Üniversitelerde ders olarak okutulan "Kriz yönetimi"nde sınıfta kalıyoruz. Sadece bazı vatandaşlarımızın duyarsızlığı, vurdum duymazlığı değil, eğitim seviyesi yüksek bazı siyasiler, bürokratlar ve gazetecilerde "Fikri takip"ten yoksun olduğu için iyi sınav veremiyoruz. Daha bir kaç ay önce sahibi olduğu hastahaneler ve üniversiteye devletin en kıymetli bina ve arazilerini tahsis etmekle kınanan, eleştirilen Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca, corona ile mücadele konusunda yere göğe sığdırılamıyor. Bazı muhalif isimler bile Koca'ya güzellemeler yağdırıyor. Oysa Bakan, TBMM'de ettiği yemini yerine getirmeye çalışıyor. Üstelik önlem almak da üçüncü dünya ülkelerinin gerisinde kaldığı için eleştirilmeli ve hatta soruşturma geçirmeli.

Siyasal İslamcıların gerçek anlamda "Devlet bilinci" olmadığı için devlet yönetimini de "Ticari ünite" olarak görmesi normal. Toplanan kurbanların sucuk yapılıp satıldığına hepimiz şahit olduk. "İyi işletmeci devleti de işletir" mantığı ile hastahane sahibi Sağlık Bakanı, Özel Okullar sahibini Milli Eğitim Bakanı, oteller zinciri sahibini Turizm Bakanı yapınca her şey güllük gülistanlık olmuyor işte... Dedik ya "Kriz yönetimi!.."

Günlük 3-5 twit atıp, medyanın karşısına geçen Bakanın neresi başarılı... Dünyada salgın başladığında en basit önlemlerde neden geç kaldığı sorulmuyor. Suudlar Kabe'yi kapattı bizimkiler Umreden gelenleri evlerine yollayıp "Aman çıkmayın" diyor. Umreciler de evde mevlid okutup, misafir kabul ediyor. Milli Eğitim Bakanı, okulları geç bile tatil etti. Hazırlıksız yakalandı. Eğitim ve sınavların ne olacağı halen netleşmiş değil. Turizm Bakanı sezonu Nisan sonunda açacaklarını vurguluyor. Yıllık 50-60 milyar dolarlık sektörde çalışanların, üreticilerin durumu ne olacak? Cevap yok!..

İslamcı ideolojinin FETÖ'nün soru çalması gibi taklitçilik anlayışı da meşhurdur. Ne de olsa "Milli görüş gömleği"ni çıkardılar. Oysa merhum Erbakan "Sizi gidi taklitçiler" diye kızardı. Bakıyoruz da devlet erkini elinde tutanlar taklitçiliğe soyunmuş. İyi iş elbette taklit değil aynı zamanda "Takdir" edilir. Madem taklit ediyorsun devletten önce önlem alarak tüm Türkiye'ye örnek olan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'a teşekkür ederek söze başla... Sağlık Bakanı ilk günler "Çok şükür bizde vaka yok" açıklaması yaparken, Mansur Yavaş başkentte dezenfekte işini ilk başlattı. Stadyumlar, AVM'ler, otobüs, minibüs, taksi ve iş yerlerini gece-gündüz ilaçlatarak önlem alırken, hükümet yetkilileri İtalyanlar gibi "Paniğe gerek yok" diyordu.

Virüse karşı en basit önlem şüphesiz hijyen-temizlik elbette su ile yapılır. Yavaş, vatandaşların su faturasının ertelendiğini gerekirse indirim yapılacağını diledikleri kadar su kullanmalarını söyledi. Aradan bir hafta geçince iktidar partisinin Genel Başkan Yardımcısı ve Yavaş'ın seçimdeki rakibi Mehmet Özhaseki tamim yayınlayarak belediyelerin su faturasını ertelemesini istedi. Mansur Yavaş, başkentte okulları ilaçlamak istediğinde Milli Eğitim izin vermemişti. Ancak Umreden dönenleri öğrenci yurduna yerleştirmek için Yavaş'tan dezenfekte olmuş otobüs istediler.

Virüsün en fazla etkilediği kesim 65 yaş üzeri. Mansur Bey günler öncesinden bu kesimin toplu taşıma araçları kullanmayıp evlerinde oturmasını aksi halde ücretli hale getireceği beyanında bulundu. Devleti yönetenlerin 5 gün sonra aklına geldi.

Ankara'yı yöneten Mansur Yavaş'ın yaptıklarını ard arda yazsak ciltler dolusu kitap çıkar. Hükümetin bu konudaki geç kalışını incelesek beş katı fazlasını yazarız. Demek ki neymiş belediyecilik "Gerçekten gönül işiymiş!" Yıllardır imar rantı ve ihale yolsuzlukları ile trilyonları götürenlerin öğreneceği çok şey varmış. Mansur Bey gol atmaya, yol göstermeye devam ediyor. En fazla risk altında bulunan sağlık çalışanlarına ücretsiz ulaşım imkanı sağladı bakalım hükümet bu konuda ne zaman adım atacak. Sağlık çalışanları ve Sayın Mansur Yavaş'ı alkışlıyoruz... Virüse karşı dua isteyen diyanet işlerini işgal edenleri de Allah'a havale ediyoruz.