Bir "beka" kurtarıcısı olarak "örtülü ödenek"

Hiçbir bürokratik süreçten geçmeyen, devletin hiçbir organının kontrol ve denetimine tabi olmayan, kullanılması için TBMM, hazine veya Sayıştay onayı gerekmeyen "örtülü ödenek" harcamaları, Nisan ayında "bütün zamanların" rekorunu kırarak 403 milyon TL olmuş.

***

Bugüne kadar hiç bir arada görmediğim, hayatın olağan akışı içinde de görebileceğimi düşünmediğim, dolayısıyla bir çırpıda "değer" de biçemediğim bu meblağı zihninizde canlandırmaya çalışırken siz de benim gibi zorlanıyor olabilirsiniz diye Milli Piyango'dan kopya çektim.

Her ne kadar sözelci ve rakamlara mesafeli de olsam, okuru için saçını süpürge etmeyi şiar edinmiş bir yazar olarak erinmedim, 2019 yılı büyük ikramiyesini baz alarak küçük bir denklem kurdum…

Buna göre, iktidarın bir aylık örtülü ödenek harcamasıyla;

280 bin adetten fazla Cumhuriyet altını alınabiliyor…

İstanbul Bağdat Caddesi'nde114 adet daire satın alınabiliyor (ki, 790 bin liradan fazla aylık kira geliri demek bu) !

Bankaya faize yatırsanız, günde 250 bin lira, yılda 95 milyon liradan fazla kazandırabiliyor…

Ortalama 250 adet Mercedes S400 satın alınabiliyor…

Ortalama 285 ticari taksi plakası satın alınabiliyor (ki, aylık 823 bin lira gelir demek bu da)!

710'dan fazla kamyon satın alınabiliyor (ki, 7,125 milyon aylık gelir demek)!

Falcon Jet filosu kurulabiliyor…

***

Örtülü ödenekte kırılan "bütün zamanların rekoru"nun, sıradan insanların, sıradan akıllarının kesebildiği "karşılığı" üç aşağı beş yukarı böyle olunca tahayyül etmek zor oluyor:

İktidar sahipleri, şu "kesinlikle var olan ama tam olarak olup olmadı bilinmeyen(!)" ekonomik kriz ortamında, bu yoklukta, böyle dev bir bütçeyi hangi "gizli" ve "önemli" ve - son bir aylık bedel olduğuna göre- "acil" ihtiyaç için gözden çıkarabildi?

Misal, konunun seçim iptal süreciyle bir ilgisi olabilir mi; malum örtülü ödeneğin temel kaleminin "istihbarat ve güvenlik" olduğunu düşünürsek, "beka"yla özdeşleştirilen bir seçimin kaybından daha büyük "güvenlik" tehdidi ve mücadele alanı algılayamamış olabilir iktidar son dönemde!

SORU-YORUM

Aynı zamanda devletin de başı olan iktidar partisi genel başkanının, İstanbul seçimlerinde alınan sonuçları değerlendirirken, "Karnını doyuruyorsunuz, her türlü ihtiyacını karşılıyorsunuz yine de oy vermiyor" dediği konuşuluyor.

BİR: Devletin gelir kaynaklarını düşününce, devleti yönetenlerin mi vatandaşların yoksa vatandaşların mı devleti yönetenlerin karnını doyurduğu meselesi biraz tartışmalı.

İKİ: "İstanbul'u kaybettik, çünkü çaldırlar" demediğine göre, "vatandaşın yoğun teveccühüne rağmen hep o usulsüz oluşturulan sandık kurulları yüzünden" demediğine göre, CHP'yi değil, YSK'yı değil hatta darmadağınık bir görüntü sergileyen parti teşkilatlarını, seçim gecesi kazandığını açıkladığı dakikaya kadar aday olduğunun çok da farkında görünmeyen zoraki adaylarını değil direk seçmeni hedef aldığına, kulis haberi doğruysa, çok açık ve net bir ifade ile seçmenin kendilerine "oy vermediğini" söylediğine göre, YSK'nın iptal kararı siyaseten düşmemiş midir sizce de?

"SAYIN" HUKUK DEVLETİ

Hem SETA Genel Koordinatörü, hem İbn Haldun Üniversitesi Öğretim Üyesi, hem Sabah ve Sabah Daily Yazarı olan yani neresinden bakarsanız bakın "yandaş", "iktidar yanlısı" görünen akademisyenin, PKK terör örgütünün başı, bebek katili, caniden bahsederken "Sayın" sıfatını kullanmış olması elbette yeni bir açılımın işaret fişeklerinden biri midir, değil midir,  üç vakte çıkar madalyonun o yüzünün kokusu.

Benim "bugünkü" derdim Türkiye bir hukuk devleti midir, değil midir?

Bu ifade suç sayılarak dönemin Başbakanı hakkında bile(!), dönemin hukukçularının "her şeyi göze alarak verdikleri mücadele sonucu" fezleke hazırlanmışken, bu zat hakkında bir hukuki işlem yapılacak mıdır, yapılmayacak mıdır?

-İçeriğine hiç katılmadığımı belirterek şekille ilgili bir sorgulamaya yapıyorum sadece-  kendilerini "barış bildiricisi" diye tanımlayan yüzden fazla akademisyen, terör örgütü sempatizanı varsayılarak üniversitelerinden atılmışken, o terör örgütünün başına "saygınlık" atfeden bu kişi onlarla aynı akıbeti paylaşacak mıdır, paylaşmayacak mıdır?

MARİFET-İLTİFAT

Eleştirirken aslan kesilip de marifeti iltifattan mahrum bırakmak olmaz.  Rutin aşı takvimimizle iştigal ettiğimiz şu günlerde bir kere daha test edip onayladım ki, Sağlık Bakanlığı'nın anne-çocuk sağlığı/gelişimi takip sistemi son derece disiplinli ve özenli; emeği geçenleri tebrik ediyorum.

 

Yazarın Diğer Yazıları