“Bir milyon kişiyi askere alırım...”

Emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz aradı ve “Kuşatmayı abartıyor muyum?” başlıklı yazımla ilgili görüşlerini paylaştı.

Yavuz, bugün İsrail tehdidinden bahseden iktidarın, uyguladığı politikayla Suriye’yi İsrail etkisine açtığını, İran’a yönelik saldırının da bu sayede mümkün olduğunu hatırlattı ve “Şimdi dönüp ‘Türkiye’yi çerçevelemeye çalışıyorlar’ diyorlar ve çözüm olarak da ‘Terörsüz Türkiye’yi yani PKK ile federasyon kurmayı öne sürüyorlar ve iç cepheyi tahkim etmekten söz ediyorlar. Benim isyanım buna” dedi...

Yavuz’un söylediklerini kaydetmedim ama hafıza kayıtlarıma göre şöyle dedi:

-Emperyalistler, Irak’ı işgal ederek çökerttikten sonra Suriye’de İran’ın vekil güçlerini veya müttefiklerini hedef aldı. Gazze’nin yerle bir edilmesi, Lübnan’da Hizbullah’ın iyice zayıflatılması ve Suriye’den çekilmek zorunda bırakılması, bunun sonucunda Suriye yönetiminin düşmesi ve meydanın İsrail’e açılması kimin sayesinde gerçekleşti? Türkiye’yi yönetenler sayesinde değil mi? Şimdi bu durum Türkiye’nin güvenliğine de tehdit oluşturuyorsa ki oluşturuyor; buna sebep olanların İsrail tehdidinden veya emperyalizmden bahsetmeye ve halktan yeniden siyasi destek istemeye hakkı var mıdır?

- Türk Milleti, diğer milletlere benzemez. Türkiye emperyalistlere karşı savaşarak kurulmuş bir ülkedir. Dolayısıyla belki gazeteciler, akademisyenler, “Sıra bizde, kuşatıldık” diye tehdide dikkat çekmek isteyebilir ama devletin içinde tedbir alma makamında olanlar bu tür sözler söylememelidir. Çünkü bu tür yaklaşımlar, halkı umutsuzluğa sürüklemektedir...

-Biz ülke olarak yakın tarihte de Kıbrıs’ta emperyal saldırıya karşı direndik bedel ödedik. Irak işgali sırasında direndik, bedel ödedik. Egemenliği ve bağımsızlığı korumanın bedeli vardır. Türk Milleti’nin ruhunu öldürmek isteyenler, şimdilerde paralı veya sanal askerliği bile savunur oldu. Aksine ben yetkili olsam, bugün 1 milyon kişiyi askere alırım ve büyük çoğunluğunu ülke kalkınması için mesela tarımda seferberlik için değerlendiririm. ABD, 1929 ekonomik buhranını bu yöntemlerle atlatmıştır. Amerikan askerleri tarımda çalışmıştır. Hem işsizlik azaltılmış hem de ülke ekonomisi ayağa kaldırılmıştır...

-ABD, Irak, Suriye ve şimdi İran’a yaptığı gibi Türkiye’yi doğrudan karşısına alamaz. Türkiye gibi bir ülkenin karşı kampa geçmesine yol açamazlar. Bu sebeple Türkiye’ye, içerden yönetenler eliyle daha yumuşak operasyonlar yapıyorlar! Ergenekon ile Balyoz ile açılımlarla yapıyorlar. 15 Temmuz darbe girişimini yapanları, orduya kim yerleştirdi? Ülkeyi yönetenler değil mi? Yani asıl tehdit, içerden geliyor. Bizim asıl sorunumuz bu! Yoksa bütün dünya bir araya gelse, iç cephesi kuvvetli bir Türkiye’ye hiçbir şey yapamaz. Elbette planlar yaparlar ama o planlara karşı bizim de planlarımız vardır. Fakat yazık ki uzun süredir Türkiye’yi yönetenler, söylemde emperyal politikalara veya saldırılara karşı esip gürlüyor ama uygulamada ABD ne derse onu yapıyor. İşte Suriye’yi teslim ettiler ve orada bir PKK devletinin kurulmasına sebep oldular. Şimdi Batılılar dönüp, “Biz de size 50 yıldır bunu söylüyorduk...” demez mi? Türkiye bunu yaparsa, bütün tezlerini inkâr etmiş olur...

-Türkiye’nin, Atatürk’ün dediği gibi iç cepheyi tahkim etmeye ve milli siyaset uygulamaya ihtiyacı vardır. Atatürk’e göre asıl olan iç cephedir. Atatürk, “Milletimizin, güçlü, mutlu ve istikrarlı yaşayabilmesi için, devletin bütünüyle millî bir siyaset izlemesi, bu siyasetin iç teşkilâtımıza tam olarak uyması ve ona dayanması gerekir.” demiştir.

-Şimdi yapılanlar milli siyaset değildir, iç cepheyi tahkim etmeye dönük de değildir...

***

Ahmet Yavuz Paşa’nın bahsettiği konuları, bu sütunda yıllardır işlemekteyim. O da bu sebeple aradığını ifade etti. Sadece, “ABD, Türkiye gibi bir ülkenin karşı kampa geçmesine yol açamaz” tespitine katılmadığımı belirttim... “Türkiye’de gerekirse karşı kampa geçebilecek bir hal bırakmadılar ki...” dedim ama buna katılmadığını söyledi.

Elbette devletin iç teşkilatı, milli siyasete göre düzenlenirse, Türkiye’nin önü açılır ama bütün mesele de bu ya zaten...

Yazarın Diğer Yazıları