Binlerce gazeteci basın yasasından çalıştırılmazken tiyatrocu Berna Laçin nasıl basın kartı aldı. Medyanın sicil amiri Eray Erollu açıkladı

Binlerce gazeteci basın yasasından çalıştırılmazken tiyatrocu Berna Laçin nasıl basın kartı aldı. Medyanın sicil amiri Eray Erollu açıkladı

Türkiye''de gazetecilik mesleğinin yöneticiler ve patronlar tarafından ne duruma düşürüldüğü bir kez daha ortaya çıktı. 30 yıl önce bir çocuk programı sunan, sonra da blog yazarlığı yapan Berna Laçin''in Basın Kartı sahibi olduğu ortaya çıktı.
Yüzlerce, binlerce haberci ve basın çalışanı o kartı almak için sırada beklerken, asıl mesleği tiyatrocu olan birini 212 sayılı Basın İşçileri Kanunu’nu kapsamında sigortalı olup, bu kartı aldığı medya dünyasında bomba gibi patladı. 
Yılların gazetecilerinin bu kartı almak için gerek arazide, gerek gazete veya TV bünyelerinde çalışmadığı kademe ve görev yoktur bunu biliyor musunuz? 
Oysa, günümüz patronları özellikle yeni başlayan arkadaşları fikir işçilerinin yasası olan 212‘den değil, normal işçi sigortası 1475''ten sigorta yaptığını.
Tabii bu yasadan sigortalı yapılan gazeteciler veya televizyon çalışanları asla eskiden Sarı Basın Kartı denilen Turkuaz Basın Kartı’na asla sahip olamıyorlar.
Oysa, özellikle devlet büyükleri veya Lig maçları gibi olayları takip etme görevleri bulunan muhabir ile kameramanların akredite olması için Basın Kartları''nın olması gerekiyor.
Ve acı bir gerçektir ki bir kısmının bu kartı yoktur, hatta çoğunun yoktur. Çünkü, patron emiriyle veya kifayetsiz yöneticiler yüzünden haksız bir şekilde 212 fikir işçileri Yasası''ndan değil de normal işçilerin kadrosundan sigorta yapılmıştır. 
Daha da acı bir gerçek ise bir kısmının ise sigortası bile yoktur…
Kendilerini verilen “Kurum kartları” ile habercilik yapmaya çalışmaktadırlar…  
Durum böyle iken bir gün bile gazetecilik yapmamış tiyatrocuların, eski hakemlerin Basın Kartı taşıması medyanın içler açısı halini göstermesi bakımından manidardır.
Torpilin ve arktan varsa kaparsın Basın Kartını
Garibin biri hep “Aaah ah! Arkam, arkam..” diye bağırırmış. 
Sormuşlar “Neden hep ‘Arkam’ diye bağırıyorsun” diye..
“Eğer arkam olsaydı, böyle garip olur muydum? O yüzden ‘arkaaam, arkam’ diye bağırıyorum” diye yanıt vermiş gariban..
Kıssadan hisse, ne demişler, adamını bul, adamanı bulamazsan madamını bul…
Basın kartı taşımak için bunlar yeterli mi?
30 yıl önce bir çocuk programı sunan ardından da çeşitli ulusal gazetelerde blog yazarlığı yapan Berna Laçin''in de korona virüs açısında öncelikli birçok kesim tarafından hayretle ve ibretle karşılandı.
Haberciliğin en ön safında savaşan, intihardan yangınına, cinayetten kazasına, çatışmasından spor olaylarına, spor olayından her türlü siyasi gelişmeye, ekonomiden veya magazin ve kültüründeki gelişmeleri takip edebilmek, en iyi fotoğrafı ya da görüntüyü çekebilecek için ter döken insanlara yapılan bu haksızlığa karşı susmak ‘Ahlak’ değildir, ahlaksızlıktır…. 
Berna Hanım’a sorulacak bir sorumuz vardır.
Bu kartı siz hangi hakla aldınız…
Diyecek ki, “Ben bir basın mensubuyum. Blog yazarıyım. 212 sayılı yasadan sigortam var.”
İyi de, biz sizi haber yolunda hiç görmedik,
ne bir gazete sayfası yapılırken ne de gazete koridorlarında koşuştururken.
Demememiz o dur ki,
aynı yollardan geçmedik,
aynı sulardan içmedik.
kaderde tasa sizi hiç görmedik...
Birçok gerçek haberci arkadaşımız bu kartı alamamışken hatta 212’yi Fikir İşçileri Yasası’ndan kadrolu olarak çalıştırılmazken, Berna Hanım basına sızarak Basın Kartı’ almış…
Aşısını da oldu, tebrik ederiz….
Unutmayalım ki TV’lerde çocuk programı sunmak gazeteci olmak için yeterli değildir.
Öğretmenler, askerler, polisler, kuryeler, market, banka çalışanları gibi risk taşıyan diğer meslek gurupları da varken, SADECE BASIN KARTI taşıyanlara aşı hakkı tanınması da ayrı bir skandaldır.
Ya basın kartını yukarıdaki nedenlerden dolayı alamamış olanlar ile 212 olup sıra bekleyen insanlar ne olacak?
Ya da gazete veya televizyonlarda çalışıp her gün işe gitmek zorunda kalan diğer birimlerde çalışan insanlar ne olacak?
Böyle bir ayrımcılık olur mu?
Bu da bir nevi kul hakkı yemek değil mi?
Anlaşılan, Sağlık Bakanlığı, turkuaz renkli basın kartı taşıyan gazetecileri aşı takviminde öncelikli saymasının yankıları epey sürecek…
Oyuncu Berna Laçin''in twetter hesabından "Ben Biontech aşımı oldum darısı herkesin başınaaaaaaaaaaaaaaa. Şemsiye çikolatayı hakettim" paylaşımı Türkiye’de “adamını bul” ya da eskilerin deyimiyle “Yeter ki arkanda dayın, amcan olsun” sözünü akıllara getirdi…
Bir büyük soruyu da bu hanımefendiyi 212 sayılı yasadan sigorta yapan ve Basın kartı almasına neden olan gazeteye soruyorum.
Siz emrinizde veya bünyenizde çalıştırdığınız ve 212 yapmadığınız, kadrosuz ya da 1475’ten sigorta yaptırdığınız onca haberci – gazeteci varken hangi hakla Berna Hanım’ı basın çalışanı olarak sigorta yapıp Basın Kartı aldırttınız.
Hiç utanmaz mısınız…
Yaptığınız bu haksızlık yüzünden, siz de bu mesleğin utancısınız ve öyle kalacaksınız…
Bunu da sizin sicilinize hiç çıkmamak üzere yazdık, bilesiniz….
Eray Erollu
Medyanın Sicil Amiri

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları