Bir gazetecinin anılarıyla dünden bugüne Türkiye

Bir gazetecinin anılarıyla dünden bugüne Türkiye
Usta gazeteci Tanju Cılızoğlu, altmış yıllık gazetecilik serüvenini "Güzel Yaşadım" kitabında anlattı.

5af7d30e-f20f-4f40-8de8-188e2ae0dc67.jpg Siyasetçi, yazar, akademisyen, aydın, şair, heykeltıraş ve daha birçok insanla olan anılarını bu çalışmasında topladı.

Tarihçi Kitabevi etiketiyle raflarda yerini alan kitabı için, "Unuttuklarımı Yaşamadım Sayıyorum. Hatırladıklarım Yaşadıklarım" diyen usta gazeteci Cılızoğlu, Türkiye'nin yakın tarihine ışık tutan çalışmasını şöyle anlatıyor:

Anılar, tarihin şemsiyesidir. Bugünün olaylarının yarına olabildiğince örselenmeden taşınmasını sağlar. Bugünü kotarmanın, başarmanın özü de dünü doğru bilmekten, doğru yorumlamaktan geçer. Bu sosyolojik gerçek, beni gazetecilikte anılarda yoğunlaştırdı. Anıları hep önemsedim. Örneğin bugün siyasette bütünü ile yaşanan sığlık biraz da dünün bilinmemesinden kaynaklanmıyor mu?

Yıl 2016... Partisini ayırmadan ülkeyi yöneten çarkın dişlileri olan siyasetçilere sorun, kaçının Mustafa Kemal, İsmet

Paşa, Menderes, Demirel dediğinizde ya da İttihat ve Terakki, Kuvâ-yi Milliye, Fransız İhtilali, Karl Marx, 1917 Bolşevik Devrimi, Hitler, Mussolini, Tito, 1. ve 2. Dünya Savaşları dediğinizde topluluğa 2 saatlik söyleyecek, dinletecek sözü var. Ya da kaç milletvekili Parlamento'da zamanı doğrarken, Meclis tutanaklarından dün bu çatı altında neler olmuş, nasıl olmuşun merakı içinde bir çaba harcıyor ki?

60 yıllık gazetecilik sürecinde siyasi muhabir olarak gördüğüm acı gerçek, milletvekili seçilenlerin büyük çoğunluğunun bu seçilmeyle kazandığı özgüven, hep "Ben bilirim" aşamasını yakalar. Bu nedenle de bizim Parlamento'dan geçenler iz bırakmaz, kaybolurlar.

Önceden de anıları okumaz ama konuşarak, dinleyerek öğrenen bir toplum yapımız vardı. Giderek televizyon dizilerinin esir aldığı sosyal yaşam buna da kelepçe taktı. Gazetelerde haber okumak, ajans dinlemek, zamanın olayları konusunda bilgilenmek yaşanan gerçeklerin özüne inmek değil ki.

Toplumun bu yüzeysel yaşam gerçeği, anılarımı yazmak konusunda beni frenledi. Yazsam ne olacak yazmasam ne olacak gerçeği ile yıllarca boğuştum. Ne var ki sonunda aklım "Hadi bakalım" dedi. Burada ben eksenli değil, yaşadığım olayları ülke gerçeklerine dönük aktarmaya gayret ettim. Çabaladım. Ne kadar başardığımı da bilmiyorum. Gelecek kuşaklar dünü öğrenmek isterlerse, onlara kaynak bırakıyorum. Anılarımı kendimi önemsediğim için değil, bilginin, doğru sentezin sosyolojik olaylarda ayrıntılarda gizli olduğuna inandığım için bu kitap çıktı.Umarım benim vehmimden yararlananlar da çıkar.

Tarihçi Kitabevi Tel:(0216) 418 68 86

***

Türk destanlarının izinde

Türk Edebiyatı Dergisi Kasım sayısı yine birbirinden önemli çalışmalarla okurlarının karşısına çıktı. Bu sayının söyleşisini Prof. Dr. Necati Demir ile yapıldı. Demir, son yıllarda dikkatlerini özellikle Türk destanları üzerinde yoğunlaştırdığı çalışmalarla biliniyor. Söyleşiyi Tuğba Kapusuzoğlu gerçekleştirdi.

Çocuk edebiyatının önemli isimlerinden biri olan Kemalettin Tuğcu'nun vefatının üzerinden yirmi yıl geçti. Beyhan Kanter yetkin bir kalem olarak, yazdığı romanların sayısı iki yüzü geçen Tuğcu'nun eserlerinin sosyolojik zeminini ele aldı. Kanter'in yazısını İbrahim Öztürkçü'nün; İbnülemin İle İbrahim Alâeddin Gövsa'nın Mektuplaşmaları başlıklı yazısı takip ediyor. Geçmiş zaman şair ve muharrirlerinin ne kadar renkli kişiliklere sahip olduklarına bir kere de bu yazı vesilesiyle şahit olacaksınız. Türk musikisinin mümtaz isimlerinden biri olan Tanburi Cemil Bey'i farklı bir cephesiyle ele alan bir yazı var sırada. Fatih Baha Aydın'ın yazısının adı; Tanburi Cemil Bey: Müstehzi Bir Melankolik. Böylece değerli bestekârı ölümünün 100. yılında bir kez daha saygıyla anılıyor.

Bu sayının hikâyecilerinden biri de Mustafa Çiftci. Çiftci'nin bu sayıdaki hikâyesinin adı Kara Tabak. Onun hikâyesini Recep Seyhan'ın; Toprağın Karnını Deşen Adam adlı hikâyesi takip ediyor. İbrahim Şahin, Tanpınar'a Dair: Unutulmuş Yazılar adlı seriye devam ediyor. Bu sayıda Tanpınar'ın Bugünün Sanatkârları: Heykeltraş Zühtü Müridoğlu başlıklı yazısını ele alıyor Şahin. Ahmet Akın, Açılmamış Mektuptur, Bilinsin başlıklı mektuplarla aramızda. Duygu Aksoy ise Orhan Pamuk'un Kırmızı Saçlı Kadın'ı üzerine yazdı: Orhan Pamuk'un Kırmızı Saçlı Kadın Romanında Babayı Öldürmek. Anlaşılan Pamuk'un bu kitabı daha çok tartışılacak. Sait Coşar'ın Tanpınar'ın Karikatür Hali adlı yazısı bu sayının son yazısı. Tanpınar'ı neden karikatürünün bu kadar az olduğunu anlatıyor yazar.

Türk Edebiyatı Dergisi Tel:(0212) 526 16 15

***

Dalyaya 1 kaldı!..

Her sayısında birbirinden önemli dosyalarla okuyucuların karşısına çıkan tarih ve kültür dergisi YEDİKITA, 99. sayısını yayınladı. Eylül 2008'de ilk sayısını yayınlayan dergi 8 yıldır ara vermeden okuyucusuna ulaşıyor.

Yedikıta Tarih ve Kültür Dergisi kasım sayısında Güney Doğu Asya ülkelerinde İslam'ın yayılmasını sağlayan Çinli amiralin hayatını ve hizmetlerini yazdı. Ahmet Halit Kahraman'ın kaleme aldığı "Malezya ve Endonezya'ya İslam'ı Götüren Çinli Müslüman Amiral Zheng He" başlığıyla sunulan dosyada Çin'deki ilk Müslümanların yanı sıra Güney Doğu Asya ülkelerinde Müslümanlığın nasıl yaygın hale geldiği konusunda da dikkat çekici bilgiler veriliyor.

Çin'in İslami bir geçmişi olmadığı yönünde bir algının olduğunu kaydeden yazar Kahraman, "Tam aksine Çin, İslamiyet'le Ashab-ı Kiram devrinde tanıştı. Hicret'ten 29 sene sonra, tarihler 651 yılını gösterirken Guangzghou şehrinde çoktan bir cami ibadete açılmıştı. Bugün aynı şehirde, Vehb b. Kebşe'nin (r.a.) türbesi var." diye yazdı.

Çin'in İslam'la tanışmasından 2 asır sonra, bir köle iken Çin donanmasına amiral olan Çinli bir Müslüman Zheng He'nin bugün en fazla Müslüman'ın yaşadığı Güneydoğu Asya topraklarına İslâm'ı götürdüğünü kaydeden Kahraman, "O devre kadar görülmemiş bir filoyla yaptığı 7 büyük seferle Endonezya ve Malezya başta olmak üzere, gittiği yerlere âlimler götürdü, oralarda camiler inşa ettirdi. İslâmî kaynaklarda ismi Hacı Mahmud Şems olarak geçen bu Çinli Müslüman amiral, bugün Çin'de saygıyla hatırlanıyor." bilgisini verdi.

Yedikıta'nın bu ayki sayısında yer alan Ahmet Apaydın'ın "Bengallerin Ülkesi İngilizlerin Sömürgesi Bangladeş", Prof. Dr. Ali Birinci'nin "Türkiye'de Biyografi Geleneği", Osman Yiğit'in "Celî Hattın Celî Kalemi" ve Soner Demirsoy'un "Doğumunun 174. Yılında Sultan İkinci Abdülhamid Han" isimli makaleleri dikkat çekiyor. Ayrıca dergi, bu sayısıyla birlikte okuyucularına "Bir Zamanlar Tekirdağ" posterini de hediye ediyor.

Yedikıta Tarih ve Kültür Dergisi Tel:(0212) 657 88 00

***

Dünyayı titretti

Cengiz Han'ın asıl adı Temuçin'dir. "Cengiz" başarılarından dolayı verilmiş bir unvandır. Dünyayı titreten imparator olarak bilinir. Kimi tarihçilere göre dünyaya gelmiş hükümdarlarının en zalimlerindendi, kimine göre çok disiplinli ve anlayışlı bir kağandı. Tarihin akışını değiştiren bir hükümdar olan Cengiz Han'ın hayatını, kağan oluşunu, kendisinden sonrakilere bıraktığı muazzam mirası, Oğuzhan Cengiz bu kitabında, kaynaklara dayanarak, şimdiye kadar ortaya konulardan farklı özlü bir şekilde anlatıyor.

Bilgeoğuz Yayınları Tel:(0212) 527 33 65

 

 

 

 

***

Okunması zor kitap

Gürsel Dönmez, "Yaşadığımız dünyaya itirazı olanlar için" kaleme aldığını belirttiği, "Kozmik Mesele / Devlet Metodolojisine Giriş" kitabını şu ifadelerle okurlarının dikkatine sunuyor: Bu kitap, okunması zor bir kitap. Yaşanan zaman ve dünyaya kafası bozuk olanlara zor şeyler anlatıyor. İnsanı, toplumu, devleti, dünyayı ve Türkiye'yi anlatıyor. Tarih felsefesi yapıyor. Önemli devlet ve siyâset adamları, yüksek bürokrasi, yetkin istihbaratçılar, seçkin yöneticiler, entelektüeller ve akademisyenler bu kitabı okumalı.

Ötüken Neşriyat Tel:(0212) 251 03 50