Bir başarı hikayesi

Pazar akşamı saat 19:30… Türk milletinin yüreği ezici bir çoğunlukla Kadın Voleybol Milli Takımımız için atıyor. An bu an. Vakit bu vakit. Özellikle yarı final geçildikten sonra sosyal medyada tweetler atılmış. Övgü ve gayret teşvikleri yapılmış… Hem takımımız hem taraftarımız psikolojik olarak finale hazır.

Nitekim bu ruh haliyle başlanan 1. sette "özgüvenleri adeta gözlerinden fışkıran" kadın millilerimiz 25-17'lik avantajlı bir skorla maçın birinci setinde Alman voleybolcuları adeta şoka soktular. Kendilerine Filenin Sultanları denilen bu muazzam ekip, Hollanda'da oynanan Almanya finali ile "modern Türk kadınının başarılı olduğu bir sınavı şerefle tamamlayarak" Türkiye'de diğer spor branşlarında sık rastlamadığımız bir hamle ile dünyanın eksenine oturmayı başardı.

Tv'de karşılaşmayı anlatan bayan spiker Başak Koç sık sık, "Takım olmayı başaran bir Türkiye" ifadelerini kullanırken, ben de hatırlatmalıyım ki Kadın Voleybol Milli Takımımızın inkar edilemez ve geçmişten gelen bir hikayesi ve bu hikayenin kahramanları vardı. 2003 yıllarına dayanan bu hikaye, "Filenin Sultanları" unvanın da alındığı Avrupa Voleybol Şampiyonası'nda Polonya ile ilk defa final oynandığı zaman başlamıştı. İşte bugün "Tokyo olimpiyat vizesini alan" Türk Kadın Voleybol Milli Takımı, ilk Avrupa ikincisi olduğu o müsabaka ile takım olmaya adımı atmış ve "Filenin Sultanları" unvanını da orada almıştı.

İşte o Filenin Sultanları 2003'ten bu yana inanç ve istikrarla sürdürdüğü bu onur mücadelesinden şerefle çıkmışlar. 24 Temmuz - 9 Ağustos arası Tokyo Olimpiyat Oyunları'nda aynı hırs, inanç ve mücadele ile Türkiye'yi yine şerefle temsil edeceklerdir. Bu başarı serüveninin yüreği Türkiye için atan diğer branşlardaki sporcularımız, federasyonlarımız ve yöneticilerimiz içinde bir örnek teşkil etmesini gönülden diliyorum.

***

Türk kadınının bu başarısının Atatürk'ün cehalete karşı verdiği çağdaşlık mücadelesine bir örnek teşkil edecek şekilde, spor tarihindeki yerini alacağına şüphe duymuyorum. Bu esnada Filenin Sultanları'nın bu hikayesinde 2003'ten bu yana yadsınamaz emek ve katkı sahibi rahmetli Kadın Voleybol Milli Takımı Başantrenörü Deniz Esinduy'a, Reşat Yazıcıoğulları'na, rahmetli Cengiz Göllü'ye, Ahmet Gülüm'e, Ünal Karabıyık'a, Mehmet Akif Üstündağ'a, Faruk Eczacıbaşı'na, Bülent Eczacıbaşı'na ve Mehmet Ali Aydınlar beye tebrik ve teşekkürlerimi, dönemin Spor Teşkilatı Müdürü olarak sunuyor, Tokyo Olimpiyat Oyunları'na katılacak Kadın Voleybol Milli Takımımız ve teknik heyetine ve de Hollanda'daki soydaşlarımıza helal olsun diyorum.

NOT: Finansal sıkıntıdan kurtulmak için gayret sarf eden spor kulüplerimiz başarmak için önce iletişim yöntemlerini gözden geçirmelidir.

 

Yazarın Diğer Yazıları