Binali Yıldırım ve YSK

Tarafsız Bölge'de ilk defa değişik bir görüş dillendirildi. Partilerin kesin aday listeleri teslim edildikten sonra gözler Yüksek Seçim Kurulu'na çevrilecek. Bilindiği gibi 19 Şubat teslimat için son gün. Ondan sonra kimi adaylara itiraz süresi resmen başlamış olacak. YSK kararlarının kesin olduğu hükmü yasalarla garanti altında.

Bu görüşü ortaya atan isim ise Nazif Okumuş'tu. Hatta adayların tespiti ve bildirimi için o tarihe kadar, YSK üyelerinden en az birinin, demeç vererek "ihsas-ı rey"de bulunmasını önerdi. Teklif güzel ama bu konuda iyimser değilim. İstenilen kararın çıkması olasılığı binde bir ihtimalin altında. Kaldı ki, görev süreleri bir yıl daha uzatılan mevcut YSK heyetinin ne karar verebileceğini tahmin edebiliyoruz.

Muhalefete göre bu uzatmanın arkasında iktidar yakınlığı yatıyor. İtirazlar arasında geçmişten pek çok uygulama var. Mesela "mühürsüz zarflardan çıkan oyların geçerli kabul edilmesi" en önemlisi.

Geçmişten bir örnek

YSK'nın aldığı ve daha sonra değiştirdiği pek çok kararı da var. Örneğin 2011 seçimlerine bağımsız girmek isteyen bazı BDP'lilerin baş vurusu reddedildi. Çıkan olaylar sonrası YSK "tekrar baş vurmaları hâlinde seçime girebilecekleri" dönüşünü yapmıştı. Örnekler çok fazla. Bugün bir tanesi ile yetineceğim.

Tarafsız Bölge'deki konuşmacılardan biri CHP'li Muharrem Erkek'ti. Ona göre "Türkiye'yi anayasasızlaştırma dönemi başlatıldı." Devamla "İstanbul'da seçimi kaybederlerse, TBMM Başkanlığı'nı da elden kaçırmayalım düşüncesindeler." dedi.

Çelişkiler

Aynı programda Mustafa Balbay'ın laf cambazlıkları devam etti. Ak Parti sözcülerinden gazeteci Zafer Şahin, dersine iyi çalışmıştı. Kendi ideolojisi açısından başarılıydı. Çözemediğim isim Av. Alaaddin Varol'du. Aynı konuda işine geldiklerine destek verdi gelmeyenlere karşı çıktı. Zaman zaman "Anayasa'nın kanunlardan önce geldiği" gerçeğini dahi inkâr etti. Bu kadar çelişkiyi anlamak mümkün değil.

Varol, Ak Parti'den istifa ettirilenlerin yerine yeni başkanların seçimle geldiğini savundu. Sadece buna gülebildim. Bunlar "tek seçici" tarafından belirlenmedi mi? Erdoğan'ın onay vermediği kimsenin göreve getirilmeyeceğini bilmiyor mu?

***

Uyuyanlar

Bir ara Halk TV'nin ana haberlerine takıldım. Lale Özan Arslan'ın konuğu Fikret Bila idi. Hürriyet'in eski yayın yönetmeni Türk-ABD ilişkilerini yorumluyordu. Saat 20.20 ve söylediklerine bakın; "Yarın ABD heyeti Türkiye'ye gelecek." Yetmedi "Yarın gelecek heyetin elinde harita olduğu söyleniyor." şeklinde devam etti.

Bila bu sözleri söylerken sözünü ettiği Amerikalıların uçağı tam 4,5 saat önce Ankara'ya inmişti. Haydi haber takibini unuttu diyelim. Ancak bu kadarı biraz fazla değil mi? Peki karşısındaki sorgucu Arslan da mı ayakta uyuyordu? Ona fazla şaşırmadım. Hayret ettiğim, geçmişi önemli görevlerle dolu Fikret Bila'nın düştüğü durum!

***

Tekrarlar serisi

TV-8'de dökülme devam ediyor. Ne yaptıkları belli değil. Ellerinde tek doğru dürüst yayın kaldı; "O Ses Türkiye". Yılbaşı sonrası eski yıla vedadan kalanlar ekrana sürüldü. Yeri geldi geçmişten bir hatayı belirteyim. Gençliğimizin önemli şarkısı "House of the Rising Sun"ın altına anonim yazılmasını yadırgamıştım. En azından efsane grup "The Animals" konulmalıydı. Bu hatalar bir değil. Burhan Bayer'in bestesine İbrahim Tatlıses bile diyorlar... Alt yazılara biraz daha dikkat.

Birkaç gün Jet Sosyete ve en az dört kez yayınlanmış filmlerle idare ettiler. Hedef belli, Survivor'a kadar vakit geçirmek. TV-8 de diğer ekranlar gibi kendisine mazeret buldu. Reklam bütçelerinin ilanı ve dağıtımı. Ekonomideki kemer sıkma, şirketlerin ayırdığı reklam bütçelerini de küçülttü. Bakmayın siz Tarkan'ın yaptığı anlaşmaya. Parayı veren yabancı şirket. Herkes hesabını kısıtlamaya göre ayarlamalı.

Bir başka konu

Yeni dizilerin başlatılmamasının sebebi de bundan. TRT bu bakımdan avantajlı. Önceliği Vuslat'a vererek dizileri birer birer ekrana sürmeye başladı. Yeni diziyi aynı gece tekrarında seyrettim. O kadar karışık ki, anlamakta zorlandım. Mafyayla dinî objelerin harmanını çok kimsenin anladığını sanmıyorum. Bu hâliyle seyirci toplaması güç. Sonra düzeltilir mi, öncelik senarist Betül Yağsağan'da olmak üzere, yapım ekibinde...

GÜNÜN SÖZÜ

İnsanların ne kadar kötü olduğunu görmek beni şaşırtmıyor, fakat bu yüzden hiç utanmadıklarını görünce hayretler içinde kalıyorum. Goethe

 

 

Yazarın Diğer Yazıları