Bir garip Davutoğlu
Daha sürecin ne olduğu, arkasında neyin bulunduğu anlaşılmadan Davutoğlu Kuzey Irak’a koştu.
Barzani ailesi ile görüştü, süreç güzellemeleri yapmaya başladı. Halbuki Başbakanlık yapmış bir parti liderinin böyle acele davranmaması gerekirdi. Bir politikanın sadece önünü görmek yetmez, arkasını da görmek lazım. “Terörsüz Türkiye” lafı güzel bir laf ama bir genel başkanın ne karşılığı olduğunu bilmeden konuşmaması gerekir.
Davutoğlu, “Süleyman Şah” türbesi kaçırılırken de görevdeydi, “nasıl da kahramanca kaçırdık” diye bununla övünmüş bunu bir başarı olarak takdim etmişti. Pek kimse bilmez ama “Kobani İsyanında da” görevdeydi. Devlet üç gün olayları engelleyemedi. Sonunda Apo’ya gittiler, Apo’nun mektubunu Kandil’e Bahçeli’nin resmini okşadığı Sırrı Süreyya Önder götürmüş, isyan ondan sonra durmuştu.
Dün yaptıkları hataları bugün de tekrar ediyorlar. Örgüt, ne derse kolayca inanıyorlar, ama temkin diyenlere aynı inancı göstermiyorlar. Ülke bu kafayla bu noktaya geldi, bu zihniyet gitmedikçe de bu sorunlar çözülmez.
TASFİYE Mİ ALDATMA MI
Samimi olarak Örgüt’ün -Türkiye ile mücadeleyi- bırakmasını hepimiz istiyoruz. Ama Örgüt “silah bıraktım sizi bölme hedefimden vaz geçmedim” diyor. Her şey ayan beyan ortada. DEM parti sözcüleri “adım atın” diye bastırıyor. “Ne adımı, bu karşılıksız bir süreçti” diye konuşan tek bir yetkili yok.
Baştan beri söylediğimiz gibi bu karşılıksız bir süreç değil, “biz silahtan vaz geçelim siz de milli birlikten vaz geçin” diyorlar. Daha önemlisi, bu sürecin gerçekte iç dinamiklerle başlayıp başlamadığıdır. Eğer gerçekten Bahçeli’nin insiyatif alması ile başlamış olsaydı, önceden yol haritası belli olurdu. Bir yol haritasının olmaması Trump’ın seçilmesi ile bu sürecin bir ilgisi olduğu anlamına geliyor. Bahçeli sadece bir susturucu… Milliyetçi bir lider bunu istediğine göre zararsız bir süreç diye toplumun düşünmesini istiyorlar. Bir toplumu kandırmanın en kolay yolu milliyetçilik veya din maskesi takmaktır. Bir kişinin milliyetçiliği lafla değil icraatla belli olur, Bahçeli’nin milliyetçiliğinin takdirini Türk milletine bırakıyorum. Ama ortada bir gerçek var, YPG silah bırakacak dediler yalan çıktı. PEJAK silah bırakacak dediler, geçtiğimiz günlerde PEJAK silah bırakmayacağız dedi. Bu durumda gerçek bir silah bırakmadan söz edilebilir mi?
Dün aldatıldık, bugün de aldatılıyoruz, olayın özeti budur!
BİR YİĞİT VALİ
Bakanlığın, Örgüt’ün anma toplantısına izin vermesini içine sindiremeyen Tunceli valisi her vatanseverin yapması gereken işi yaparak merkeze çekilmesini istedi. İsteği jet hızıyla kabul edildi.
İlk çözülme sürecinde PKK’lılara bölgede size karşı olan vali bırakmadık demişlerdi. Dileyen İmralı notlarında okuyabilir. O dönem PKK şehitlikler açıyor, heykeller dikiyordu, Efgan Ala "ne var bunda fiberklas" heykel diyerek milletle dalga geçiyordu. Şimdi şehirlerde ölüleri için anma toplantıları yapıyorlar. İşte “Terörsüz Türkiye” dedikleri budur: Yani örgütün dağdan şehire inmesidir. Bu iyi bir şeydir diyenler ülkeyi nereye sürükleyeceği belli olmayan bu sürece destek olabilir, ama biz olmayacağız.
Cumhur İttifakı’ndan nezaket beklemek…
Adaleti kaybetmek devleti kaybetmektir
SON KALE
Hani pazarlık yoktu?
APO GÜZELLEMELERİ İLE NE HEDEFLENİYOR?
Bir garip Davutoğlu
Bu millet silahsız ihanete de geçit vermeyecektir!
Gezmiş’in yolu mu? Milletin yolu mu?
Özeleştiri yapmadıkça…
Demokrasi getireceklermiş!..









