İstanbul'un tarihi semtlerinden biri olan Azapkapı'da yer alan Saliha Sultan Çeşmesi, şehrin tarihi dokusunu yansıtan ve Lale Devri'nin zarif estetiğini gözler önüne seren önemli bir yapıdır. I. Mahmud'un annesi Saliha Sultan'ın emriyle inşa edilen bu çeşme, Osmanlı döneminde hem su ihtiyacını karşılamak hem de estetik ve mimari bir değer olarak şehre katkıda bulunmak amacıyla yapılmıştır.
Binlerce İstanbullu her gün önünden geçiyor! İşte Saliha Sultan Çeşmesi’nin ilginç hikayesi
Azapkapı Saliha Sultan Çeşmesi, İstanbul'un göbeğinde her gün binlerce kişinin geçtiği Lale Devri’nin temsil yapılarından biridir. Peki, bu tarihi yapının ilginç hikayesini biliyor musunuz?
Çeşmenin hikayesi, bir halk efsanesine dayanmaktadır. Rivayete göre, su getirirken testisini kıran küçük bir kız çocuğu, dönemin Valide Sultan'ının dikkatini çeker. Bu kız çocuğu, daha sonra Saliha Sultan adıyla padişah zevcesi ve annesi olur.
Saliha Sultan, yaşadığı bu acı dolu anı asla unutmayarak, o basit çeşme yerine bölgenin ihtişamına uygun, detaylı taş işçiliği ile süslü bir çeşme yapılmasını arzular. Oğlu I. Mahmud tahta çıktığında, annesinin bu dileğini gerçekleştirmeye karar verir ve dönemin ünlü mimarı Kayserili Mustafa Ağa'ya zarif bir çeşme yaptırır.
Azapkapı Saliha Sultan Çeşmesi, tarihsel süreç içerisinde koruma ve onarım çalışmaları görmüş, 1953'te geniş kapsamlı bir restorasyon gerçekleştirilmiş ve 2005 yılında yeniden onarılmıştır. Ancak, kentleşmenin ve trafiğin artması nedeniyle, çeşme zamanla "meydan çeşmesi" olma özelliğini kaybetmiştir.
Bugün, Azapkapı Saliha Sultan Çeşmesi, modern şehir yaşamının etkisiyle yoğun trafiğin gölgesinde kalmış olsa da, İstanbul'un tarihi ve kültürel mirasının önemli bir parçası olarak kabul edilmektedir. Tarihi değerlerin korunması ve tanıtılması için daha fazla çaba sarf edilmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Bu çeşme, geçmişten günümüze uzanan bir hikayesiyle, şehrin sosyal ve kültürel hayatında önemli bir yere sahip olmuştur ve gelecek nesillere aktarılması gereken bir miras olarak önemini korumaktadır.
Azapkapı Saliha Sultan Çeşmesi, İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde bulunan ve Lale Devri'nin sonrasında I. Mahmud'un annesi Saliha Sultan tarafından yaptırılan tarihi bir çeşmedir. 1732 ya da 1733 yılında inşa edilen bu çeşme, Sokollu Mehmet Paşa Camii, Saliha Sultan Sıbyan Mektebi ve Yeşildirek Hamamı ile birlikte bir külliye oluşturması amacıyla tasarlanmıştır.
Çeşmenin yapımına dair bir halk hikayesi bulunmaktadır. Bu hikayeye göre, su getirirken testisini kıran küçük bir kız çocuğu Vâlide Sultan'ın dikkatini çeker ve saraya alınır. Zamanla bu kız, Saliha Sultan adıyla padişah zevcesi ve annesi olur. Saliha Sultan, yaşadığı bu olayı unutmayarak, bölgeye ihtişamlı bir çeşme yaptırmak ister ve oğlu I. Mahmud tahta çıktığında bu dileği yerine getirilir.
Çeşme, tarihsel süreç içerisinde çeşitli koruma ve düzenlemelere uğramış, ilk olarak 1953 yılında geniş kapsamlı bir şekilde restore edilmiş ve son olarak 2005 yılında onarılmıştır. Ancak, kent içindeki konumunun ve yaşanan yoğun trafiğin etkisiyle, çeşme "meydan çeşmesi" olma özelliğini kaybetmiştir ve bu durum, görsel anlamdaki algısını da değiştirmiştir.
Azapkapı Saliha Sultan Çeşmesi, günümüzde Vakıflar mülkiyetine aittir ve kentsel sit alanı olarak tescillenmiş bir kültür varlığıdır. Çeşmenin en dikkate değer özelliği, esas cephesinde mermer üzerine kazılan kabartma işlemeleridir. Bu işlemelerde zengin dal kıvrımları, çeşitli çiçekler, stalaktitler, çanaklardan çıkan fidanlar ve meyvelerle süslenmiştir ve bu taş bezemeler arasında uzun kitabe metinleri de yer almaktadır. Azapkapı Sebili'nin taş tezyinatı, Lale Devri üslubunu yansıtan ve Batı sanatından sızmış bazı unsurları da içeren zengin bir motif koleksiyonuna sahiptir.
Azapkapı Saliha Sultan Çeşmesi, İstanbul'un tarihi yapılarından biri olup, 18. yüzyılın meydan çeşmesi ve sebil birleşiminin en güzel örneklerinden biridir. 1732-33 yıllarında Hassa Mimarbaşı Kayserili Mustafa Ağa tarafından inşa edilen bu çeşme, Lale Devri üslubuyla dikkat çeker.
MİMARİ ÖZELLİKLERİ
• Rokoko üslubu: Çeşme, Rokoko üslubunda tasarlanmıştır ve bu tarzın tipik özelliklerini taşır.
• Dört yüzlü yapı: Tümüyle mermerden yapılmış olan çeşme, dört yüzlü bir yapıya sahiptir ve her bir yüzünde su akıtan musluklar bulunur.
• Zengin taş işçiliği: Çeşmenin ön cephesi, bitki motifleri, varaklar ve kalem işi bezemelerle süslenmiştir.
• Geniş saçak ve kubbeler: Çeşme ve sebilin korunmasına yardımcı olan geniş ve işlemeli saçaklar ile üzerinde irili ufaklı kubbeler bulunur.
• Merkezi büyük kubbe: Yapının merkezindeki kasnaklı büyük kubbe, sekiz küçük kubbe ile çevrilmiştir ve sebilin üzerine orta boy bir kubbe oturtulmuştur.
Bu mimari özellikler, çeşmenin estetik değerini artırmanın yanı sıra, dönemin sanat anlayışını ve mimari zevkini de yansıtmaktadır. Azapkapı Saliha Sultan Çeşmesi, günümüzde de İstanbul'un tarihi ve kültürel mirasının korunması ve tanıtılması açısından büyük önem taşımaktadır.
Azapkapı Saliha Sultan Çeşmesi, İstanbul'un tarihi ve kültürel zenginliklerinden biri olarak, pek çok ilgi çekici detaya sahiptir.
ÇEŞME HAKKINDA BAZI EK BİLGİLER:
• Konumu: Çeşme, İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde, Atatürk Köprüsü'nün kuzey ucunda, Yolcuzade İskender Caddesi ile bu caddenin altından geçen yolların oluşturduğu bir kavşak meydanında yer alır.
• Tarihi: Çeşme, Lale Devri sonrasında I. Mahmud'un annesi Saliha Sultan tarafından 1732 ya da 1733 yılında yaptırılmıştır.
• Mimari: Çeşme-sebilin ön cephesi, muhteşem güzellikteki bitki motifleriyle bezenmiştir ve beş köşeli bir plana dayanmaktadır.
• Çevresi: Çeşmenin batı tarafında Mimar Sinan tarafından inşa edilmiş 1577 tarihli Sokollu Mehmet Paşa Camii, doğusunda ise Yeşildirek Hamamı bulunmaktadır.
• Kültürel Miras: Çeşme günümüzde Vakıflar mülkiyetine aittir ve kentsel sit alanı olarak tescillenmiş bir kültür varlığıdır.
Bu çeşme, tarihi ve estetik değeriyle İstanbul'un en dikkat çekici yapılarından biri olmayı sürdürmektedir ve şehrin sosyal ve kültürel hayatında önemli bir yere sahiptir.
ÇEŞME HAKKINDA DAHA FAZLA EFSANE VEYA HİKAYE VAR MI?
Azapkapı Saliha Sultan Çeşmesi hakkında ilginç efsaneler ve hikayeler bulunmaktadır. En meşhur hikaye, çeşmenin yapımına ilham veren bir olaya dayanır.
Rivayete göre, IV. Mehmed'in eşi ve II. Mustafa'nın annesi olan Emetullah Gülnûş Vâlide Sultân, Azapkapı civarında dolaşırken, kırık bir testi ile çeşme başında ağlayan küçük bir kız çocuğunu görmüş. Çocuğa yardım etmek isteyen Vâlide Sultân, ona bir miktar para göndermiş, ancak çocuk, testinin parası için değil, vazifesini yerine getiremediği için ağladığını söylemiş.
Bu içtenlik ve masumiyet karşısında etkilenen Vâlide Sultân, çocuğu saraya alarak himaye etmiş. Zamanla bu kız, II. Mustafa ile evlenerek Sâliha Sultân olmuş ve çocukluğunun geçtiği Azapkapı'da bir çeşme ve sebil yaptırmak istemiş.
Oğlu I. Mahmud Han'ın tahta çıkmasıyla, bu dileği gerçekleşmiş ve 1732 yılında, Lale Devri'nin zarif estetiğine uygun detaylı taş işçiliği ile süslü bir çeşme yapılmış.
Bu çeşme, hem su ihtiyacını karşılamak hem de estetik ve mimari bir değer olarak şehre katkıda bulunmak amacıyla inşa edilmiş ve zamanla İstanbul'un tarihi ve kültürel mirasının önemli bir parçası haline gelmiştir.
Ancak, modern şehir yaşamının etkisiyle, bir zamanlar sosyal ve kültürel hayatın bir parçası olan bu çeşme, artık yoğun trafiğin gölgesinde kalmış ve "meydan çeşmesi" olma özelliğini kaybetmiştir.
Bu hikaye, çeşmenin sadece bir su kaynağı olmanın ötesinde, bir zamanlar bir topluluğun sosyal ve kültürel yaşamının merkezi olduğunu ve bugün bile İstanbul'un tarihi dokusunu yansıtan önemli bir yapı olduğunu göstermektedir.
Saliha Sultan Çeşmesi, tarihi değerlerin korunması ve tanıtılması için daha fazla çaba sarf edilmesi gerektiğini hatırlatıyor.