceden hazırlanmış “bilirkişi listeleri”nden atama yapmak zorunda bırakılmaları doğru mudur?

*Bilirkişilik, bağımsız bir meslek olmadığına göre, başvuran kişilere "bilirkişilik eğitimi" verilmesi ve bu kişilerin sınavdan geçirilmesinden sonra, tıpkı Bakanlığa personel alır gibi bu kişilerin bilirkişi listelerine alınması doğru bir uygulama mıdır? Böyle, eğitim verilmiş kişiler "uzman" mı sayılacaktır?

*Anayasa’daki yargı ve yargıç bağımsızlığına aykırı olarak, yürütmenin bilirkişileri atayarak yargıyı denetim ve baskı altına alması doğru mudur?

*Adalet Bakanlığı çatısı altında Bilirkişilik Bölge Kurulları tarafından düzenlenecek, eğitimden ve sınavdan geçirilmiş uzmanlıkları tartışmalı kişilerden oluşan listelerden bilirkişi seçilmesinin zorunlu tutulması, yargı bağımsızlığına aykırı, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve yargıçlara emir ve talimat verme, tavsiye ve telkinde bulunma niteliğinde değil midir?

*Bu konuda, değerli hukukçu Yargıtay Onursal Üyesi Çetin Aşçıoğlu “Bilirkişi seçimi konusunda yargıçlara sorumluluk özgürlüğü tanınmaması, yargıç kimliğini yozlaştırır” uyarısında bulunmuştur.

***

Toparlayalım... Adalet Bakanlığı’nın yani yürütmenin seçtiği, eğittiği, atadığı bilirkişiler, hazırladıkları raporlarla, yürütmeden tamamen bağımsız olması gereken hâkimlerin kararlarına etki etmektedir.

Bilirkişi listelerini Adalet Bakanlığı yayınladığına göre, bilirkişiler, gizli tanık değildir ki yayın yoluyla ifşa edilmeleri suç olsun?

Yazarın Diğer Yazıları